Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 27, 2024

Ak Parti Değil İslam İktidarda…

İslam iktidarda bu iki kelimeyi yan yana görünce kimileri tabii ki “İktidarda Ak Parti var” diyecek kimileri de “Kahrolsun İslam” diyecek… Kelamımızın muhatabı ne bir politik parti ne de İslam’ın düşmanlarıdır.

Lakin iki fırkaya, iki hizbe de iki çift sözümüz var söyleyelim… Öncelikli olarak üzerimizdeki vebali atalım ve diyelim ki… İslam asla kahrolmayacak kıyamet kadar hep bu korku ile yaşayacaksınız ve şayet siz İslam’a düşmanlıktan son nefesinize kadar vazgeçmezseniz işte o zaman öyle bir kahroluşla kahrolacaksınız ki “Gel ve bizi kurtar ey ölüm diye” çılgına döneceksiniz lakin ölüm bile sizi kurtaramayacak çünkü o gün ölüm ölmüştür…

Bir de Ak Parti ile İslam’ın iktidar olacağı sanrısıyla yaşayanlar var onlara da bir iki kelam edelim… İslam’ın Ak Parti’ye değil Ak Parti’nin İslam’a ihtiyacı var… İslam derken elbette İslam’ın muhatabı kuruluş ve örgütler değil şahıslardır. Kaldı ki zaten Ak Parti hiçbir zaman beyannamelerinin içinde İslam geçmemiştir…

Şimdi asıl bu yazıyı kaleme almanın ve sizle paylaşmanın gereğini paylaşayım… İlki ve öncelikli olanı Allah dilemeden hiçbir toplum İslam olamayacağı gibi hiçbir insan da Müslüman olamaz… Tek dileyen vardır el-Ehad olan Allah…

İster sen bu cümlemden sonra “ama, fakat, oysa vb…” kelimelerle başlayan zihinsel savunmalarını yapa dur… İman öyle bir şey ki… Onda  “ama, fakat, oysa vb…” kelimeler yoktur…

Politik örgütler her zaman İslam’ın önüne bir dalga kıran olmaya çalışmışlardır lakin heyhat…

Evet, çocukluğumuzda büyüklerimizden duyduğumuz, öğrencilik yıllarında şahit olduğumuz ve şimdi şahitlik ettiklerimizi kıyaslayınca elbette yaşadıklarımız ve yaşamadıklarımız kıyası kaldırmaz…

Nankör değiliz Ak Parti döneminde Müslümanlar ibadet konforunu doyasıya yaşadılar hatta bazen kurumların amirleri ibadet yapmayanlara karşı mobbing uyguladılar… Nasıl ki çocukluğumuzda ibadet etmek isteyenlere uygulanan mobbing zulümse; şimdi de ibadet etmek istemeyenlere karşı yapılan mobbing de zulümdür…

İbadetler prangaya vurulduğunda, ibadet etmek isteyenlere zulüm reva görüldüğü dönemde Müslümanlar kalple iman ediyordu… Hasbi ve harbi…

Ne zaman ki Ak Parti iktidarı ibadet konforunu bu topluma kazandırdı işte biz de artık sadece ibadet konforunu değil konforu önceler olduk…

Bir iman tazeleme telkini bir biat nidası olan   “Şimdi değilse” nidaları artık “Şimdi zamanı mıydı?” nedametine dönüştü… Neden zamanı değildi birçok gerekçesi olsa da olmazsa olmazı kaybedilmesinden hatta daralmasından korkulan konfor yaşam alanlarına kimse halel gelsin istemiyordu…

Arzda da semada da ve ikisinin arasında da ilk gönderilen nebi Adem  (as) ve en son gönderilen Muhammed’den (as) kıyamete kadar iktidar yalnızca ve yalnızca İslam olmuştur ve olacaktır da …

Kısacası politik örgütlerin gelmesi ya da gitmesi ile İslam’ın iktidar olması alsa ve asla değişmez ve değiştirilemez… İslam iktidardayken kim demiş Müslümanlar zülüm görmez… Ya da kim diyebilir görmedi…

Denenmelerin en zoru konfor ile denenmektir… Müslümanlar ın malına kast edildi, canına kast edildi hatta namusuna kast edildi ama izzetli olarak zulüm gördüler… Her şeyden vazgeçtiler de inançlarının öncelikli olanlarından asla vazgeçmediler… Ruhsatla yaşayabilirlerdi ama onlar azametle emaneti teslim edip  el-Hayy olana sığındılar…

Konfor “inin Mısır’a orada ne isterseniz bulacaksınız bedeli de zillet olacak” …Zulmü her zaman Firavunluğa adanmışlar yapmaz bazen de en büyük zalim biz oluruz hem de kendimize karşı…

Öyle olmadı mı? Sosyal gerçeklik olarak… Hiç düşündünüz mü? Ak Parti öncesi, inancını yaşayan ve önceleyenler bunun için bedel ödemeyi kabul edenler ya “Terörist” ya da “Yobaz” oluyordu… Ne oldu da şimdi inancını önceleyenler “Sapık” ya da “Hırsız” oldu?

Öğrencilik yıllarımızda bize “Terörist”  diyenlere  “Terörist sizsiniz!” demiyorduk… Çünkü bir Müslüman için “Yobaz” ve “Terörist” damgalaması bir izzetti… Lakin şimdi bize  “Sapık” ve “Hırsız” diyenlerle birlikte koro halinde  “Sapık…” diyoruz… Bizi aynı çizgide aynı noktada buluşturan neydi…

Ebetteki konfor… Çok azımız birkaç yudumla yetinirken; kahır ekserimiz birkaç avuç daha yutmak için kardeşlerinin yutkunup durduklarını hesap etmediler ya da edemediler…

Belki Türkiye yakın geçmişte çeyrek asırlık süreçte küçük savaşları kazandıktan sonra büyük savaşları kaybettik küçük savaşların zafer naraları mazlumları değil şeytanları sevindirdi…

Bir de biraz daha beklenirse, hakikatler yersiz açıklanmazsa, Ak Parti eleştirilmezse Medine Şehir Devleti kurulacağı sanrısı ile yaşayanlar var tabii bu psikoz olmasa da nevrotik bir durum… 

Elbette doğruların, yeri, zamanı ve muhatabı vardır kişisel ve toplumsal maslahatlara göre bu durum gözetilmelidir… Lakin dile getirilen hakikat ise o zaman ne zamanı, ne mekânı ne de muhatabı olamaz… Çünkü dile getirecek kişinin zamanı belli değil…

Kapılarının aralandığı Ramazan günlerinde zikretmek, namaz kılmak elbette oruç tutmak boynumuzun borcu… Lakin emir sahibi olanların bir borcu daha var… Bir muhasebe yapmalıdırlar… Hakikatin söylenmesine engel olan konfor alanlarına müptela olmuşlar mı?

Ne oldu da öğrencilik yıllarındaki omurgaları hangi travmayı yaşadılar da şimdi dik duramıyorlar… O gün mücahit olanlar neden bugün karşı mahallenin gönlünü yapmak için takla üstüne takla atıyorlar…

Bugünün politikacısı, bürokratı dün sahip oldukları az ya da hiç yokken daha dik dururken bugün imkânların yağmur gibi yağdığı bir zamanda bırakın kendilerinin dik durmalarını dik duranlar eğip bükmeyenlere karşı bir alerji duyuyor ve nefret edercesine bakıyorlar…

Öğrencilik yıllarında  “Hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’a aittir “ diyenler bugün protokol koltuklarından “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyenleri huşu içinde alkışlıyorlar…

Evet kısacası kaybettik… İslam iktidar da lakin biz zilleti tercih ettik çünkü gözümüz konforun turuncusuna müptela oldu… Ak Parti politik tercihin ötesinde hiçbir beklentinin karşılığı olamaz…

Hangi parti hangi hizip hangi ideoloji halkın çoğunluğunun tercihini kazansa da her zaman iktidarda İslam olacaktır… Asıl olan sen halın desteğini kazananın yanında mısın yoksa İslam’ın gölgesinde mi asıl mesele budur…

Beyler, evet Allah size güç verebilir makam verebilir para verebilir lakin asla sizin sahip olduklarınız bizim hakikati söylememize engel olamayacaktır… Biz planlanalar değil takdir edilenlere inananlarız… Bu sebepledir ki beklentilerimizi ancak Allah’tandır…

Allah bizi  kimi zaman alarak kimi zamanda vererek izzetli kılar… Ve Allah çoğu zamanda rızasını gözetmeyenlere vererek zelil kılar… Allah onlara verdikçe onlar Allah’ın razı olduklarından uzaklaşırlar hatta öyle güç meftunu olurlar ki Allah’ın rızasını gözetenler kelamları bile onları korkutmaya başlar…

Ve Vehn onların zihinlerini ve gönüllerine öyle işler ki vesveseler onları öyle esir alır ki… Konforları beklemez ama inançları onların keyfini beklemek zorundadır… Lakin hatırlatalım inanç, iman bekletilmeyi pek sevmez…

Rabbim hepimize yakaza hali bağışlasın…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir