Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Sesli Düşünce

Neden bilim üretemiyoruz? Sosyal veya müspet bilimler olsun farketmez. Gelin bazı tespitler yapalım:

  1. Olaya birey açısından bakalım. Diyelim ki, sorun para olsun. Para yok ki, nasıl bilim yapalım! Onca masrafı var, bilim insanı hayatta kalmaya mı çalışacak bilim mi yapacak! Ama Batıya bakıyoruz, (hepsi olmasa da) nice insan parasızlık içinde sırf ilim aşkı için çalışmış, çabalamış… Sadece memleketinde değil, kendini yollara vurmuş, araştırma yapabilmek için… Bu bana bizim gelenekteki alimleri hatırlatıyor. Kendi memleketinde kalıp alim olan çok az insan vardır. Muhakkak çeşitli beldelere gidilip bizzat kaynağından ilim elde edilmiştir. Bunun için de çok çilelere katlanılmıştır. Ama sonuçta ilim de ortaya çıkmıştır.
  2. Devlet açısından olaya bakalım. Devlet, bilime sahip çıkmazsa bir ülkede ilerleme olmaz. Şimdiki iktidardan bağımsız söylüyorum. İktidarlar bilime ciddi fon ayırmalıdırlar. Eğitim ve bilime ayrılan bütçe diğer alanlara aktarılanlardan elbette fazla olmalıdır. Tabii ülkenin koşulları ayrı bir tartışma konusudur.
  3. Bilim adamı açısından bakalım. Bilim insanı memur zihniyetinde olmamalıdır. Bilim insanının mesai mefhumu olmamalıdır. Bilim insanı sadece akademik kariyer ve ünvanları alıp keyfine bakmamalıdır. Bugün nice bilim adamı dr., doc. prof. olmuştur. Başka da bir şey yapmamıştır. Böyle olan nice insanın da bu ünvanları nasıl aldığı, hakkını verip vermediği de ayrı bir araştırma konusudur.
  4. Müslüman sivil kuruluşlar açısından bakalım. Tarikati, cemaati, zengin sınıfı, sivil oluşumları hepsi bilimsel araştırmaların yapılabilmesi için seferber oluyor mu? Gördüğüm şu: Allah için camilere, Kur’an Kurslarına, yardım kuruluşlarına para verilebilir. Buralar ancak Allah için para verilen yerlerdir. Ama sırf ilmî bir araştırma yapmak için kurulun yerler Allah için para verilecek yerler değildir. Zira şüphelidir. Ne yaptıkları belli değildir. Oralarda ilmî araştırma mı yapıyorlar yoksa İslam’ın kuyusunu mu kazıyorlar belli değildir.
  5. Yukarıdaki maddeyle irtibatlı olarak bilimsel araştırma yapacak bilim insanının zihniyeti açısından meseleye bakalım. Devlet, zihniyete bakmaz. Kim, araştırma yapacaksa ona parasını verir. Müslümanların desteklemesi açısından bakarsak acaba şöyle bir düşünce mi vardır? Osmanlının son döneminde bir tecrübe yaşanmıştır. Yurt dışına gönderilen nice insan pozitivist, materyalist olup dönmüş hem din düşmanlığı yapmış hem de vatanına kötülük etmiştir. Şimdi müslümanlar binbir parça… Her kafadan bir ses. Müslümanlar farklı düşünüyor. sadece farklı değil, “aykırı” da düşünüyorlar. İstikametten sapma var. Şayet Allah için yardım yapılacaksa böyle “aykırı” olan müslüman bilim araştırmacılarının yetişeceği bir vakfa, enstitüye, derneğe vs. para verilebilir mi? Bugün açısından bakarsak bu, ciddi bir endişedir. Böyle bir endişe haklı olabilir, ama ciddi bir şekilde Allah için çalışan, araştıran insanlar da var. Buralar niçin koruyup kollanmıyor?
  6. Son olarak müslümanlar yardım konusunda ciddi mesafe aldılar. Afrika idi, Somali idi, su kuyusu, kurban, zekat ciddi bir ağ oluşturdular. Allah, bu çalışmalarda bulunan herkesten razı olsun. Ancak bilimsel çalışmalar noktasında henüz aldığımız bir mesafe yok! 30 sene önce idi. Ulvi Alacakaptan diye biri vardı. İhtida etmiş biri… Tiyatrocu… Yanında Hasan Nail Canat ve İbrahim Sadri vardı. İzmir’de bir tiyatrosunu izlemiştim. Sonunda bir teşekkür konuşması yaptı. Salonda çiçekler vardı.Onlara bakıp şöyle bir epri yaptı: “Bize çiçek değil, çek lazım.” Sonra bu ekip dağıldı, gitti. Neden, niçin, bunlar önemli değil. Sonuca bakıp söylersek dikiş tutturamıyoruz. Bilim sanat vakfı. İktidarın müdahalesini bir yana koyun. Meğer onlar da bundan önce siyasete karışmış. Yani particilik yapmaya başlamışlarmış (söylentiye göre)! 100 yıllık bir dergimiz var mı? Bırakın yüzyılı 20 yıllık bir dergimiz var mı? Sadece Diyanetin ilmi dergisi var, epey bir süre devam eden. O da tamamen devlet destekli de ondan. Zenginlerimiz ne iş yapar? Sorunlar çok! Bu, herşeyin kötü olduğu anlamında değildir. Güzel şeyler de oluyor. Dert olmalı, derte de sahip çıkmalı… Selam ile.
Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir