Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Soğuk Mahşer: Sarıkamış Harekatı

Türk savaş tarihinin en hazin şekilde sonlanan askeri harekâtlarından biri olarak hafızalara kazınan Sarıkamış Harekâtı, gerek stratejik planlamasıyla, gerek yapılan plan içerisindeki aksaklıklarla gerekse de harekatın getirdiği ağır sonuçlar nedeniyle çok tartışılan bir hadiseye dönüştü. Savaş eşit şartlarda ilerlemiyordu. Doğu’nun çetin geçen kış şartlarında yeterli giysi, ekipman ve gıdanın mevcut olmaması, orduların muharebe kontrol noktasına olan uzaklığı ve bunu tetikleyen onlarca neden savaşın eşit şartlarda seyretmesine engel oluyordu. Bu zorlukların getireceği güç yanlar elbette masaya yatırılmıştı. Hasan İzzet Paşa, mevsimsel şartlardan ötürü pasif hareket etmenin faydalı olacağını ileri sürse de mevcut tehlikeyi savuşturmak adına düşmana taarruz etmenin gerekliliği üzerinde duran Hakkı Hafız Bey ile Enver Paşa, tüm güçlüklere rağmen büyük sorumluluk alarak taarruza karar verdi. 22 Aralık 1914’te başlayan bu harekât, 41 bin civarı Türk askerinin bir bölümü donarak bir kısmı da gerçekleşen çatışmalarda şehit olmasıyla sonuçlandı. Rusların kayıplarıysa 33 bin civarındaydı.

BEYAZ TARİH / MAKALE

Türk donanmasının Rus Karadeniz sahillerine yaptığı bombardımanı takip eden 1 Kasım 1914 tarihinde Rus ordusu Türk sınırını geçerek savaşı başlattı. Kafkas Cephesi’nde Osmanlı Devleti’nin III. Ordusu, Rusların ise Rus Kafkas Ordusu bulunuyordu. Savaşın ilk günlerinden itibaren eşit şartlarda mücadele edilemeyeceği tüm çıplaklığıyla gözler önündeydi. Türk ordusunun muharebe kontrol merkezi olan Erzurum’un en yakın tren hattına uzaklığı yürüme mesafesinde 33 gündü. Rusların ordu kontrol merkezi olan Tiflis’ten Sarıkamış’a kadar döşedikleri demiryolu ile 6 saat gibi kısa bir süre içerisinde orduyu ikmal yapabilmeleri mümkündü. Türk ordusunun bu şartlar altındaki tek ikmal hattı İstanbul-Trabzon deniz yolunu takiben karayolu ile Trabzon-Gümüşhane-Bayburt-Kop Dağı-Erzurum hattının işlevsel tutulması gözüküyordu. Bu hatta Yavuz zırhlısı Rus donanmasına karşı koruma sağlıyordu. 5-28 Kasım 1914 tarihleri arasında yaşanan Köprüköy ve Azapköy muharebelerinde her iki tarafta büyük kayıplar vermesine rağmen Türk ordusu başarılı oldu. III. Ordu tam manasıyla seferberliğini tamamlayamadığı için ikmal, iaşe ve kıyafet açısından perişan bir vaziyetteydi. Bunun için Bahr-i Ahmer, Bezm-i Alem ve Mithat Paşa vapurlarına yüklenen yaklaşık 60 bin üniforma, 4 uçak filosu, top, cephane ve otomobil Trabzon’a doğru yola çıkarılmıştı. Fakat 6 Kasım 1914’te Rus donanması adı geçen üç vapuru Karadeniz’de batırdı. Böylece III. Ordu’nun tüm ikmal ve iaşe malzemeleri Karadeniz’e gömülürken Sarıkamış’a karşı yapılacak olan taarruzun başarılı olması neredeyse imkânsız hale geldi.

III. Ordu’nun Aralık ayına kadar yaptığı cephe taarruzlarının güçlükle düşmanı geriye atması, geniş ölçekli kuşatma yapma fikrini doğurmuştu. Bu esnada İstanbul’dan Karadeniz sahillerine çıkartılmak istenilen bir alay ile Teşkilat-ı Mahsusa birlikleriyle Tiflis’e kadar ulaşmak için birtakım planlar yapılıyordu. İhtiyat Süvari ve Seyyar Jandarma birlikleriyle Güney Kafkasya içlerine yapılacak akınlarla Müslüman halkın isyan çıkarması da planlar arasındaydı. Fakat İhtiyat Süvari Tümenleri savaşın hemen başında işe yaramaz hale gelerek kısmen dağılmıştı. Çanakkale Boğazı’nı müttefiklerin ablukaya almaya başlamasıyla Karadeniz’den deniz yoluyla bir çıkarma harekâtı yapılmasının mümkün olmadığı ortaya çıktı.  Bu yüzden karadan Rus ana kuvvetleri üzerine geniş çaplı bir kuşatma harekâtı yapılması kısa vadede en geçerli plan olarak görülüyordu. Hafız Hakkı Bey, Aralık 1914’te cephe bölgesine geldikten sonra yaptığı tetkikler neticesinde, Rus ordusunun Kars’a çekilmesine mâni olmak ve kuşatma sol kanadının Sarıkamış’ın doğusuna Selim’e kadar ilerlemesinin doğru olacağı kanısına varmıştı. Ayrıca Ardahan istikametine bir alay ile Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri ilerleyerek geri hatta sarkabilirlerdi. Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri sarkma harekatıyla Rusların Kars’ta bulunan kuvvetleri tespit edilebilirdi. Rus ordusu imha edildikten sonra Kars Kalesi’nin güçlü bir taarruzla zapt edilmesi içten bile değildi.

Cephedeki durumu yerinde görmek isteyen Başkomutan Enver Paşa 12 Aralık 1914’te maiyetiyle birlikte Erzurum’a geldi. Enver Paşa’da Hafız Hakkı Bey gibi büyük çaplı bir kuşatma harekâtıyla Rus ordusunun imha edilmesi gerektiğine inanıyordu. Fakat III. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa bu görüşlere katılmadığı gibi kış ayları boyunca pasif hareket etmenin daha uygun olacağı kanısındaydı. Hasan İzzet Paşa’nın aksine Enver Paşa cephe durumunu gözetmeden daha aktif ve kararlı taarruz harekâtından yana tavır alıyordu. Rusların cephedeki durumları kuşatmaya elverişli olmakla beraber kuvvet, arazi ve mevsim geniş ölçüde yapılması planlanan çevirme harekâtı için uygun değildi. Enver Paşa, Hasan İzzet Paşa’nın yalnız aykırı düşünmesinden değil, şimdiye kadar yapılan muharebelerde büyük fırsatların kaçırılmış olmasında da memnun değildi. Hasan İzzet Paşa’nın sevk ve idare yönünden yetersiz olduğunu düşünüyordu.


Üçüncü Ordu Karargâhında Tutulan Harp Ceridesi Altı Numaralı Defter (ATASE, BDH.2950.H6.001.001)

1877-78 Türk-Rus Savaşı sonucu Elviye-i Selase olarak bilinen Kars, Ardahan ve Batum savaş tazminatı olarak Ruslara verilmişti. Bu tarihten itibaren bölgeyi yeniden anavatana katmak pek mümkün olmamıştı. Enver Paşa hem Elviye-i Selase’yi kurtarmak, hem Bakü petrollerine ulaşmak hem de Orta Asya Türkleri ile birleşmek için Kafkaslar’daki Rus hakimiyetine son verilmesi gerektiğine inanıyordu.

Enver Paşa’yı Gez köyü civarında karşılayan Hafız Hakkı Bey kendisine direkt olarak Hasan İzzet Paşa konusundaki şikâyetlerini sundu. Enver Paşa’ya kesin neticeli bir taarruz yapmanın mümkün olmadığını bildirdi. Hafız Hakkı Bey’in şikâyetinden hem ordu komutanı, hem de Erkân-ı Harbiye Reisi Guze Bey nasibini almıştı. İkisinin de taarruzu bir mecburiyet olarak telakki ettiklerini ve bela olarak gördüklerini Enver Paşa’ya anlatmıştı. Bunun dışında verdiği teklifte bir an önce taarruz hazırlıkları için gerekli emirlerin verilmesini talep etti. Kendisinin hangi noktalara taarruz edeceğini bilmek istediğini, haritaların yanlış olduğundan bahisle keşif yaptırması gerektiği söyledi. Hafız Hakkı Bey’e göre yapılacak çevirme harekâtı seri ve şiddetli şekilde yapılmalıydı. Ayrıca Hafız Hakkı Bey, Rize’ye çıkarılacak olan Stange Bey Müfrezesi’nin de kendi emrine verilmesini istiyordu. Enver Paşa bu isteklerin hepsini kabul etmişti.


Kafkas Cephesi’nin ünlü simaları sırasıyla; Enver Paşa, Hafız Hakkı Paşa, Hasan İzzet Paşa.

Hasan İzzet Paşa’nın III. Ordu’yu sevk ve idare kabiliyetini beğenmeyen Enver Paşa henüz Erzurum’a gelmeden önce ordunun başına daha atak ve cevval birini getirmek istiyordu. Ali İhsan Sabis hatıralarında III. Ordu Komutanlığı görevinin ilk önce Liman von Sanders’e teklif edildiğini lakin böyle bir görev altına girmek istemeyen Liman Paşa’nın çeşitli bahaneler ileri sürerek bu teklifi kabul etmediğini nakletmektedir. Fakat Liman von Sanders kendi hatıralarında bu durumdan bahsetmemektedir. Enver Paşa’nın III. Ordu Komutanlığı ile ilgili aklından geçen ikinci isim ise Hafız Hakkı Bey’dir. Fakat rütbe ve tecrübe itibariyle Hafız Hakkı’nın böyle bir görevi ifa etmesi neredeyse imkansızdı. Hafız Hakkı Bey, İstanbul’da Ruslar üzerine yapılacak harekâtın 1915 ilkbahar aylarında yapılması gerektiğini dile getirirken cephe bölgesine geldikten sonra bu kararından vazgeçmiş kış aylarında da bir harekât yapılması yönünde görüş beyan etmişti. Enver Paşa cepheye gelmeden önce Hafız Hakkı’nın Talat Paşa’ya adeta yalvarır bir dilde yazdığı telgrafında acilen iaşe malzemesi gönderilmesini istiyordu. Yokluklara rağmen iki hafta içerisinde fikir değiştiren Hafız Hakkı Bey harekatın yapılması için ısrar etmeye başladı.


Üçüncü Ordu Karargâhında Tutulan Harp Ceridesi Elli Sekiz Numaralı Defter

(ATASE, BDH.2950.H58.001)

Enver Paşa’nın cepheye gelmesinin ardından enteresan hadiseler cereyan etmeye başladı. 15 Aralık 1914’te Köprüköy’e ulaşan Başkomutan Enver Paşa, Hasan İzzet Paşa ile yaptığı görüşmelerde yapılacak taarruz planı üzerinde mutabık kaldı. Enver Paşa bunun üzerine 17 Aralık’ta Köprüköy’den ayrılarak Erzurum’a hareket etmiş yola çıkmadan da Hasan İzzet Paşa’ya “Ben Erzurum’a gidiyorum, ya oradan İstanbul’a dönerim veya seyirci sıfatıyla hareketlerinize bakarım” demişti.

Sarıkamış istikametinde yapılacak taarruz harekâtının hazırlıkları tüm hızıyla devam ederken, III. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa konuyla ilgili kesin bir karara varamamıştı. Sürekli bir kararsızlık ve kuşku içerisindeydi. Bu nedenle 18 Aralık 1914’te Enver Paşa’ya çektiği telgrafta IX. ve X. Kolorduların Kötek-Kars yoluna ulaşmalarının 8-9 gün süreceği için bu esnada yalnız kalacak olan XI. Kolordu’nun ezilip ezilmeyeceğinin şüpheli olduğunu, dağlık arazide düşmanla karşılaşacak birliklerin zor duruma düşebileceğini bildiriyordu. Ayrıca bir meydan muharebesinin olası bir başarısızlığı sonucunda durumun lehten aleyhe dönebileceğini bu yüzden büyük ölçekli bir taarruzdan ziyade Narman’daki düşman kuvvetlerini geri atmayı öneriyordu. Enver Paşa’nın düşüncelerinden uzak olan bu teklif neticesinde III. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa 18 Aralık 1914’te görevinden alındı. III. Ordu Komutanlığı görevini Başkomutan Vekili Enver Paşa kendi uhdesine aldı. X. Kolordu Komutanlığına ise Ziya Paşa’nın yerine Hafız Hakkı Bey’i atadı.

Sarıkamış Harekâtı

Enver Paşa, III. Ordu Komutanlığını üzerine aldıktan sonra 19 Aralık 1914’te tüm birliklere, 22 Aralık’ta yapılacak olan taarruz emrini verdi. Verilen emre göre, Rus kuvvetleri asıl mevziilerinde bulunduklarından bu kuvvetler Kars doğrultusundan ayırarak Aras vadisinin güneyine atılacaktı. Bunun için, ordu birliklerinin çoğunluğu ile X. Kolordu Oltu üzerinden düşmanın sağ yan ve gerilerine etki yapılacaktı. II. Nizamiye Süvari Tümeni, piyade ve topçu ile takviye edilmiş olarak, Rusların Aras Nehri güneyindeki sol yanına yapacağı taarruzla dikkati bu yana çekecekti. XI. Kolordu mevziinde kalarak, Rusların dikkatini üzerine çekmek için bütün cephede gösteriş taarruzları yapacak ve Ruslar üstün kuvvetlerle ilerlemeleri durumunda bu taarruzları durduracaktı. IX. Kolordu en az iki koldan ilerlerken sol kanadıyla Ekrek-Yeniköy yolu üzerinden Narman’a ulaşacaktı. Rus Oltu Grubu’nun doğuya doğru çekilip asıl kuvvetlerine katılmasına engel olunacaktı. X. Kolordu bir tümeniyle Narman (31. Tümen) ve diğer iki tümeniyle (30 ve 32. Tümenler) Ardus’a ulaşacaktı. Her iki kolordu yürüyüş istikametlerinde karşılaşacakları düşman kuvvetlerine taarruz edecekti. Harekât istenildiği tarzda ilerlediği takdirde, 23 Aralık 1914 günü IX. Kolordu’nun Çatak-Pitkir hattına, X. Kolordu’nun Oltu dolaylarına ve 24 Aralık 1914 günü de IX. Kolordu’nun Kötek, X. Kolordu’nun Bardız doğrultusunda ilerleme olasılığı bulunuyordu.


Sarıkamış Kuşatma Harekatı için 19 Aralık 1914 günü verilen taarruz emrine göre 3. Ordu’nun taarruz planı

Sarıkamış Harekâtı tasarlandığı gibi 22 Aralık 1914’te dehşetli bir tipi ve kar fırtınasıyla başladı. Olumsuz hava koşullarına rağmen IX ve X. Kolordular hızlı bir yürüyüşle hedeflerine doğru ilerleme kaydettiler. İlk günden itibaren karşılaşılan Rus birlikleri tepeleniyordu. Ruslardan alınan esirler Türk askerinin üzerindeki kıyafetleri gördüklerinde ilerde kendilerini büyük bir fırtına ve soğuk havanın beklediğine yönelik uyarılarda bulunuyorlardı. Fakat bunların hiçbirine aldırış edilmiyordu. Ertesi gün Hafız Hakkı Bey komutasındaki X. Kolordu Oltu’yu ele geçirdi. Ruslardan yüzlerce subay ve er, çok sayıda otomobil ve cephane ele geçirildi. Enver Paşa ise IX. Kolordu ile birlikte Sarıkamış’a doğru ilerledi. Hafız Hakkı Bey Oltu’yu ele geçirdikten sonra Türk askeri tarihinin en büyük stratejik hatalarından birisine imza attı. Kendisine verilen emirde Oltu’da kontrolü sağladıktan sonra Kars-Sarıkamış hattına sarkması emredilmişti. Hafız Hakkı ise bunun yerine Ardahan istikametine doğru dağınık vaziyette çekilen Rus birliklerini takipte ısrar ederek iki gün kaybetti. Normal şartlarda X. Kolordu’nun bir alay kuvveti bölgede bırakıp Sarıkamış istikametine yönelmesi gerekiyordu. Bu hata yaşanacak felaketin ilk habercisi niteliğindeydi. Rus tarafında ise General Berhman, Oltu Grubu’ndan gelen raporları dikkate almayarak Türklerin mevcut mevsim şartlarında büyük çaplı bir harekât yapabileceklerine ihtimal vermiyordu. Enver Paşa IX. Kolordu’nun öncüsüyle birlikte hareket ediyordu. Bu durum büyük bir felaketin yaşanmasına neden olabilirdi. Buna rağmen Enver Paşa hızlı bir yürüyüşle 24 Aralık’ta IX. Kolordu öncüsüyle birlikte Bardız’a ulaştı. Burası harekât merkezi olarak belirlenmesi açısından ayrıca bir önem taşıyordu. Aynı gün Tiflis’te bulunan Rus Kafkas Orduları İkinci Komutanı General Mişlayevski ile Kurmay Başkanı General Yudeniç cephe hattına geldiler. Yapılan ilk incelemede Berhman’ın raporlara gereken önemi vermediği beklenenin aksi istikametinde bir Türk taarruzunun başladığı anlaşıldı ve ordu komuta kademesinde yeni bir düzenlemeye gidildi. Mişlayevski emir komuta sistemini uhdesine aldı. Bu esnada IX. Kolordu Sarıkamış’ı görebilecek bir pozisyon olan orman içlerine kadar ilerlemişti. Enver Paşa’nın emirleri doğrultusunda Sarıkamış’a IX. Kolordu birliklerinin yaptığı taarruzlar başarılı olamıyordu. Asker bir metreye ulaşan kar içerisinde rahat hareket edemiyordu. IX. Kolordu Türk askeri tarihinin en hızlı yürüyüş ve intikal hareketlerinden birisini yaptığı için top ve ağırlıklarını geride bırakmıştı. İkmal sistemi çalışmadığı için asker günlerdir sıcak yemek yiyememişti. Çantalarında taşıdıkları knor çorbalarını kardan elde ettikleri su ile tüketiyorlardı. Enver Paşa’nın maiyetinde bulunan Alman subaylar bir an önce Sarıkamış’ın alınması için ısrar ediyorlardı. Bu durum günlerdir dinlenmeden yürüyen askerlerin savaş kabiliyetlerinin düşmesine neden oluyordu.  Bu sırada X. Kolordu ile bir Hafız Hakkı Bey verdiği emirle kaybettiği zamanı telafi etmek için kolorduyu Oltu’dan Sarıkamış istikametine yöneltti. Hafız Hakkı Bey burada ikinci büyük stratejik hatasını yaptı. Dağgir-Bardız çayı üzerinden yürümesi gerekirken Allahukber gibi aşılmaz bir dağ yolunu tercih etti. 25-26 Aralık 1914 gecesi yürüyüş başladı. Gece yürüyüşü daha öncesinde yasaklanmasına rağmen verilen bu emir asıl felaketin yaşanmasına neden oldu. Bazı birliklerin hızlı yürüyebilmesi için sırt çantaları dahi bırakılmıştı. Kıyafetleri kış koşullarına uygun olmayan ve kar fırtınasına yakalanan birliklerin çoğunda donma, dağılma ve yön kaybetme olayları görüldü. Yürüyüş için verilen emir birliklere geç ulaştığı için ancak öğleden sonra kol yürüyüşüne başlanıldı. Birlikler vadi tabanlarından yükseklere ulaştıkça yorulmaya başladı. Sırtlarındaki çantalar ile ağırlıklara bir buçuk metreye ulaşan kar eklenince dağılmalar başladı. -25 dereceye ulaşan hava sıcaklığına birde kar fırtınası eklenmişti. Bazı askerler soğuktan donarken bazıları ise kar fırtınası içerisinde boğuldular. X. Kolordu’nun 26 Aralık’ta yaptığı yürüyüş, harp tarihinde ender rastlanan bir ordunun savaşmadan yok olmasına neden oldu. Bu olayı hazırlayan sebeplerin başında yürüyüşe başlanacağı esnada yolların karla kaplı olmasına rağmen havanın gayet iyi ve açık olması geliyordu. Ayrıca eldeki Alman menşeili haritalar mesafe ve zamanın yanlış hesaplanmasına neden olmuştu.

Allahuekber dağlarının geçilmesi ile ilgili emir için bir gün beklenilse sonuç daha olumlu olabilirdi. Hava muhalefetine rağmen oldukça muntazaman şekilde yapılan yürüyüş sırasında iyi beslenip dinlendirilmemiş olan askerler yakalandıkları fırtınada adeta her biri başka köşeye dağıldı. Ta ki Enver Paşa’nın 27 Aralıkta verdiği izin sayesinde askerin bir gün dinlenmesine müsaade edildi. Birbirine karışmış olan birliklerin kendi bulundukları kıtalara gönderilecekti.


Sarıkamış Kuşatma Harekâtı’nda 3. Türk Ordusu ile Rus Kafkas Ordusu’nun 27-28 Aralık 1914 günü harekâtı

Türk birlikleri emir komuta zincirindeki bozukluklarla ve iklim koşulları ile mücadele ederken Ruslar ise geri çekilme hesapları yapıyordu. Burada devreye giren iki aktör hiç şüphesiz ki savaşın kaderini derinden etkiledi. Bu aktörlerden birincisi olan Hafız Hakkı Bey’in zamanında hareket etmemesi ve hareket ettiği zamanın yanlış olması idi. İkinci faktör ise Rus Komutan General Yudeniç oldu. Mişlayevski ve Berhman’ın tüm ısrarına rağmen geri çekilmeye karşı çıkarak kazandığı birkaç günlük sürede Türk birlikleri dağlarda adeta eridi. Ruslar tesadüf eseri esir ettikleri 28. Tümen kurmay başkanının üzerinde ele geçirdikleri kuşatma planının ayrıntıları sayesinde Aras vadisinde bulunan kuvvetlerini süratle Sarıkamış civarına çekmeye başladılar. XI. Kolordu Komutanı Galip Paşa’nın etkili bir takip hareketine girişmemesi karşısında buradan kolayca çekilen Ruslar Sarıkamış’ı kolayca müdafaa edebildiler. İlk günden itibaren beraber hareket ettiği XI. Kolordu komuta kademesini tamamen pasifize eden Enver Paşa’nın bir an önce Sarıkamış’ı ele geçirmek için yaptığı teşebbüslerde kolordu bitme noktasına geldi. Bu esnada Kars’a sarkma görevi verilen Stange Bey Müfrezesi ile Bahaeddin Şakir Bey komutasındaki Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri 29 Aralık 1914’te karşılarındaki Rus birliklerini yenilgiye uğratarak Ardahan’ı ele geçirdiler. 29-30 Aralık 1914 gecesi tüm bu yaşananlara rağmen süngü takan ve yeniden bir düzene giren Türk birlikleri Sarıkamış’ı ele geçirmelerine rağmen şehirde tutunamayarak dağıldılar. Aras vadisinden Sarıkamış’a sevk edilen Rus birlikleri karşı taarruza kalkınca harekatın başarılı olma ihtimali ortadan kalktı. Orman içerisinde her geçen gün eriyen IX. Kolordu’nun sayısı 500’e gerilemişti.  3 Ocak 1915’te IX. Kolordu Komutanı İhsan Paşa ve maiyeti Sarıkamış ormanları içinde Ruslara esir düştü. Aynı gün Ardahan Ruslar tarafından yeniden ele geçirildi.  Enver Paşa ise esir düşmekten son anda kurtulup komutayı Hafız Hakkı Paşa’ya bırakarak Erzurum’a hareket etti. Bu tarihten sonra Rusları 1916 yılının sonuna kadar durdurmak mümkün olmayacaktı.

30. ve X. Kolorduların muharebelerde veya donarak 30.000 bin kayıp verdiği kabul edilebilir. Bu rakamın üzerine XI. Kolordu’nun 9.000, Stange Bey Müfrezesi’nin Ardahan’ın ele geçirilmesi ve kaybedilmesi sürecinde 2.000 kaybı eklendiğinde Sarıkamış Harekâtı sırasındaki Türk Ordusu’nda şehit olan asker sayısının 41.000 olduğu sonucuna varılır. 14 Şubat 1915’te ortalama bir düzene giren ordunun toplam mevcudunun 42.000 olması bu durumu doğrular niteliktedir. Rusların Sarıkamış Harekâtı boyunca toplam kayıpları 30.000 civarındadır. Bu rakamda Rus ordusunun savaş sırasında muharip gücünün yarısına denk gelir. Ayrıca Ruslardan 3.000 civarında da esir alınmıştır.

Sonuç

Aralık 1914’ün ilk günlerinde Türk Başkomutan Vekili Enver Paşa ile Rus Çarı II. Nikolay cepheye gelerek emri altındaki birlikleri denetlemeleri büyük bir savaşın ilk habercisi niteliğindeydi. Bu durum tarafların cephede elde edilecek sonuçlara verdikleri değeri göstermesi açısından önemlidir. Rus çarı ziyaretini tamamladıktan sonra cepheden ayrılırken Enver Paşa kendi düşüncesine göre hareket etmeyen ve taarruza karşı çıkan Hasan İzzet Paşa’yı görevinden azletti. III. Ordu Komutanlığına yeni bir atama yapmayan Enver Paşa komutayı kendi uhdesine aldı. Kış şartlarında ciddi bir taarruz yapmak için yeterli donanıma sahip olmayan ordu ile tasarladığı taarruz harekâtıyla ilgili kısa bir çalışma yaptıktan sonra 22 Aralık 1914’te Sarıkamış üzerine yapılacak taarruz için gerekli emirleri verdi. Kış şartlarında iyi bir ikmal ve iaşe sistemine sahip olmayan, askerinin donatımı kötü durumda olan Türk ordusunun belirtilen hedeflere ulaşması için ortalama 80 km’lik bir yürüyüş yapması gerekiyordu. Hafız Hakkı Paşa kendisine verilen hedeflerden şaşınca kolordusunu yürümesi gerekenin iki üç katı bir mesafeyi kat etmek zorunda bıraktı. IX. Kolordu birlikleri istenilen tarihlerde ilk hedefine ulaşmasına rağmen X. Kolordu zamanında gelmeyince günlerce kar üzerinde konaklamak zorunda kaldı. X. Kolordu ise Sarıkamış’a ulaşmak için Allahuekber dağlarını aşmaya çalışırken yakalandığı kar fırtınası ve soğuğun etkisiyle mevcudunun yarıya yakınını kaybetti. Bu esnada Rus komuta kademesi arasında yaygın görüş Kars istikametinde geri çekilme olarak belirmişti. Ordu Kurmay Başkanı General Yudeniç’in geri çekilmeye karşı çıkarak kazandığı zaman içerisinde Türk birlikleri istenilen hedeflere ulaşamadı. Sarıkamış içlerine kadar ulaşan birliklerin yaptıkları taarruzlarda kazandıkları kısmi başarılar hedefin tamamen ele geçirilmesi için yeterli olmadı. Bu esnada Aras vadisindeki birliklerini geri çeken Ruslar çok az sayıda kalan Türk birliklerini de geri atarak kuşatmayı kırdı. Harekât boyunca IX. Kolordu askerleri neredeyse tamamen X. Kolordu askerleri ise kısmen ya donarak ya da çatışmalarda şehit oldu. Sarıkamış Harekâtı boyunca Türk kayıplarının 41.000 civarında Rus kayıplarının ise 33.000 civarındaydı.

Süleyman TEKİR/BEYAZ TARİH

 

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir