Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Bayram

Bayramınız Mübarek Olsun…

Elhamdülillah çok şükür, Mübarek Ramazan Ayında oruç tutmayı bizlere nasip kılan Rabbimize ne kadar Hamd ve Şükür etsek azdır. Bu vesileyle cümle kardeşlerimizin geçmiş Ramazan Bayramını tebrik ediyorum.

Adem oğlu her dönemde Fani Âlemde zorlu sınavlar ve türlü badirelerle karşı karşıya kalmıştır. Bizler yaşadıklarımızdan çok yaşamadıklarımız için şükür etmesini bu sayede öğrenmiştik. Başımıza gelmemiş olan musibet bizim için Allah’ın bizlere göstermiş olduğu lütuf idi. Keza bizleri yegane esirgeyen ve bağışlayan O’dur!

Ondan gelen her şey baş göz üstünedir. Kaybedilen, yitirilen her ne olursa olsun Hikmetinden Sual Olunmaz diyerek başımızı öne eğmişizdir. Ancak hak bildiğimiz bu yolda Yüreğimiz Dik bir şekilde yola revan olmaya yeminliydik.

Ümmetin en ağır uykularından uyanmasına bir tek Mümin kafi gelmiştir. Rabbimiz bizlere reva gördüğü sınavların neticesinde yine muhakkak bizlere bir karne nispetinde ödüller göndermekteydi. Bu ödül kimi zaman Selahaddin Eyyubi misali bir Kumandan olarak bizlere rücu etmekteydi. Firavunlar her dönem olabilirdi ancak inanmış bir Müslüman her daim Hz. Musa misali muzaffer olmaya kadirdi.

Bu Ramazan Bayramı buruk ve hüzün dolu geçti, bu hissiyat benim gibi orta yaş grubundaki tüm kardeşlerimiz için inkar edilemeyecek bir gerçektir.

Bu Bayram ilk defa Bayramlar Bayram olmadı diyebiliriz. Nasıl olsun ki! Yanı başımızda Siyonizm’in Şımarık ve Serseri Çocuğu İtrail’in Filistinli Mazlumlara ve ilk kıblemiz olan Mescidi Aksa’ya yapmış olduğu vahşi saldırılar öfkemizi arş-ı alaya kadar yükseltti.

Hep deriz ya Slogan Atmakla bu iş olmaz diye. Muhakkak kısmen haklı bir ifade olabilir. Ancak bugüne kadar bizler ne yaptık diye soracak olursak? Siyonizm’in üretmiş olduğu en azından belli kalem ürünleri Boykot etmek yerinde bir protesto olacaktır. Buna da karşı çıkan olursa o vakit ben sizin samimiyetinizden yana şüphe ederim.

Yaklaşık 10 gündür Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu üzere Adana’da faaliyette bulunan Sivil Toplum Kuruluşlarının bir araya gelip oluşturduğu ASİM Adana Sivil İnisiyatif Meclisi Platformu olarak farklı protesto eylemlerinde bulunduk.

Yediden yetmişe kadın erkek çoluk çocuk Cihat şuuru ile protesto eylemlerinde yer alan ve gelemeyip ancak duaları ile bizlere katkıda bulunan cümle kardeşlerimizden Allah razı olsun!

Geniş katılımların olduğu programlarda Filistin’de Şehadet Şerbeti içen Şehitlerin Gıyabi Cenaze Namazlarını kılıp dua ettik. Rabbim Dergâhı İzzetinde kabul etsin inşallah! Gün susma günü değildir. İslam Tarihinde önemli bir milat diyebiliriz. Keza Küfür Ehli deyim yerinde ise Mazlum Müslümanlara Zalimliğin Zirvesinde zulümler yapmaktadır.

Bakın ne diyor Merhum Cemil Meriç

“Zulmün Olduğu Yerde Tarafsızlık Namussuzluktur.”

Filistin Davasında olduğu gibi zalimin zulüm yaşattığı her coğrafyada Tarafsızlık Maskesi ardına sığınanlara sesleniyorum. Filistin’de Terörist İsrail örgütünün Beyt Lahiya bölgesine düzenlediği hava saldırısında henüz 5 aylık bir bebek Muhammed Zeyn El-Attar ile kardeşleri 5 yaşındaki İslam ve 6 yaşındaki Emire şehit oldular.

Ben bu satırları kaleme alırken yine gözyaşlarıma hakim olamıyorum. Allah belanı versin İtrail sana her iki âlemde cehennem azabı versin Yüce Rabbimiz!!!

Filistin’de bunlar olurken bizler sıcak yuvalarımızda yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda tek derdimiz belki de fazla kilolarımız! Ya da çoğumuzun tek derdi Kahrolası Pandemi Yasakları.

Öyle ya ağız tadıyla bir AVM’ye gidemiyoruz. Şehrin en lüks mekânlarındaki kafelerde keyif kahvemizi içemiyoruz. Çoğunuzu duyuyorum neredeyse iki senedir sinemaya gidemiyoruz diyorsunuz. Yine Ailece tatil yapmayı özledik diyorsunuz! Fani dünyadan vazgeçmeden Cenabı Allah’tan Cenneti dilemek kolay mı sanıyorsunuz?

Siz Ailece Tatile gidemediniz ama bir Çok Filistinli “Ailece Şehadete” yürüdüler. Kolay mı sanıyorsunuz Cennet Kapısından elini kolunu sallayarak geçmek!

Ey Müslümanlar Uyanın

Vakit Çok Geç Olmadan Uyanın Bu Ağır uykudan!

Öyle ki uyandığınızda vakit geç olmaz İnşallah!

Unutmayın “Küfür Tek Millettir” Sizler konuştuğunuz dilinizi, renginizi, mezhebinizi ve milliyetinizi bahane ederek birbirinize sırt çevirirken Küfür Milleti Tek Yumruk olmuş durumda.

Müslümanların tükürüğü ile boğulacak kadar zayıf olan Avusturya ve Çekya gibi bazı ülkeler Devlet Kurumlarına Îtrail Bayrağı çektiler.

Hala anlamamakta direniyor ve uyanamıyorsanız bu Derin Uykudan o vakit ölüm haktır sizlere Allah’ın izniyle! Hak Dava Nöbetinde uyumamaya yeminliyiz! Muhakkak bizler Seferden Sorumluyuz takdir Rabbimizin.

Bizim tek gayemiz hesap günü Cenabı Allah; Mazlum Kardeşlerinize Zulüm yapılırken sizler neredeydiniz? Sualine mahcubiyetle de olsa verecek bir yanıtımızın olmasıdır.

Rabbim tez zamanda henüz uykuda olan Ümmeti Muhammedin mensuplarına önce uyanma ve sonrada mücadele feraseti nail eylesin inşallah. Öfkemizi diri tutmalıyız. Asla ama asla zaferden yana şüphe duymamalıyız. Allah katında asıl olan sorumlulukla mücadele etmektir.

Bu arada bir sözümde özellikle yurt içinde nerdeyse her protesto eylemlerine Maydanoz ve Nane olan Sözde Sivil Toplum Kuruluşlarına gelsin. Kimler mi bunlar? Bir kısmının isimlerini saymadan geçemeyeceğim.

– Tabipler Odası

– Barolar Birliği

– Mimar ve Mühendisler Odası

– Kesk ve Disk gibi sözde Sendikalar.

– İsmini sayamayacağım birçok sözde aydınlar ve sanatçı geçinen tayfa.

Sakın ha sizleri unuttuk sanmayın. Atalar ne demiş “Kurt kışı geçirir ancak yediği ayazı unutmaz.” Sizlerin yerli ve milli olmadığı bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu!

Her fırsatta “Gezi Kalkışması” benzeri eylemleri fırsat bilip kendi milletine ve devletine ihanet edecek cüreti gösteren bu yerli hain ve işbirlikçileri Silik Karakterleriyle, Yüce Milletimiz nezdinde gerekli muhasebeye tabi tutulacaktırlar.

Ben İtrail ürünleri kadar bu içimizdeki “Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytanlar” içinde bir boykot yapılacağına eminim. Son söz olarak Mübarek Ramazan Ayında şehadete kavuşan başta Filistinli Mazlumlar olmak üzere cümle kardeşlerimizin ruhu için;

Lillâhi Teala El Fatiha.

Selâm ve dua ile…

Ramazan-ı Veli…

Bizleri bir Ramazan Bayramı’na daha kavuşturan Alemlerin Rabbine şükürler olsun. Bu öyle bir Bayram oldu ki gönüllere giden yolları gözden geçirmemize vesile oldu. Yüz metre ötede oturan akrabaya bayramlaşmaya gitmekten üşenen, ancak üç günlük bayram tatilini fırsat bilerek yedi günde hazırlamaktan üşenmediğimiz seyahat çantaları ile Yüzleşme Bayramı oldu.

Rabbim bizlere huzur içinde nice bayramlar yaşamayı nasip eylesin inşallah. Yine Sıla-i Rahimden ve sevdiklerimizle selamlaşıp sarılmaktan, musafaha etmekten uzak son bayram olmasını temenni ediyoruz!

Aslında Bayram günü elime kalem alıp yazı yazmayı pek düşünmüyordum. Ancak öyle bir dönemden geçiyoruz ki yazmamak haksızlığı onaylamak gibi oluyor. Oysa bizler “Haksızlık Karşısında Susmanın, Dilsiz Şeytan” olduğuna inanmışız Elhamdülillah.

Ne hazindir ki bu coğrafyada fitne peşinde koşan Haçlı Ordusunun ortak hedefi Din-i Mübin İslâm ve onun gönüllü neferleri olmuştur. Küfür Ordusu maalesef mübarek bayramda dahi saldırmaktan geri kalmamıştır.

Hz. Muhammed’e gelen ilk vahyin ışığında kendisini İslam Davasının müntesibi bilen Sahabe-i Kiramdan günümüze değişmeyen tek şey Allah katında tek din olan İslâm gerçeğini hazımedemeyen bu Düşmanlar olmuştur. Küfür Ordusunun kaybettiği her savaştan sonra yeniden toparlanıp İslam’a karşı cephe alması ise her dönemin gerçeği olarak karşımızda yer almıştır.

Allah’ın Elçisine baş kaldıran ve saldıran Ebu Cehil’in ordusu belli ki kıyamete değin bu misyonu sürdürmeye devam edecektir. Bu nedenle Bedir, Uhud ve Hendek ne ise bugün Sosyal Medyada sapık ve sapkın ideolojilerin mensuplarına karşı verilen mücadele aynı şeydir. Bizler bu nedenle kıyamete değin Hak Dini savunmaya devam edeceğiz inşallah.

Bundan on dört asır önce Allah dostlarına saldırıp itibarsızlaştırmaya çalışanların ve Şehit edenlerin, bugün aynı zulmü devam ettirdiklerine tanık olmaktayız. Dün Hz. İbrahim’in bizzat elleriyle yerle bir ettiği Putların sahiplerinin, bugün ellerinde Yeni Putlar ile meydanlarda yer aldığına tanık oluyoruz.

Allah’ın emir ve yasaklarını aktarmaktan başka vazifesi olmayan Ehl-i İman sahibi Allah Dostlarının türlü zorluklara karşı göstermiş olduğu mücadele muhakkak göğüs kafeslerine sığmayan İman’dandır. Bu Allah dostlarına karşı vazifemiz, haksız yere hapis yatmış ve hücrelerde türlü işkencelere maruz kalmalarından ötürü bedel ödemiş olmanın bahtiyarlığını yine onlara iade etmektir.

Bu vesileyle yakın geçmişte hak davada şehadete ermiş olan başta Salih Mirzabeyoğlu olmak üzere tüm Allah Dostlarına Rahmet diliyorum. Makamları Ali, Mekanları Cennet olsun inşallah. Rabbim bizleri bu güzel insanların yolunda yürümeyi nasip eylesin. Dün Sahabe-i Kirama karşı olanlar, Hz. Âli’nin zülfikarını sorgulayanlar, bugün Diyarbakır’da tek gayesi Allah Rızasını kazanmak olan Ramazan Böçkün’ü hedef almaktadırlar.

Her türlü cinsi sapıklığa hoşgörü ile yaklaşan Küfür Ordusunun hedefi olan Ramazan Böçkün, İslam Ordusunun Diyarbakır Surlarındaki Sancak Beyidir. Sahabeler şehri Diyarbakır’da H.z. Süleyman’ın kabrinde nöbet tutan bir Mücahid’dir.

Ramazan kardeşimizi sahipsiz bırakmak bizim utancımız olur. Müslüman her devirde zorluklarla mücadele eden insandır. Bu zorluklar bizleri yürüdüğümüz yoldan asla alıkoymayacaktır. Vazifemizin hiçbir dem kolay olmayacağının da bilinci içerisindeyiz.

Bugün hepimizin çok iyi bildiği bir gerçeği dile getiren ismi ile münasip Ramazan kardeşimize meczup diye saldıran güruh ömrü hayatları boyunca ellerine Kur-an alıp okumaktan kaçınmış kimselerdir.

Bizler sümme haşa kahin değiliz. Müfteri hiç değiliz. Ancak biliyoruz ki kutsal kitabımız olan Kur-an Kerim’i okuyan her Müslüman bilir ki, Allah-u Teala’nın emir ve yasaklarını aktarmak her Müslümanın asli vazifesi olan yani Tebliğ görevidir.

Varsın Ramazan Böçkün’e deli desinler. Varsın onu Akıl Hastanesi koridorlarına hapsetsinler. Onun Deli mi? Yoksa Veli’mi olduğunu ancak Allah bilir. Asla umutsuzluğa kapılıp, unutup gaflete düşmeyin. Bir an bile yeise kapılmayın. Hz. Muhammed’i dahi her türlü ithamlar ile suçlayan ve saldıran yine aynı zihniyetin ürünleriydi.

Çölde aç ve susuz kalmış biçare Hacer’i ile evladı İsmail’i unutmayan ve ayaklarının altına pınarlar akıtan Allah C.c, yine Yusuf’u mağrip zindanlarında nasıl kurtarıp felaha erdirdiyse Ramazan kardeşimizi de muhakkak unutmayacaktır.

Dahası inanıyoruz ki dergahı izzetinde en güzel bir şekilde ağırlayacaktır biznillah. Bundan yana. Zerre-i Miskal şüphemiz yoktur! Fitnenin böylesine kol gezdiği bir zamanda sorumluluğumuzu yerine getirmemekten haya ederiz. Rabbim bizleri ve cümle evlatlarımızı salih kullarından eylesin inşallah!

Bizler biliyoruz ki vazifemiz ağır ve yolumuz uzundur! Mevlam bizleri bu uğurda yaşamayı ve son nefese kadar mücadele gayretinde olmayı nasip ve müesser eylesin.

Selâm ve dua ile…

Kurban Bayramı ve Çocuk

Çocuklarımız yarının müslümanları ve geleceğimizin teminatıdır. Onları müslüman birer birey olarak yetiştirmek hepimizin hayali ve görevidir. ‘Ağaç yaşken eğilir.’ atasözümüzü unutmamalıyız. O halde en önemli ibadetlerimizden olan kurban kesmeyi, yarının müslümanları olan çocuklarımıza nasıl anlatabiliriz? Çocuklara kurban kesmeyi, korkutmadan nasıl sevdirebiliriz? diye düşünmek gerekir.

Şöyle ki;

1.Kurban Kesmenin Önemini Anlatmak

Çocuklara kurban bayramını anlatmak için öncelikle kurban kesmenin önemini anlatmalıyız. Kurban kesmenin ne kadar önemli bir ibadet olduğunu, kurbanın yardımlaşma olduğunu, kurbanın teslimiyet olduğunu yaşına uygun olarak ona anlatmalıyız. Kurbanın sadece et yemek olmadığını küçük yaşta anlamasını sağlamalıyız. Aynı zamanda kurban ibadetini neden yaptığımızı Hz.İbrahim’in ve Hz. İsmail’in yaptığı fedakarlıkları,onların Cenab-ı Allah’a olan teslimiyetlerini uygun yaşa geldiği zaman çocuklarımıza anlatmalıyız. Kurban bayramında kestiğimiz hayvanların bizler için değil, Allah rızası için kesildiğini onun etlerinin değil sevabının bizlere kaldığını anlatmalıyız. Bu etin sadece bizim değil fakir insanların, muhtaç insanların da olduğunu onlarında hakkının olduğunu onlara anlatmalıyız.

2.Yaşına Dikkat Etmeliyiz

Çocuklara kurban ibadetini anlatmak için uygun yaşa gelmesini beklemek çok önemli. Akıllara şöyle bir soru gelebilir: Çocuklara kurban kesimi izletilmeli mi? Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalara göre çocuklara kurban bayramını anlatmak için 5 yaş önemlidir. Ancak her çocuğun ruh yapısının aynı olmadığını ve bazı çocukların daha hassas yapıda oldukları konusunda da uzmanlar uyarı yapıyorlar. Çocuğumuzun nasıl bir ruh hali içinde olduğunu en iyi bilecek kişiler yine bizler yani anne ve babası olacaktır. Tabi bu demektir ki çocuğumuza kurban ibadetinin önemini anlatmak için bekleyeceğiz.

Değerli mümin kardeşlerim!

Bir yanlışa düşmeyelim. Çocuklarımızın, yarının Müslümanı olduğun unutmayalım. Bundan dolayı küçük yaşlarda Hz.İbrahim(a.s)’in ve Hz.İsmail(a.s)’in yaşadığı olayları ve Cenab-ı Allah’ın onlara hediye olarak kurban indirmesi olayını anlatabilirsiniz. Aynı zaman da yaşına uygun olarak kestiğimiz etin dağıtımı sırasında yanınızda olmasını sağlayabilirsiniz. Uzmanların dediği gibi burada asıl olay anne ve babanın çocuğunun ruh yapısını analiz etmesinden geçiyor.

3.Kurban Kesimini İzletmek

Çocuklara kurban kesimini izletmek bazen kurban kesmenin önemini anlatmaya ve kurban ibadetini anlatmaya yetecek yeterliliğe sahiptir.Peki ama çocuğumuza kurban kesimini hangi yaşta izletmek gereklidir. Kurban kesme sırasında okunan teşrik tekbirleri kurban kesiminin sadece hayvan kesmekten ibaret olmadığını açıkça gösteren bir delildir. Teşrik tekbirleri kurbanı ibadet yapan bir olgudur. Ancak kurban kesimini izletmek uzmanlar tarafından beş yaşından önce kesinlikle tavsiye edilmeyen bir olaydır. Zira kurban kesimi sırasında ortaya çıkan kan çocuğumuzun gelişimi için zararlı olacaktır. Bu nedenle uygun yaşı beklemek en doğru adım olacaktır. Yine de uygun yaşa gelince çocuğumuza kurban kesimini izletmek önemlidir.

4.Kurban Bayramı’nı Heyecanla Beklemesini Sağlamalıyız.

Çocuğumuzun  bayramı heyecanla beklemesini sağlayın. Çocuklara ‘Kurban bayramını nasıl anlatmalıyız?’ sorusundan önce çocuğumuzun kurban bayramını heyecanla beklemesini sağlayın.   Öyle ki; yıl içinde size sürekli kurban bayramı ne zaman gelecek diye, sorsun. Sizde sabırla ona kurban bayramını ve kurban bayramının geleceği zamanı anlatırken kurban ibadetini de araya sıkıştırarak anlatın. Kurban kesmenin Allah rızası için yapıldığını, ona her fırsatta söylemek için kendisin fırsat yaratsın sizlere.

Değerli Anne ve Babalar!

‘Çocuklara kurban bayramını nasıl anlatmalıyız?’ sorusunu kendinize sormak yerine, eyleme geçin ve yukarıdaki tavsiyelere uymaya özen gösterin. Unutmayınız ki;  kurban ibadeti Allah rızası için yapılan bir ibadettir.

Şimdiden kurban bayramınızı kutlarım. Selam ve dua ile…

Hacı Arıcı/akgundem.com