Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 30, 2024

Kral ve Karısı, Nebi ve Aişe


Yusuf kıssasını düşünmeye devam ediyoruz. Şöyle bir hal ile karşılaşsa idik ne yapardık? Daha doğrusu toplum olarak ne yapıyoruz? Düşünelim;

Adam (kral) karısını başka bir erkekle (Yusuf’la) odadan çıkarken yakalıyor. Ve yapılan tahkikat sonucunda da öğreniyor ki, karısı o erkekle cinsel ilişkiye girmek istemiş.

Böyle bir durum ile karşılaşan Türk erkeği ne yapar?
Ve adam/kral ne yapmış?

‘’Yusuf! Sen bu olayı unut(olmamış say). Hanım! Sen de günahın için af dilen. Çünkü sen günaha girenlerden oldun’’ (Yusuf, 12/29)

Şimdi denebilir ki, kralın yaptığı kıstas olabilir mi? Açıkçası bunu ben de çok düşündüm. Lakin bu yaptığı Kur’ana aykırı değil, daha doğrusu başka bir şey yapamaz, çünkü işlenen bir zina yok, bir teşebbüs var sadece ve onun için de karısına ‘’af dile’’ diyor. Yani mümince bir tavsiyede bulunuyor gibi. Zaten Kur’anın da bir itirazı yok onun bu yaklaşımına.

Nitekim benzer bir yaklaşımı ifk hadisesinde Nebimizde de görüyoruz. Evet bu Aişe validemize atılan bir iftira idi ama bu durum vahy ile kesin olarak anlaşılıncaya kadar Nebimiz bile bunun ihtimal dahilinde olduğunu düşünmüştü. Zaten Aişe validemiz de Nebimize bu nedenle çok bozulmuştu.

Nitekim Nebimiz ona şöyle demişti;

‘’Ya Aişe! (ilgili söylentileri naklettikten sonra) Eğer sen bu anlatılanlarla ilgili değilsen, zaten Allah bu söylenenlerle ilgili olmadığını bildirip seni temize çıkarır. Ama yok eğer bu günahı işledi isen, Allah’tan affını iste, tevbe et. Çünkü Allah, günahını itiraf edip de tevbe eden kulunu bağışlar’’(1)

Gördüğümüz üzere Nebimizin yaklaşımı da kralın yaklaşımı gibi. Her ikisi de karısını tevbe etmeye davet ediyor. Yani diyorlar ki, eğer bir günah işledin ise günahı bağışlayacak olan Allah’tır, O’na tevbe et…

Zaten Kur’an karısını bir başka erkek ile zina halinde görse bile ne yapılacağını söylüyor?

Eğer böyle bir olaya tanık oldun ise ve 4 şahidin de yoksa -karın da bunu kabul etmiyorsa- karşılıklı olarak lanetleşir ve boşanırsın, o kadar, bunun haricinde yapabileceğin bir şey yoktur, çünkü o senin malın/mülkün değil, senin vücudunun bir parçası da değil, onun bağımsız bir vücudu ve kendi iradesi var, işlediği günah nedeniyle cezalandıracak veya bağışlayacak olan Allah’tır, sen değil…

Ama biz karılarımızı malımız/mülkümüz gibi gördüğümüz için ‘’ya benimsin ya toprağın’’ diyor ve boşandıktan sonra bile evlenmeye kalkışırsa öldürüyoruz!
Çok Müslümanız ya, ondan…

Bu vesile ile konuyu Aişe validemizin şu muhteşem sitemi ile bitirelim;

Resulullah ‘’Müjde ya Aişe! Allah seni temize çıkardı’’ dediğinde o ana kadar büyük bir tedirginlik ve endişe içinde bekleşen anne-babası; ‘’Resulullah’a teşekkür et’’ dediler. Bunun üzerine o şöyle dedi;

‘’Vallahi ben ne size ne de O’na teşekkür ederim. Ben ancak sizlerin duyup da reddetmediğiniz şeylerden beni uzak tutan ve hakkımda ayet indiren Allah’a hamd ve teşekkür ederim.’’

Babası (Hz. Ebu Bekir) onun bu sözlerine kızarak ‘’Sen bunu Resulullah’a mı söylüyorsun’’ diye azarlayınca da;

‘’Evet O’na da söylüyorum’’ diyor.(1).

1-Celaleddin Vatandaş, Hz Muhammed’in Hayatı Ve İslam Daveti, Pınar Yayınları, s.269-270

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir