Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 30, 2024

Acaba Kimden Bahsediyorum?

Mealen;

“Bana kibirli diyorlar; onlara bekledikleri kibirli değilim cevabını vermeyeceğim. Zat-ı Kibriya var. Bunun bir tecellisi olacak elbet…”

“Benim neslimin en büyük günahı inancı bir düşünce olarak kavramaya çalışmaktır. Biz İslam düşüncesi denilen şeye inandık. Bakın, İslam inancı değil; İslam düşüncesi… İslam düşüncesi dediğiniz şey tamamen dairenin içinde kalmak isteyen dindarların (kelamcıları kastediyor) hokkabazlıklarının ürünüdür. Kelamcıların hakikatle hiçbir alakaları yoktur. Kelamcıların bütün varlık sebebi, İslam inancını ona yönelik eleştirilerden korumaktır.”

“İslam teslimiyettir, boyun eğmektir. Özgürlük kelimesi yok Arapçada. Köleci toplum çünkü… Aziz bildiğimiz herkesin kölesi vardı. Hiç de bundan rahatsızlık duyan bir vicdana 40 yıldır rastgelmedim. Yahu, bu kölelik İslam’a aykırıdır diyen bir müslüman görmedim.”

“Din adamlarının kural geliştirmek bakımından yetenekleri yoktur. Mesela; içki zararlı mı? Evet. Faydası var mı? Evet. Ama haram. Peki sigaranın faydası var mı? Hiç yok! Ama biz buna haram demeyi beceremedik. Daha yeni yeni… O da kapitalizm izin verdiği için. Artık ekonomik değil; kalp ameliyatları çok masraflı. Oysa düşünce yoluyla sigarayı yasaklayabilmeliydi, dindar uluslar…”

“İnanç ile düşünmeyi ayırmalıyız. Bütün problemlerin başı, inanca düşünceyi katmaktır. İnanç ayrı düşünce ayrı olmalıdır. Din ve devlet ayrı olmalıdır. Din ve bilim ayrı olmalıdır. Din bilime, bilim dine karışmamalıdır. Ortada bir düşünce varsa din ona karışmamalıdır. Mesela cinsellik içeren bir filim olsun. Ama bu filmin arkasında bir düşünce, felsefe olsun. Din buna bir şey dememelidir.”

“Hukuki alanda gelenekçilik, modernizm ve tarihselcilik çözüm değildir. Dördüncü bir çözüm yolu var. O da düşünceyi merkeze almaktır. Hep ama hep ussal davranmaktır. Gelenekçi tarihte yaşıyor. yaşadığı dünya umurunda değil. Modernist yaşadığı dünyayı mutlak kabul edip ayetlerin anlamını yamultuyor. Tarihselci ayetin ilk anlamını kabul ederek gelenekçilere yaklaşırken; sonuç olarak birden modernistler gibi düşünüyor. Hepsinin kalkış noktası nas. Ayet-Hadis. Müslümanlar ya te’vile karşı çıkıyor ya da te’vili alabildiğine kullanıyor. Bu cendereden kurtarmanın yolu ayet-hadisi kendi haline bırakıp düşünceyi esas almaktır. (Özellikle düşünce diyor, felsefe demekten kaçınıyor) İnanç ile düşünceyi ayırmaktır. Ayırabilirsek yaşadığımız dünyaya dokunabiliriz. Yaşanılan dünyanın ortak aklını rahat kabul edebiliriz. İnançları işe karıştırırsak yaşadığımız dünyadan koparız…”

Evet böyle diyor filozofumuz! Ben yorum yapmayacağım; yapabilen varsa buyursun!

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir