Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu yazdı
Saatli Maarif Takvimi, 20 Aralık için Şeb-i Yelda (En Uzun Gece) diyor. Yani bu gece kuzey yarımküre en uzun geceyi geçirirken güney yarımküre en uzun günü yaşayacak. Ona da belki “yevm-i yelda” demek uygun. Yarından sonra kuzeyde günler, güneyde ise geceler uzamaya başlayacak. Uzayacak Günlerin Verdiği Umutla – 2019’a Yaklaşırken Beklentiler – Hortlamaya Başlayan Stagflasyon – 2019 İçin Basit Bir Risk Değerlendirmesi – Ne Muvakkit, Ne Müneccim! –
Saatli Maarif Takvimi, 20 Aralık için Şeb-i Yelda (En Uzun Gece) diyor. Yani bu gece kuzey yarımküre en uzun geceyi geçirirken güney yarımküre en uzun günü yaşayacak. Ona da belki “yevm-i yelda” demek uygun. Yarından sonra kuzeyde günler, güneyde ise geceler uzamaya başlayacak.
Uzayacak Günlerin Verdiği Umutla
Trump’ın palas pandıras, Amerikan askerlerini Suriye’den çekeceğini açıklaması ile ABD Doları’nın gevşemeye başladığını duyuyoruz. Bu açıklama, FED’in bu yıl 4.’sü gerçekleşen faiz yükseltme kararlarının (yeni aralık % 2.25 – % 2.5) fon kaçışı etkisini frenledi. Daha şeb-i yeldayı yaşamadan ortaya çıkan bu etkinin, günler uzarken devam edip etmeyeceği henüz belirsiz. Yarın olsun öyle görelim. Çünkü ulusal paradan kaçışı tetikleyen yapısal sorunlar ve konjonktürel belirsizlikler ortadan kalkmadıkça, ne Trump’ın bugün başka, yarın başka kararlarının, ne de FED veya ECB (Avrupa Merkez Bankası)’nın parasal daraltma operasyonlarının Türkiye ekonomisi üzerindeki net etkisini değerlendirmemiz doğru olur.
2019’a Yaklaşırken Beklentiler
FED, dünya ekonomisinin lokomotifi ABD’deki olumlu koşullar nedeni ile 2019’da da faiz yükseltme operasyonlarını sürdüreceğe benzese bile, şeb-i yelda sonrasında bir küresel durgunluk beklentisi var. Üstelik ECB’nin faiz yükseltmeleri, iki dev para otoritesi arasında bir koordinasyondan çok, bir fon kapma yarışı olduğuna işaret ediyor.
Nereden gelecek bu fonlar? Elbette önce artık pek hükm-ü harbiyesi kalmayan BRICS’ten, Meksika, Arjantin ve Türkiye gibi yeni sanayileşen ülkelerden ve tabii Brexit çıkmaz sokağında manevra zorlukları çeken Birleşik Krallık’tan.
Açıkçası 2019 küresel piyasalar açısından zor olacak. Ayrıca güçleri aşınan WTO (Dünya Ticaret Örgütü) gibi uluslararası kurumlar dünya ekonomisini, ticaret savaşlarından koruyamayacağa benzer. Durgunluğa eğilimli dünyada, koltuklarının derdindeki liderler siyasi söylemlerini, daha sert hâle getirecek. Bu sert söylemler ile kendi halklarının dikkatini ekonomik gerçeklerden, muhayyel siyasi tehdit ve tehlikelere kaydırmaya çalışacaklar.
Hortlamaya Başlayan Stagflasyon
Enflasyon tehlikesinden hâlâ masun dünyada, şeb-i yelda ötesinde durgunluk kaçınılmaz gibi görünürken, enflasyonun azgın dalgalarından kendilerini çeşitli nedenlerle koruyamayan ülkelerin, 1970 ve 1980’li yıllardan sonra unutulan stagflasyon tuzağına düşmesi ihtimali yüksek. Bu yıl, hortlayan enflasyon ile elele yürüyen belirsizlikler, daralan üretim, artan işsizlik, iflaslar, değer kaybeden ulusal para, daralan ithalat, yeterince artmayan ihracat, yurtdışına kaçan sermaye, tası-tarağı toplayıp mekân değiştiren iyi yetişmiş işgücü ve müteşebbis, stagflasyon girdabına giren ülkeleri bu girdaptaki borç batağında debelenmeye zorlayacağa benzer. Dürüst, etkin ve yetkin bir istikrar programının acilen devreye girmesi şart. Tabii biz bu filmi daha önceden görmüştük demenin bir faydası yok. Ama gördüğünden ders çıkarmayan, bilinen tedavi yöntemlerini gözardı edip siyasi nedenlerle geciktiren yerlerde, geçici sorunların, kronik hastalığa dönüşmesi kaçınılmaz.
2019 İçin Basit Bir Risk Değerlendirmesi
Şimdi “Riskler en fazla nerede?” diye kafa yoracak olursak aşağıdaki göstergeleri işaret etmemiz yeter. Yıllık büyüme oranı % 2’nin altında (veya negatif), sınai büyüme endeksleri düşen, tarım kesimi ülkeyi beslemekte zorlanıp net gıda ithalatçısı haline gelen, enflasyon ve işsizlik oranları çift haneli, paralarının değer kaybını sadece FED ve ECB kararlarına bağlayıp mazur göstermeye çalışan, buna rağmen cari açıklarının GSYİH’ları içindeki payını ancak ithalat daralması ile sağlayabilen, ayrıca muhatap oldukları rekabet kaybı nedeni ile ihracat sıkıntısı yaşayan, enerji dış bağımlılığı yüksek ülkeler 2019’da en büyük stagflasyon riskine sahip ülkeler olacak.
Ne Muvakkit, Ne Müneccim!
Şimdi bugünkü tarih, yani 20 Aralık ve Saatli Maarif Takvimi yaprağının altına düşülmüş iki not bana iki şey hatırlatıyor:
Bunlardan birinci not (şeb-i yelda ile ilgili): Lise fen şubesinde bize demir leblebi gibi sentetik geometri ve astronomi dersi veren çok, ama çok sert bir hocamız vardı. Rahmetli Kemal Gürsan (nam-ı diğer Sallabaş Kemal). Kabataş Erkek Lisesi’nin de hocasıydı. Edebiyat tutkumu da bildiği için, bir Astronomi sınavında, sorduğu “şeb-i yelda”yı, başucuma gelip, “Sana aslında bu soruyu şöyle sormak gerekir”demişti: “ Şeb-i yelda’yı muvakkit ve müneccim ne bilir! Onu müptelayı gama sor”. Evet, yukarıdaki risk faktörlerinin etkisini sadece bunu çeken dar gelirliye sormak gerek.
İkinci nota gelince: Takvim sayfasının altındaki ikinci not, bir Atatürk vecizesi (1931): “ Vazife mukabili olmayan bir hak mevcut değildir”. Demek ki bu risklerin en önemli bileşeni liyakate bağlı, insanlara onurları ile hak ederek para kazanacakları iş sağlanması. Hakkaniyeti rencide etmeden yaşamak, toplumsal adaletin de barışın da güvencesi.
2019 yılının tüm risklere rağmen, Türkiye’ye uyum ve uzlaşma zeminleri bahşettiği; Sorun yumaklarının hakkaniyetle çözüldüğü, Nihayet uzayan günlerin Türkiye’ye ve dünyaya iyilik getirdiği bir yıl olmasını dilerim.
KAYNAK: www.tasam.org