Amerika’da Türkiye’nin S 400 almasına şiddetle karşı çıkan ve bunu durdurmak için yoğun çaba harcayan bir lobi var. Bunların ülkemizde hınk deyicileri var. Uyumlu çalışıyorlar. Amerika’dakiler hapşırınca buradakiler öksürük krizine tutuluyor.
Dünyamız, ciddi bir paylaşım savaşı tehdidi altında. Ülkeler konumlarını bu duruma göre düzenliyorlar. Ülkelerin savaşa karşı direnme gücünü arttırmaları, savaş kışkırtıcılarının elini tutuyor. Bu tehdidi savuşturacak olan şey, savaş kışkırtıcılarının cesaretlerinin kırılmasıdır. Türkiye de elinden geldiğince tedbirini alıyor. Kendi savunma sanayini güçlendiriyor, sınırlarındaki tehditleri minimuma indirmeye çalışıyor, ordusunu Amerikancı kriptolardan temizliyor ve yeniden düzenliyor, ‘Mavi Vatan’ tatbikatıyla üç tarafını çevreleyen denizlerden gelecek işgal girişimlerine karşı ülkesini nasıl koruyacağını test ediyor. S 400’ler de bu çalışmaların bir parçası.
Türkiye’nin hava sahası açıktır; hava savunma sistemine sahip değil. İsteyen gelir, elini kolunu sallaya sallaya istediği kentimizi bombalar. Füzelerini serbestçe gönderebilir. Ülkemiz havadan, Nasrettin Hocanın türbesi gibi. Körfez savaşı sırasında, Saddam’ın Scud füzelerinin Ankara’yı vuracak menzile sahip olduğu kamuoyunda çok tartışılmıştı.
Suriye’nin işgali gündeme geldiğinde Türkiye metazori koalisyona katılmış, bunun oluşturduğu tehdit için üyesi olduğu NATO dan yardım istemiş, güney sınırlarımıza Almanya ve Hollanda’dan bir kaç batarya Patriyot savunma sistemi yerleştirilmişti. Bu ülkeler bu bataryaları bir süre sonra geri çektiler. Ne zaman; 15 Temmuz arifesinde. Tabi 15 Temmuz başarılı olamadı, PKK’nın güney sınırlarımızdan çukur eylemleriyle başlatmaya çalıştığı işgal girişimi akamete uğratıldı, hava savunma sistemlerinin neden çekildiği kamuoyuna çok net yansımadı.
Türkiye işte bu açığı kapatmak istiyor. Amerika’dan istenen patriyotlar verilmedi, Türkiye de yüzünü Çin’e döndü. Çin’in sistemleri uygun görülmeyince Rusya ile S 400’ler üzerinden anlaşıldı. Rusya bu füzelerin teknolojik bilgilerini de Türkiye’ye verecek. Hatta S 500’ler için ortak üretim gündemde. Durum buraya varınca Amerika’daki Türkiye karşıtı lobi neden ayaklandı. Türkiye’nin hava savunma sistemi kurmasını istemiyor. Ne olur ne olmaz, demek ki Türkiye’nin hava sahasının savunmasız olması isteniyor. Belli ki bir hesapları var.
Durumlar böyle iken böyle. Bütün bunlar açıktan ortada dolaşırken ‘aman Amerika’yı kızdırmayalım’ cılar korkaklık, siniklik telkin ediyorlar. Amerika’nın bizi öpmesi için kızmasına gerek yok. o çoktan bunu kafaya koymuş. Baksana kırk yıldır FETÖ’yü de PKK’yı da beslemiş semirtmiş. Şimdi üzerimize salıyor.
Peki durumlar böyleyken bizdeki siniklik lobisi nasıl çalışıyor? ‘Beka sorunu mu? Kah kah kah, kih kih, beka sorunu değil zeka sorunu diye’ dalgasını geçiyor. Ahmaklıktan değilse işbirlikçilikten.
Firuz Türker