Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Aralık 5, 2024

Cinsel Münhasırlık, Aldatma ve İntiharlar: TV ve Dizilerle Yapılan Modern Zorbalık

Modern yaşam etiketi ile takdim edilen [karikatürize edilmiş] romantizm ve serbest cinsellik diktası her iki cinsi de mağdur ediyor. Ancak kadınlar her halükârda daha çok mağdur oluyor.  Çünkü kadınların kırılganlıkları [frajiliteleri] daha fazla. Ayrıca toplumsal cinsiyet normları da kadınların bu kırılganlıklarını artırıyor. Duygusal ve toplumsal yapı kadınların kırılganlık eşiğini [ikisi birlikte] olabildiğince düşürüyor. 

İster ihbar deyin ister uyarı, günümüzde evlilik öncesi serbest cinsellik yaşayan erkeklerin hemen hepsi çok partnerlidir. Lakin her bir kadın partner, kendisini yegâne sevgili [arkadaş ve müstakbel eş adayı] olarak görüyor. Öyle olduğunu sanıyor. Bunun böyle olmadığını bir şekilde anlayınca da arzu nesnesi olarak kullanıldığını anlıyor ve büyük bir travma yaşıyor. Depresyona giriyor. Akut veya subakut intiharlar meydana gelebiliyor. Nitekim hemen her gün bunun örneklerini görüyoruz. 

Dünyanın her yerinde [her toplumda/kültürde], evli veya değil tüm çiftler, cinsel münhasırlık normuna sadık kalınmasını [sadakat] ister Bu norm ihlal edildiğinde geleneksel kuralları önemsemeyen çiftlerde bile ilişki bozulur ve büyük travmalar yaşanır [1,2].

Modern yaşam, romantizm ve serbest cinsellik mottosu ile [romantizm ve erotizmi] öldürdüğü gibi gençlerimizi de öldürüyor. İnternet ve TV’ler, diziler aracılığı ile bu çarka su taşıyorlar. Diziler ergenliğe giren her gencin hemen [anında] sevgili yapması gerektiğini dikta ediyor. Tüm telkinler bu yönde. Bu o kadar yaygın ve güçlü bir dikta ki hiç kimse bu konuda en ufak bir itirazda bulunamıyor. Çünkü gerici ve bağnaz diye damgalanma riski var! 

Peki sonuç ne oluyor? Henüz ergenlik çatışmaları stabilleşmeyen gençler yani 15-16 yaşındaki çocuklar bile bu diktanın empoze ettiği tarzda sevgili hayatı yaşıyorlar [son vakalardan birinde 16 yaşındaki kız balkondan atlayarak intihar ediyor, 16 yaşındaki erkek ise polis tarafından son anda yakalandı]. 

Tabii bir de özgürlük ve ‘’kimsenin özel yaşamına karışılamaz’’ mottosu var. Doğru, karışılamaz. Ama siz karışıyorsunuz işte. Bu diktalarınız sayesinde hemen her kesimin özel hayatına karışmış oluyorsunuz. Ayrıca ateş düştüğü ocağı yakıyor, değil mi? Sizin bu mottolarınız  evlatlarını kaybeden anne-babaların yüreklerindeki ateşi söndürebiliyor mu?

Bu çanağa su taşıyan kim varsa; dizilerde sürekli olarak açık ve örtük mesajlarla bu telkinleri yapanlar, senaristler, yapımcılar, reyting uğruna bunları yayınlayan TV’ler, gazeteler vs…

Kısaca bu modern zorbalığa çanak tutan herkes!

Gençlerimizin katlediyorsunuz! Evet, gençlerimizin bir kısmını gerçekten, çoğunu da ruhen katlediyorsunuz!

Gençlerimizi elimizden alıyorsunuz! Evimizdeki konukları almaya gelen Lut kavminin zorbaları gibisiniz [29/29]. Lakin zorbalıklarınız o kadar ustaca ve sofistike ki, kimse sizin yolları kestiğinizi ve eşkiyalık yaptığınızı fark edemiyor!

Keşke size karşı bir gücümüz olsa!

1-Previti D, Amato PR. Is infidelity a cause or a consequence of poor marital quality? Journal of Social and Personal Relationships, 2004;21, 217-30.

2-Nock SL. Marriage in men’s lives. New York: Oxford University Press, 1998, s.22

Daha Fazla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir