Pandeminin bana olan en büyük etkisi dizikolik yapması oldu.
Kitap oku, face e gir, bir şeyler yaz, ev işlerine takıl, ‘geçmiyor günler geçmiyor’.
Akşamları da dizilere takılıyorum.
Gerçi aynı sahneleri tekrar tekrar gösteriyor, bolca reklam enjekte ediyor, bir sürü saçmalık barındırıyor ama olsun. Oyalıyor işte.
Fakat dikkatimi çeken bir husus var. İhanet.
Özellikle tarihi dizilerde boca ihanet var. Hiç ummadığınız karakterler birden ‘hain’ kesiliyor. Hainler nadim oluyor. Sonra tekrar ihanet ediyor. Devletin düşmanlarıyla işbirliğine gidiyor. Bütün bunları sırf kişisel menfaat ya da iktidar hırsı yüzünden ya da şantaja uğradıklarında yapıyorlar.
Dün akşam Uyanış Büyük Selçuklu izledim. Sulta’nın kardeşi hain, ikinci veziri hain, dahası hatunu hain. Bunlar iktidar mücadelesi uğruna devletin en azılı düşmanlarıyla bile gözlerini kırpmadan işbirliği yapıyor, insana özgü ‘temiz’ hasletleri ayaklar altına alıp çiğniyor.
Bakıyorum tarihte böyle mi olmuş; pek alakası yok. Dizide İsmâilîlerle işbirliği yapan Tacülmülk, Nizamülmülk bunlar tarafından suikasta uğrayınca onun yerine getirilmiş. Bir hain nasıl olur da bu kadar itibar sahibi olabilir?
Elbette diziler, önü sonu dizidir, tarihe uyumlu olmak zorunda değildir. Ama kale boş diye arkanı dönüp de şut atmak da olmuyor.
Fakat buna rağmen ben iktidar mücadelesinde ihanetin bolca olduğunu düşünen biriyim. Günümüzde de yok mu bu. Döviz ve pandemi vakaları yükseldikçe zil çalıp oynayacak bir sürü şirazesinden çıkmış var. Biden’a biat etmeye hazırlar var.
Ta Muhteşem Yüzyıl’dan bu yana izlediğim dizilerde o kadar çok ihanet izledim ki, bunların %10 u gerçek olsa bizim tarihimiz ne kadar çok ihanet görmüş diyorum.
Buna bakınca günümüzde de bu yola sapanları mazur göresim geliyor. Hainlerin görevi ihanet etmek. Devletini milletini düşünenlerinki ise hem buna karşı, hem de ülkeyi tehdit eden düşmanlara karşı mücadele etmek. Bu ikisi etle tırnak gibi.