1.
Muhteşem törenler ve yanlış tanımlamalar, yanlış söylemlerle…
En yukarısından en aşağısına kadar, kürsüye çıkan ya da kendisine şu veya bu şekilde mikrofon uzatılanından tutun da; TV’lerin her konuda konuşan ‘ekran gülleri’ ve anlı şanlı sunucuları yanlış tanımlamalarına, yanlış söylemlerine aynen devam ettiler.
Elbet çoğu şehit yakını ve çoğu gazi de devletlilerin, TV güllerinin, anlı şanlı sunucuların yanlışlarına ortak oldular.
Bu arada sosyal medya yazarlarının ve okuyucularının önemli bir kısmının da bu koroya katıldığını söylemek yanlış olmaz.
*
2.
Baştan aşağı yapılan bu yanlışlıkların kasıt olduğunu söylemek haksızlık olur.
Bu yanlışların cehaletten ileri geldiğini söylesek, bize kapı gibi diplomalarını gösterenler bulunur.
Bu yanlışlar dil sürçmesidir desek; dil sürçmesi böylesine sürekli olmaz.
Öyleyse nedir bu yanlışlıkların sebebi mi diyorsunuz?
Bütün bunlar çarpık, çapsız, dışı hoş, içi boş, ezbere dayalı aşure eğitiminin tanımsızlığının, tarifsizliğinin, dilimizi fakirleştirmesinin ve gönüllerimizi çoraklaştırmasının doğal sonucudur.
*
3.
Asla düzelmeyecek olan yanlışları dile getirmeye en baştan başlayalım:
“29 Ekim 2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6752 sayılı yasa ile 15 Temmuz günü
‘Demokrasi ve Millî Birlik Günü’
adı altında resmî tatil olarak ilan edilmiştir.”
Siz, TBMM olarak bu muhteşem ‘diriliş gününe’ demokrasi günü derseniz; elbet aşure eğitiminden geçmiş olan insanımız o gecenin şehitlerine ‘demokrasi şehitleri’ diyecektir.
Ve böylece İslami bir rütbe olan ‘şehitlik’ demos kratosa indirgenip, sulandırılır ve değersizleştirilir.
Gelelim gaziliğe:
O gece sokağa çıkan, yazı yazan, sala okuyan herkes gazidir.
Yaralananlar ise, eskilerin ifadesiyle ‘malul gazidir’.
O gece yapılan CİA kurgulu, haçlı destekli, Feto kullarının kalkışması yönetimi ele geçirmek için değil, ülkemizi işgal etmek ve vatanımızı parçalamak içindi…
Böyle bir teşebbüsün adı çoğu kez ‘hain darbe girişimi’ olarak dile getiriliyor.
Demek ki hain olmayan darbe girişimi de var!
Tıpkı hain olmayan teröristler gibi…
Öyle ya!
Sürekli olarak TV’lerde ‘hain teröristler’ tanımlaması tekrar edilmiyor mu?
Demek ki hain olmayan teröristler de var!
Ve bazı şehit yakınlarının ve o gecenin gazilerinin dilinden dökülenler:
‘Bizim ne kabahatimiz vardı?’
Böyle bir yakınma, o gece alınanları götürür.
Ve elbet böyle bir yakınma gaziye de, şehit yakınına da yakışmaz!
*
4.
Ya Rab!
Bu aziz millete dilini ve dinini tekrar öğrenmeyi nasip eyle!
Bu aziz milleti bu topraklarda kıyamete kadar payidar eyle!
Bu millete bu topraklarda Cihan Devleti olmayı göster!
Bu millete öylesine bir güç ver ki, mazlum, mağdur, mahzun müslüman kardeşlerimizi ve ezilen insanlığı zalimlerin elinden ve hükmünden kurtaralım!
Böylece dünyaya huzur iklimini hakim kılalım!
İçimizdeki bizanslılara ve onların tasmasını boynuna takanlara kendi kimlikleriyle ‘insan olarak’ yaşamanın zevkini ver ki ‘kim kimdir’ bilelim ve bizi aldatmalarından kurtulalım!
Senin her şeye gücün yeter!