Adana yaklaşık olarak 40 yıldır gerek yerel yönetimlerde gerekse merkezi siyasette hak ettiği temsili ve hakkı olan hizmetleri göremedi. Samimiyet ve gayretten yoksun sorumluluk almayan idarecilerin ihmalkar anlayışı sebep oldu diyebiliriz. Ve aynı sebeplerden ötürü bu mümbit topraklar hizmetten ve gelişimden geri kaldı.
Anadolu’nun birçok kenti bu süre zarfında hızla gelişip ilerlerken Adana âdeta geriye gitti dersek yalan söylemiş olmayız. Tüm bu olumsuz gelişmeler şehrin sosyo-ekonomik yapısını etkilediği gibi yine şehrimizin değerleri olarak gördüğümüz, alanlarında Türkiye’ye mal olmuş birçok değerli bilim insanı, siyasetçi ve bürokratın bu topraklardan göç etmesine sebep oldu.
Şimdi isimleri saymakla bitiremeyiz. Birçoğunuzun bildiği bazı isimleri örnek vermek isterim. Adana’da doğup büyümüş ve NASA’da çalışıp NASA’nın en değerli 10 bilim insanından birisi olmuş merhum İrfan MAVRUK gibi bir bilim insanı yetiştiren bir coğrafyadan bahsediyoruz.
Yıllarca Adana’daki siyasi tercihler ve bürokratik atamalar Adana insanına rağmen yapıldı. Adana halkının iradesi yok sayıldı. Sadece koltuk ve menfaat derdinde olan ve Adana için herhangi bir kaygısı olmayan isimler bu makamlarda gemilerini yürüttüler.
Buna güncel bir ilave de bulunmak adına Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde büyük bir başarı hikayesi yazan Prof. Dr. Hüseyin AKILLI güzel bir örnek olacaktır. Bu şehrin yetiştirmiş olduğu değerlerden birisidir. Mütevazı kişiliği ve kıt imkanlar ile ürettikleri elektrikli otomobil ile Adana için bir marka yarattılar. Arabaya Bir Buçuk Adana ismi vererek ne denli Adana Sevdalısı olduğunu da ortaya koymuşlardır.
Bizlerin sahip çıkmadığı veya çıkmadığı bu değerlere karşı Adanalı birisi olarak vebal taşıdığımıza inanıyorum. Adana insanı bu yüzden hep mazlum ve mağdur oldu. Sahipsizlik Adana’nın kaderi oldu. Yıllardır var olan bu gerçeği herkes görmezden duymazdan geldi. Deyim yerinde ise 3 maymunu oynadılar.
Adana sürekli olarak Vasıflı Göç verirken Vasıfsız Göç alan şehir oldu. Adana her dönem iktidar partisinden başkan olan Aytaç Durak’ın, Demirel Tarzı ucuz siyâset anlayışı maalesef bu şehrin kılcal damarlarına kadar sirayet etti. Kısa yoldan köşe dönme ve boş beleş söylemler siyaset kabul edildi.
Bu anlayış Adana için adeta Kanser Hücresi görevi gördü. İnsanlar sırf makam ve koltuk sahibi olmak için oportinist ve menfaatperest olmaktan çekinmediler. Dahası Adana Menfaatperest insanlar için fırsat şehri oldu. Bu noktada liyakat sahibi bilim insanı, siyaset adamı ve bürokratları her daim takdir ettiğimi siz değerli kamuoyu gayet iyi bilir.
Bu kelime “Menfaatperest” size tanıdık geldi mi? Geçtiğimiz günlerde sayın Cumhurbaşkanımız bir konuşmasında bu konuya atıfta bulundu. Bu ülkede makam sahipleri hiçbir inisiyatif almadan sadece koltuğunu koruma derdinde olursa o vakit kaybetmesi kaçınılmaz olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Sözleşmesi ve onun ürünü olan 6284 Zulmü başlıklı köşe yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. Bu ülkedeki her sorunu Cumhurbaşkanımızın çözmesini beklemek en hafif söylemle vicdansızlıktır.
Bu ülkenin bütün yükünü Erdoğan’a yükleyip her fırsatta Reisçi olduğunu iddia edenlere sesleniyorum. Erdoğan’ın One Minute ifadesi ne içindi. Veya Birleşmiş Milletlerde tüm Dünya Ülkelerine karşı Dünya 5’ten büyüktür sözü! Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır şiarı ile yürüyen bir lidere lâyık olmak zorundayız.
O vakit Adana ve Adanalı için dertli birileri çıkıp bize geçen hafta yapılan Bürokratik Atama haksızlığı ile ilgili olarak bir açıklama yapmak zorundadır. Bu Adana insanının vicdanını yaralayan elim bir olaydır. Bazı yanlışların telafisi ağır olabilir.
Hayatımın hiçbir döneminde kişiler ve olaylar üzerinden siyaset ve fikir yürütmedim yürütmeyeceğim. Beni yakından tanıyanlar bilir. Liyakat ve hak sahibi düşmanım olsa saygı duyar ve takdir ederim.
Tek gayemiz Rızai İlahi yolunda bu millete gerek sözümüzle gerekse kalemimizle hizmet etmektir. Bu nedenle kimse kamuoyunu hiçe sayarak siyâset yapamaz. Ak Parti kuruluş felsefesinde olduğu üzere Adalet ve Kalkınma önceliklidir.
Adananın Adil Kadrolar ile Kalkınması için herkes ama herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek durumundadır. Reis Pınarhisar Cezaevine gönderilirken bizler ona reva görülen haksızlık karşısında Karınca misali safımızı belirlemiştik. Şimdi yine aynı şeyi yapmaktan yana zerre şüphe duymayacağız.
Makamlar ve ünvanlar gelip geçicidir. Bizler koltuk ve makamları halka hizmet yolunda bir araç olarak görmekteyiz. Aksi takdirde hiçbir değer taşımadığına inanırız. Bu noktada Adana’da siyasi anlamda Mehmet Ay Başkanımız ile başlayan pozitif değişim rüzgarı umudumuzu arttırmaktadır. Bu umudun devamı için sayın başkanımızdan güzel haberler bekliyoruz.
Velhasılı kelam merhum babam Abdurrahman DABAN’ın bir sözü ile yazıma son vereceğim.
“Oğlum her şeyi kaybet ancak itibarını kaybetme” derdi!
Selâm ve dua ile…