4 Temmuz 1776…
Amerika’da Thomas Jefferson adında bir adam, bağımsızlık bildirgesini açıkladı. “Ey emperyalist İngilizler” dedi:
-Bize rahat vermiyorsunuz. Oysa her halkın kendi bağımsız hükümetini kurmak, onu yaşatmak, geliştirmek, başkasını işine karıştırmamak hakkı vardır.
Amerika, bu ilkeler üzerine kuruldu. 13 koloni, Büyük Britanya Krallığı’ndan ayrı olarak bağımsızlığını ilan etti.
Sonra ne oldu?..
Geçen zaman içinde İngilizlerin yerini Amerikalılar doldurdu. Dünyayı rahatsız etme ve huzur bozma görevini onlar devraldı. Thomas Jefferson tarafından ortaya konulan kuruluş felsefesi ayaklar altına alındı.
28 Ağustos 1963’te Martin Luther King, “Bir hayalim var” diye halkın karşısına çıktı. 200 bin kişiye hitaben yaptığı konuşmada o hayali “Zencilerin de insan olarak kabul edildiği bir gün gelecek” sözleriyle ortaya koydu.
Ama 4 Nisan 1968’de devlet eliyle katledildi.
Siyahi Obama’nın ABD Başkanı olmasıyla o hayal büyük ölçüde gerçekleşti, fakat…
ABD, dışa karşı hep zalim oldu. Hep bağımsızlık mücadelesi verdiği İngilizleri örnek aldı. Gelen geçen bütün başkanlar, hep dünyanın kendileri tarafından yönetilip yönlendirilmesi için uğraştı. “Altta kalanın canı çıksın” diye özetlenebilecek bir küresel nizam için çaba gösterildi.
Trump’ın son paylaştığı twetlere bakın:
Sözde asıyor, kesiyor, “ben” diyor, tam bir sokak kabadayısı ve küresel eşkıya portresi çiziyor. Sağa sola tehditler gönderiyor.
Bir söylediği diğerini tutmuyor. Çelişkiler içinde bağırıp çağırıyor. Yüzyıllardır başkalarının acıları üzerinden refah süren ABD halkı da “Ne oluyor?” diye başını kaldırıp etrafına bakmıyor; sormuyor, sorgulamıyor.
***
Bundan 1.400 yıl kadar önce Arabistan’dan dünyaya bir ses yükselmişti. Hz. Muhammed, “Ey insanlar” demişti:
-Sizin hiç birinizin diğerinize göre üstünlüğü yoktur.
O gün bugündür o ses ile “Sizler bizim kölemizsiniz. Dilediğimizi yaparız, kaderinizi biz tayin ederiz” anlayışı çarpışıp duruyor…
Ancak, 1.400 sene önce verilen o mesajı sahiplenenlerin sesi, artık çok daha güçlü çıkıyor. En önemlisi de o ses Anadolu’dan, bu topraklardan yükseliyor. T.C. Başkanı Erdoğan’ın BM konuşmalarına bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız!
Suriye örneği ortada:
Binlerce kilometre öteden geldiler, dibimize çöreklendiler; bölgenin kaderini tayin etmeye çalıştılar. Biz de “olmaz” dedik. Bölgede harekâtlar düzenledik, gücümüzün gölgesini müzakere masasına düşürdük. Yapamadılar, beceremediler, geri çekiliyorlar işte!
30 Ekim 1968 tarihli Mondros Mütarekesi’nde ne mesaj vermişlerdi bize:
“Ey Türkler, mağlup oldunuz. Artık bizi dinleyeceksiniz. Ne diyorsak onu yapacaksınız. Çünkü esirimiz ve kölemizsiniz.”
Yırtıp attık o kağıt parçasını. Bugün de bölgemizde gerçekleştirmek istedikleri yeni paylaşım planlarını parçalayıp çöpe atıyoruz.
Trump, iç politikaya yönelik manevralar yapıp, tehdit twetteri atıyormuş…
Atsın.
İçte bazı güruhlar, olan biteni çarpıtıp sulandırıyormuş…
Olsun varsın.
Bunlar, bizim bağımsızlık yolunda attığımız güçlü adımlar ve dünyanın güzü önünde Amerika’ya verdiğimiz dersi gölgeleyebilir mi?
Emin Pazarcı/Akşam