Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 27, 2024

Müslüman Toplumlar Bakanlığı

Evet, artık önemli değil öncelikli olması gereken bir bakanlık ihdası vardır. Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı asrın soykırımı olan ümmete zillet olan bu durumu yaşadıktan sonra hem inanç hem örf olarak sıkı bağlarımız olan toplumlarla ilişkilerimizi tüm bakanlıklar düzeyinde koordine edecek “Müslüman Toplumlar Bakanlığı ” ya da “Kardeş Toplumlar Bakanlığı” ihdas edilmeli değil mi?  

İsrail’ Filistin’de en çok Şehid Şeyh Ahmed’ten korkar ve çekinirdi; sınırlarının dışında ise cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan korkar ve çekinirdi ne zamana kadar? Afet Diplomasisi üzerinden Erdoğan’ı İsrail ile ilişkiler konusunda bir girdaba çekinceye kadar… Davos’ta İsrail’e karşı yapılan meydan okuması belki kıyamete kadar tarihi anlatan kitaplarda kayıtlı kalacak. Din Günü ‘de cumhurbaşkanımızın o izzetli duruşu kendisinin cennetine şahitlik edecek.

İnanın, 2023 Ekim ayına kadar Erdoğan ümmetin umuduydu her seferinde kendisi mazlum ve mağdurların hamisi olduğunu ifade ettiği kadar ümmetin mazlum ve mağdurları da buna böylece inanıyordu. Ve yedi kıta da Erdoğan’a edilen dualar vardı… Ta ki takvimler Ekim 2023 yılını gösterdiği ana kadar…

Ümmet kırgınlığını saklamıyor artık; Hamas’ın yiğitleri cümlelerine “İsterdik ki…” diye başlıyor… Bizzat bu sözleri kulaklarımla duyduğumda gözlerim de buna gözyaşları ile şehitlik etti… Hamas zalimlere boyun eğmediği kadar mücadelelerini de ajite etmediler… Lakin dualarına karşılık bir beklentileri vardı Erdoğan’dan karşılık bulmayan…

Erdoğan elbette politik yaşamı boyunca hep destek verdi lakin beklenilen alışıldık bir destek değildi… Hamas’ın yiğidi  “Gönül isterdi ki” siteminden sonra yine “Allah razı olsun” diyerek bitirdi cümlesini…

Kabul etmeliyiz ki bizler sadece vicdanlarımızı teskin etmeye çalışıyoruz. Meydanlardaki ve sahnelerdeki çırpınışlarımız tamam masum değil demiyorum. Allahu âlem makbul de değil diyemem; lakin sadra şifa olmadığını da çok iyi biliyorum. Sahnelerde unutturmamaya söz verdirenlerin ve unutmamak için yemin eden katılımcılar niyetlerinin halis olduğunu bildiğim kadar bildiğim bir şey daha var ki yaptıklarımız sadece öğrenilmiş çaresizliğimizi artırıyor…

Politikacılar, bürokratlar ve diplomatlar malum ve meşhur tepkilerini verdiler… Kınadılar… Kınıyorlar… Kınayacaklar…

Gelin sizi soykırım vasiyetinin uygulama kararının alındığı 2023 Şubat ayına götüreyim… İsrail soykırım kararının alındığı günlerde tek düşündükleri kurumsal maslahat ve konfor olan politikacılar, bürokratlar ve diplomatlar büyük bir iştahla İsrail’iler ilişkilerin yeniden düzeltilmesi için lobi üstüne lobi yapıyorlardı… Sonun da Erdoğan’a “Artık” ile başlayan İsrail’e yakınlaşma mesajı ile istediklerini almışlardı.

Kimdi istediklerini alanlar elbette zalim kan emici Netanyahu’nun “Türkiye’deki dostlarımıza güvencimiz tam ve bizi asla yalnız bırakmayacaklar” tebriklerin muhatabı olanlardı.

Gerekçeleri… Ne masumdu ne makbul… Fırsat kollanmışlar ve içimizdeki İsrail Diasporası  aradığı fırsatı yakalamıştı. Afet Diplomasisi üzerinden Erdoğan ikna edilecek ve ilişkiler İsrail İsrail’in politik tarihinde eşi olmayan bir hükümet-halk çatışmasının zirve yaptığı bir dönemde Türkiye İsrail ile ilişkilerimiz” diye başlayan ümmete maraz İsrail’e şifa olacak cümleyi Erdoğan’a kurdurmuşlardı…

Bu notu şuraya düşelim onların düşündükleri ile Erdoğan’ın düşündükleri yaptığı maslahat hesabı asla aynı değildi… Elbette… Gazze denilecek yardım denilecek, sağlık denilecek, enerji denilecekti… Yoksa “Yeniden Uyanış” planının bir aşaması olarak; Erdoğan’ın ümmet üzerindeki etkin ve yaygın karizmatik etkisini kırmak olduğunu saklamaları gerekiyordu. Tabii bunu bu şekilde Erdoğan’a teklif etmek akıl sağlığı normal kişilerin yapacağı bir teklif olamazdı…

İyi tanıyorlardı Erdoğan’ı bazen bakışları bir şimşek gibi zihinlerine ve gönüllerine iner ve çok tercih etmese de nadirattan olsa da “Sinli ve Gaflı” cümlelerin muhatabı olmamak için… İsrail Diasporası, politikacısından , bürokratına bürokratından diplomatına ; diplomatından zenginlere ve de medya uzanan bir lobi ağı ile bir ikna ve şantaj çalışması ile  tüm bakanlıklarda  Afet Diplomasisi ekseninde koordine olarak İsrail’e teşekkürler ve minnettarlıklar yağdırdılar…

İşte tam o günlerde ise Haham Haim Druckman bir vasiyet bırakmış bunu ise gizli mahzeninde B.Smotrich ve Netanyahu’ya yemin ettirmişti…

Bunları sadece klavyenin tuşlarına basarak görebilen ben değildim bu soykırımı Türkiye’de İsrail Diasporası için çalışan bürokrat, politikacı ve diplomatlar da biliyordu…

Ben üzerimdeki bu vebali ulaştırabildiğim kadar makam ve yetki sahibi insanlara ulaştırdım kendi sitemde bazı tehlikeleri göze alarak yazdım okumaları için  buyurun o yazının linki https://ercanharmanci.com/dostumuz-israil/ okuyun kime hak vereceksiniz…

Haham Haim Druckman B. Smotrich’e  “Bezalel, התעוררות מחדש  Yeniden Uyanış için hangi bakanlık verilirse verilsin yerleşim yerlerinden yetkili tek sorumlu sen olacaksın” dediğinde Netanyahu’ya bakıyordu… Soykırım için ölmeden öldürülen adam olsa da bu medyadan saklandı… 25 Aralık 2022 yılında öldüğü söylenen Haham vasiyetinin yeminini 2023 Şubat ayında yaptırdı şimdilik inanmayacağınız bir cümle olarak kalsın…

Erdoğan hiç olmadığı kadar yalnız olduğu bir dönemi yaşamaya başladı 2017 yılından sonra ve her geçen gün yalnızlığı artmaktadır. Kabul edin ki Erdoğan diplomatik olarak Netanyahu’nun ya da bu hafta Sisi’nin elini sıksa da kimse onlara karşı bir muhabbetinin olduğunu asla iddia edemez…

O zaman ümmetin 2002 yılından buyana olan umudunu kim neden yıkmak ister? İşte sorulması gereken soru budur… Neden yıllardır toplumun politik alerjisi olan isimler sürekli koltuklarını korumaktadır…

Ben şunu kabul etmiyorum Gazze’nin izzeti için İsrail’e izzetli bir duruşumuz olmadı çünkü tüm dünyanın vicdanının rahatsız olduğu bir dönemde belki de zorunlu tepki göstermek zorunda kalındı. Elbette istisna olan gerçek ve tüzel kişiliklerin hakkı her daim saklıdır.  Türkiye Şubat ayında göstermesi gereken tepkiyi Ekim’den sonra göstererek sınıfta kaldığı yetmediği gibi ümmetin gözünden de düşmüştür… Evet, dünya üzerinde iki milyardan fazla Müslüman ve toplumu Müslüman olan onlarca belki yüzlerce ülke var lakin küresel güçlerin çekincesi Erdoğan; ümmetin umudu Erdoğan idi…

Hatta geçtiğimiz hafta Sisi, Erdoğan görüşmesinde Erdoğan basına yansımayan bir mesaj verdi Sisi’ye… Sisi Erdoğan’a elini uzatıp tutmak istediğinde Erdoğan Sisi’nin kolundan tutarak  “Ayağını denk al yoksa…” mesajını verdi… Bu bile Erdoğan’ın duruşunun sorgulanmasına engel olmadı…

Erdoğan Sisi’ye “Ayağını denk al” demeye gitti denilmedi… Akılara mı gelmedi yoksa Erdoğan Mısır’da sadece İmam Şafii’nin  (Rahmetullahi Aleyh) mezarını mı ziyaret etti…

Gelelim bir başka boyuta sorgulanması gereken…

Güney Afrika kadim kıta Afrika kıtasında İslam’a en uzak buna karşılık başta İsrail ve kan emici devletlere en yakın onlarla sıkı dirsek temasında olan bir ülkedir… Şimdi şunu düşünmeliyiz… Güney Afrika bu girişimde neden bulundu ve yine aynı ülkeyi malum mahkemede temsil eden hâkim neden İsrail’e destek çıktı… Sizce başvuruyu sadece vicdan temelli yapanlar o hakimle hiç görüşme yapmamış mıdır?

% 3 oranda halkı Müslüman olan Güney Afrika’nın yaptığını alkışlamak değil Şubat ayında Hawara işgalinden sonra uluslararası çok uluslu organizasyonları harekete geçirmeliydi…

Gel gör ki o zaman biz İsrail’in çadırlarına övgüler yağdırıyorduk… Yahudiler ile birlikte yaşanıla bilinir onlara güvenile bilinir; ama Siyonistlere asla… Türkiye Siyonistlere güvenmekle en büyük hatayı yaptı…

Erdoğan’da yanlış yapar ki yaptı da …

Öncelikle Hawara ile başlayan fitilin ateşlendiği 2023 yılı başında gerçekten İsrail’de yaşanılanları güvendiği kişilere emanet etti mi?

Ne acı ki formel ve informel hiçbir bağımız olmadığı halde ülkemizde “Avrupa Birliği Bakanlığı” ihdas edildi ama hem inanç hem örf olarak sıkı bağlarımız olan toplumlarla ilişkilerimizi tüm bakanlıklar düzeyinde koordine edecek “Müslüman Toplumlar Bakanlığı ” ya da “Kardeş Toplumlar Bakanlığı” ihdas edilmeli değil miydi?

Tüm bakanlıkların üzerinde şemsiye bir bakanlık eğitiminden, ekonomisine, ekonomisinden askeri gücüne ve tarım ve hayvancılığa uzana bir birikim havuzu yedi kıtadaki ümmeti bir birine daha çok yaklaştıracak ve dağınık tek tek olan kibrit çöpleri bir deste haline gelerek ciddi bir sinerji ve enerji oluşturacaktır…

Oysa 1952 yılından buyana Avrupa ki nitel ve nicel bağlarımız arasındaki korelasyon neredeyse sıfır… Avrupa için ihdas edilenler harcanan zaman ümmet için neden yapılmasın…

Sembolik değerin ötesine geçemeyen İslam İşbirliği Teşkilatı ciddi adımlarla NATO benzeri ve daha güçlü bir yapılanmanın ilk adımı neden olmasın…

Artık zalimler sanıyor musunuz ki Filistin’e yapılan soykırım ile yetinecekler… Ateş hem sınırlarımıza hem neslimize bu kadar yaklaşmışken tek seçeneğimiz var ümmet, ümmetin birliği… Erdoğan bir dönem daha Türkiye’nin emiri olamayacak lakin doğru ve yerinde bir strateji ile dertleri ve hesapları aynı olan iki milyara yakın bir Müslümanın emiri olabilir…

Halifelik mi hayır efendim… Sahih kaynaklarımızla sabittir ki Allah Rasulü Muhammed’in (sav) tek halifesi vardır ve halifelik Ebubekir (ra) ile hitama ermiştir… Halifenin halifesi ya da kabul etmemiz gereken ifadesi ile emir sahibi…

Bu bir politik tercih değil bir akide meselesidir… Ve akide meselesi olanlar ümmetin maslahatı gözetilerek ertelenemeyecek şekilde öncelikli olmak zorundadır…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir