Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 27, 2024

ASELSAN Cinayetleri Hakkında Neler Biliyorsunuz?

Bazılarını özet şekilde yazayım…

Hüseyin Başbilen, Milli Tank Projesinde görevliydi. Geliştirdiği yazılımın sunumunu yapmasına bir hafta vardı. 4 Ağustos 2006 tarihinde aracında ölü olarak bulundu ve ölümü kayıtlara önce intihar olarak geçti. Vahdet Gazetesinde yayınlanan fotoğrafında ise sadece bilekleri değil, boğazı da kesilmişti. Soruşturmayı yürüten savcı Murat Demir, 15 Temmuz sonrası ByLock kullanıcısı çıkmış ama FETÖ mağduru olduğunu öne sürmüştü.

Evrim Yançeken, yüksek lisans tezini hazırlıyordu. Kayıtlara göre 24 Ocak 2007’de, Gölbaşındaki evinin yedinci katından atlayarak intihar etti.

Burhaneddin Volkan, Hacettepe Bilgisayar bölümü mezunuydu. Gece gündüz uyumuyor, savunma yazılımı hazırlıyordu. İşine ara verip, evlenmiş, askere gitmiş ve düğününden tam 40 gün sonra 9 Ekim 2007’de, nöbetçi subay odasında ölü bulunmuştu. Bu dava ile ilgili Askeri Yüksek İdare Mahkemesi TSK’yı 212 bin lira tazminata mahkum etti.

Zafer Oluk, ODTÜ’yü dereceyle bitirmişti. Leopard tanklarının yazılımı üzerine çalışıyordu. Yedek subay olarak askerlik yapıyordu. 7 Mayıs 2008’de geçirdiği kaza sonrası öldü ve olay yerinde kimliğine ait bir belge bulunamadı. Önce elektrik trafosu tamirinde kaza diye kayıtlara geçti. Sonra Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ailesine 92 bin lira tazminat ödedi.

Hakan Öksüz, elektronik güdüm ve elektro optik bölümünde çalışıyordu. 25 Ocak 2012’de Eskişşehir yolunda geçirdiği kaza sonucu ölü bulundu. Olay yerinde kendisine ait hiç bir kimlik belgesi bulunamadı. Kısa süre önce de ilginç bir tehdit görmüş ve saldırıya uğramıştı.

Erdem Uğur, Yerli İHA ve F16 projelerinde çalışıyordu. Tüpün hortumu yatağında, 15 Ocak 2015 tarihinde gaz zehirlenmesinden ölü bulundu. Önce intihar denildi, sonra takipsizlik kararı verildi.

Kerem Parıldar, yerli savunma sistemleri üzerine çalışan elektronik yüksek mühendisiydi. 21 Kasım 2017’de ikamet ettiği evden 15 km uzaktaki bir binanın 14. katından atlayarak intihar ettiği öne sürüldü.

ASELSAN, Kıbrıs Harekatı sonrası Türkiye’ye uygulanan ambargo sonrası 1975 yılında Erbakan’ın gayretleri ile kuruldu. 1982’de HAVELSAN ve 1988’de ROKETSAN iştirakleri ile beraber milli silah sanayimize katkıda bulunması planlanmıştı.

Yıllarca arpalık ve göstermelik bir kurum olarak kaldıktan sonra şimdi yeni yeni canlanıyor… Yıllarca ne geliştirdi ve icat ettiyse, küresel sermayenin istediği yerlere pazarlandı. TSK ve MİT’in ABD ve NATO güdümünden kurtulduktan sonra biraz kendisine geldi. Şimdilerde Bayraktar ve TEİ ile beraber teknoloji geliştirerek tam gaz yoluna devam ediyor. Daha gidecek çok yolu var.

Şimdi düşünelim… Yıllarca bu kurum gelişmesin, Türkiye askeri teknoloji geliştirmesin ve dışa bağımlı kalsın diye neler yapıldı ise, şimdi de bu kurumun finansman kaynağı kesilsin diye aynısı yapılıyor olmaz mı?

Ben borsada işlem gören ASELSAN hisse senedine bu gözle bakıyorum. Paraya ihtiyacı olduğunda kredi çekmesin… Yüksek fiyattan biraz hisse senedi satsın ve finansman sağlasın. Yeni mini ama devleşmeye aday şirketler kursun ve halka arz etsin. Çip de, cep telefonu da üretsin, kamera da, insansız kara, deniz ve hava aracı da… Bunları yaptı, yapıyor ve daha fazla kapasitesi var… İnsan kaynağı sorunu da yok… Zaman ve finansman konusunda sıkıntıları var ama ülkenin genel durumu da malum…

Cana ve çalışana yapılan suikastların finansal anlamda da yapılmıyor olacağını kim iddia edebilir? İşte bu nedenle bir ASELSAN hissesi alıp tutmak ve bu şekilde de olsa destek çıkmak milli bir görev sayılmaz mı?

Milli bir anlayışla çalışan kadrosu arttıkça başarısının daha da çok artacağına inanıyorum.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir