Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 27, 2024

Tahıl Koridoru, III. Dünya Savaşı Sebebi mi…?

Uzun süre aranızda olamadığım için en derin özürlerimin kabulünü değerli okurlarımızdan istirham ediyorum. Bu haftadan sonra yine her hafta gündemi değerlendirmeye devam edeceğiz.


Geçtiğimiz haftanın en önemli gündemi bana kalırsa tahıl koridoru anlaşmasıydı. Tahıl koridoru anlaşmasının uzatılmaması ile ilgili Rusya’nın verdiği karar bugün gündemde kendine çok yer bulmasa da yakın zamanda sonuçları itibariyle bize 17 Temmuz ve öncesinde yaşananları hatırlatacak.


‘Tahıl koridoru anlaşması’ neydi önce onu bir hatırlayalım. Rusya’nın Ukrayna’yı yok etme hayaliyle giriştiği savaşta Karadeniz’deki ticaret yolları da tabi ki etkilendi. Ukrayna en büyük ihraç kalemi olan tahılı bu nedenle alıcılara ulaştıramadı. Ancak Türkiye’nin arabuluculuk rolü ile Karadeniz’de savaş devam ederken Ukrayna tahılının alıcılarına ulaştırılması için BM garantörlüğünde bir anlaşma imzalandı. Biz bu kadar biliyoruz. Halbuki imzalanan metnin devamında Rus tahılının da aynı yöntemle bir koridordan güvenli nakli ve Rus Tarım Bankasının tekrar swift sistemine dahil edilmesi de vardı. Altı aylık bir süre için imzalanan anlaşmanın yürürlük süresi dolduğunda Türkiye’nin özel çabasıyla altı ay daha uzatıldı. Ancak bu bir yıllık sürede sadece Ukrayna tarafına dair maddeler yerine getirildi. Rus tarafı diğer maddelerin de uygulanması talebini aylardır dile getiriyordu. Bu konuda hakkını savunabilmek adına anlaşmanın yürürlüğünün sona ereceği 17 Temmuz gününe kadar da sürenin uzatılacağına dair bir açıklama yapmadı. Nispeten ‘diğer maddeler uygulanmazsa anlaşmadan çekiliriz’ demesine rağmen yine Türkiye’nin bir omuz vermesiyle anlaşmanın devam edeceği düşünülüyordu.

Ukrayna tahılının en büyük alıcısı Çin. Çin, Ukrayna’da Belçika büyüklüğünde bir alanda tarım yapıyor. Buna rağmen anlaşmanın durumu hala muallakta iken ABD tarafından sert bir açıklama geldi. ‘Rusya anlaşmayı uzatmazsa sonuçlarına katlanır’ minvalinde ki bu söylem şaşırtıcı gelmişti. Anlaşmanın mimarı olan Türkiye ise bu konuda ne açıklama, ne telefon, ne resmi ziyaret hiçbir girişimde bulunmadı. Eylem bir yana bir söylem bile geliştirmedi. Hâlbuki Türkiye de Ukrayna tahılının ciddi bir kısmının alıcısı konumunda. Finali de Ukrayna kendi yaptı. Önce Kırım Platformunun 3. Toplantısı hazırlıkları kapsamında (ki okuyucularımız hatırlar bu konuda yazmıştık) uzmanlar grubunu 18 -19 Temmuz’da toplanacağını ardından da Ağustos ayında devlet başkanları düzeyinde Kiev’de 3. Kırım Platformu’nun icra edileceğini açıkladı. Sonra da Rusya’nın kararını açıklayacağı 17 Temmuz tarihinden bir gün önce Rusya’nın can damarı Kırım Köprüsünü vurdu. Geçen yıl ekim ayında da Kırım köprüsünü vurmuştu. Savaşın gidişatını doğrudan etkilemese bile psikolojik olarak Rusya’yı çok yıpratıyor.

Rus tarafı tüm bunlardan sonra tabi ki anlaşmadan çekildiğini açıkladı ama yine de ‘şartlar oluşursa hızlıca döneriz anlaşmaya’ gibi yumuşak ifadeler de vardı açıklamasında. Ukrayna tarafından bu açıklamaya cevap gecikmedi. Zelensky anında eski retorikle ‘gelişmemiş ülkelerin tahıl ihtiyacı Kremlin’in keyfiyetine bırakılacak kadar önemsiz değil’ gibi bir mesaj yayınladı. Hâlbuki anlaşmanın yürürlükte olduğu bir yıl boyunca Ukrayna limanlarından çıkan tahılın yüzde iki kadarı gelişmemiş ülkelere gitmişti. Ayrıca Rusya’nın anlaşmanın diğer kısmının uygulamasıyla ilgili taleplerine bu süreçte hiç değinilmedi bile.

Rusya’nın büyük çıkmazı…
Konu Türkiye olarak bizi buraya kadar anlaşmadaki arabulucu rolümüz ve alacağımız tahıl kadar ilgilendiriyordu ancak bundan sonraki süreç Türkiye’yi bizzat içine çekebilir. Nedenleri ile açıklayalım. Ukrayna limanlarından anlaşma olmaksızın tahıl sevk etmeye çalışırlarsa ne olur? Rusya’nın önünde iki seçenek olur; ya bu sevkiyata müdahale etmez ki bu durumda büyük bir güç kaybeder. Anlaşmaya ihtiyaç olmadığı tescillenmiş olur ve Karadeniz’in efendisi rolünü Türkiye’ye devreder. Ya da ticaret gemilerini vurabilir ki bu seçeneğin dezavantajı çok daha fazla. ABD’nin I. Cihan Harbine girmesine sebep olan olay tam da buydu. Ticaret gemileri Almanlar tarafından vurulunca savaşa dâhil olmuştu ve o gemiler de zaten vurulmak için çıkmıştı. Bu olay savaşın gidişatını da tersine çevirdi. Bununla birlikte tüm dünyaya yapılan algıya göre az gelişmiş ülkeleri açlığa mahkûm eden kişi olarak Putin iyice şeytanlaşır. Zaten Ukrayna’dan kaçırılan çocuklar sebebiyle Lahey’de hakkında çıkan yakalama kararı sebebiyle BRİCS toplantısına bile gidemedi. Üzerine bir de bu imajı eklemek istemez. Ticaret gemisine bir füze fırlattığını varsaysak bile sonrasında bu ticaret gemilerine refakat etme bahanesiyle NATO Türkiye ve bilumum ülke savaş gemileri Karadeniz’de cirit atabilir. Zaten bu kararı vermemek için 18 Temmuz’dan itibaren Odesa Limanını vurmaya başladı ancak bunun da devamlılığı yok. Limanı çalışamaz halde tutması için savaşın sıklet merkezini oraya kaydırması gerekir. Tüm bu senaryolara gerek kalmasın diye Rusya, Ukrayna limanlarına giden ticaret gemilerinin tamamını hedef ilan etti. Karşılığında da Ukrayna Rusya’nın işgal altıda tuttuğu Kırım limanları dâhil Rus limanlarına giden gemileri hedef ilan etti. Savaş şimdiden ticari alana kaydı. Mevcut durum itibarı ile Rusya açısından çıkmaz sokak.

Türkiye, Karadeniz’de tek söz sahibi olabilir…
Türkiye açısından durumu değerlendirdiğimizde Türkiye her senaryoda müdahildir. Karadeniz şimdiden ısındı. Karadeniz’deki bu gerginlik bize olumsuz yansır. Montrö sebebiyle Karadeniz’e kıyısı olmayan ülke savaş gemilerine boğazları sadece 21 günlüğüne kullanım izni veriyoruz ama dünyanın büyük kısmını ilgilendiren bu gıda problemi üzerimizde baskı oluşturur. Türk donanması eşlik etsin desek yine Rusya’yla karşı karşıya gelme riski var. Bu defa da NATO-Rusya savaşına sebep olur. III. Cihan Harbini başlatmış oluruz. Tüm bu seçenekler dışında bu tahılın yüzde 50’ye varan oranda alıcısı olan Çin, Rusya ile yapacağı ikili anlaşma ile sevk etmek istese bile problemin merkezinde boğazlar sebebiyle yine Türkiye kalır. Problem sadece Rusya’nın değil Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkelerin çıkmazına dönüştü. Bir süre gözümüz kulağımız orda olacak.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir