Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cumartesi, Nisan 27, 2024

Kurban ve İnsan

Kurban kanaatkârlık, fedakârlık ve teslimiyettir. Ölçüyü kaçırmadan, aşırıya kaçmadan, açgözlülük yapmadan. Yüce Rabbimiz ne istediyse ne kadar istediyse ve ne şekil istediyse, tam da öyle.

Yüce Allah, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in şahsında kurbana dair ölçüyü koymuş. Neyin kurban edilebileceğini ve neyin edilemeyeceğini belirlemiş. Meğer İsmail değil, koç kurban imiş. Hz. İbrahim ile Hz. İsmail’in kıssası bize bunu anlatırmış. İnsan kurban edilmez, kurban olarak görülmez, haksız yere öldürülemez, ölüme terk edilemez, terk edilmesine göz yumulamaz.

Son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) teşrifiyle gerçek manada kurbanın ne olduğu son kez bildirildi, uygulaması gösterildi ve nasıl olması gerektiği öğretildi. Gerisi bizim kanaatkârlığımıza, fedakârlığımıza ve teslimiyetimize kaldı.

Kurbana karşı çıkanlar göçmenlerin ölüme terk edilmesine, çocukların katledilmesine, zencilerin insanlık dışı muamele görmesine, hâsılı insanların kurban görülmesine, kurban seçilmesine, kurban edilmesine aynı tonda ses çıkarabiliyorlar mı?

Ölen bir köpek için yas tutanlar denizde boğulan, kurşunlara hedef olan, fıtratından koparılan çocuklar için de birazcık üzüntü duyabiliyorlar mı?

Her türlü imkâna ulaşmış olanlar, başkalarının haklı imkân arayışına en azından hoşgörüyle bakabiliyorlar mı?

Yıllarca Afrikalıyı sömürenler sömürdüklerinin sadece kırkta birini hak sahiplerine iade edebiliyorlar mı? Denizleri aşarak, dalgalarla boğuşarak, kurulan tuzaklardan kurtularak kapılarına dayanan o sömürdüklerinin çocuklarına bir hoş geldin diyebiliyorlar mı?

Daha yaşanabilir hayata ulaşmak için varını yoğunu verip Akdeniz’de Avrupa açıklarında boğularak ölen çocuklar, anneler ve babalar turistik macera uğruna binlerce dolar vererek Titanik önünde ölüme giden servet sahipleri kadar medyada haber değeri taşıyabiliyor mı, haber olabiliyorlar mı?

Ne oldu insanlığımıza? İnsafımız mı kurudu, kalbimiz mi öldü, vicdanımız mı söndü; gözümüz kör, kulağımız sağır mı oldu? Bir insanı haksız yere öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibi değil miydi? Önceliklerimiz mi kayboldu? İnsanlık öldü de, insan en geri plana mı düştü?

İşte kurban bunları hatırlatıyor. Öncelikleri bilmeyi, her şeye hakkını vermeyi, her değeri yerli yerine koymayı, hakkı teslim etmeyi; insana insan, hayvana hayvan, bitkiye bitki gibi muamelede bulunmayı; dengeli, adaletli ve insaflı yaşamayı; elinde olanla yetinmeyi, fazlasından fedakârlık etmeyi, bir gün huzuruna varacağımız Yüce Allah’a teslimiyeti…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir