Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Mart 19, 2024

Yezid’in Günahı Ne?

“Yezid’in saltanatını yıkacağız…” Aslında çok dile getirmeseler de, Alevi olduğu kadar Sunni ve solda olduğu kadar da sağda böyle bir temel slogan var. Ama aslında Yezid’in bir suçu yok.

Belki de asıl Suçlu Sebe Melikesi… Değil de, mesele oradan başlıyor.

Milattan bin yıl kadar önce Yemen ve Habeş’in Melikesi Belkıs, halkıyla beraber güneşe tapıyordu… Hazreti Süleyman’ın davetini duydu, ziyaret etti ve o zaman için hak olan Yahudiliği kabul etti… O tarihten sonra Sebe ülkesinin çocukları kendilerini Hazreti Süleyman soyundan ve kutsal kabul etti.

Sebe Melilkesi Belkıs’ın torunlarından Abdullah bin Sebe bir Yahudi idi… Diğer bütün dinler nesh olup İslam daveti gelince, halkının ileri gelenlerinden Abdullah bin Sebe de, Halife Osman döneminde bu davete katıldığını söyledi ama ruhu hep Yahudi kaldı…

Tamam da, Yezid ile Abdullah bin Sebe ne alaka, değil mi?

Daha Alicilik, Alevilik yoktu ama Abdullah bin Sebe, Şia mezhebinin üst aklının kurucusu olarak tarihe geçmişti.

Önceleri biraz akıl karıştırdı;

“İnsanların, Îsâ’nın döneceğine inandıkları halde Muhammed’in döneceğini kabul etmemeleri şaşılacak şeydir, dünyaya dönmeye Muhammed daha layıktır” diyerek Kurani daveti tam anlamamış bazılarını yanına topladı.

Hazreti Osman’a suikastı planladı… Başardı… Çevresindekilerin mescidde kılıç çekerek biat almaları sonucu Hazreti Ali için zorla biat topladı. Hazreti Ali, halife ilan edilince de adamlarıyla etrafını kuşattı. Hazreti Ayşe ile Hazreti Ali arasındaki Cemel Vakasında Haricileri organize etti… Her iki taraf birbirlerine saldırdılar… Artık her iki taraf da kan dökmüş ve yüzlerce yıl sürecek düşmanlık başlamıştı.

Arkasında Arapların en asil ve en kalabalık iki kabilesi Ümeyye ve Kelb kabilesi olan Muaviye de, Hazreti Osman’ın katilleri cezalandırılmadan Hazreti Ali’ye biat etmeyeceğini açıklamıştı. Halbuki Hazreti Ali’nin etrafında sahabeden çok az kimse kalmış ve  çevresi o katiller tarafından kuşatılmıştı. On binlerce sahabenin öldüğü Sıffin olayı da bu gerilimin sonucu yaşandı.

Harici Abdurrahman bin Mülcem, Hazreti Ali’yi şehid edince Abdullah İbni Sebe şöyle dedi:

“Hazreti Ali ölmemiştir. O kıyametten önce dönüp asasıyla Araplar’ı yola getirecek ve dünyayı adaletle dolduracaktır.”

Sonra Hazreti Hüseyin’i Kerbela’da yalnız bıraktılar… Sonra da Muaviye’nin haklılığını ve hilafetini kabul eden Hazreti Hasan’ı zehirlediler. Yezid’in aslında hiç bir şeyden haberi yoktu… Ne Alevileri bildi ne de Haricileri… Tarih de bin dört yüz yıldır, bu organize bir terör ve anarşi ortasında şaşırıp kalan bu şahısları tartıştı. 

İslam tarihinde hizipleşme veya particilik, kaba hatlarıyla kadim bir Yahudi imzasıyla başlamıştı.

Bu tarihten sonra Şia, Abdullah bin Sebe’nin açtığı yolda ilerledi. O kadar uç fikirlerle olmasa da, Hristiyan teslis inancını itikadına yerleştirdi. Yahudi din adamlarının günahsız, masum ve dine kural koyucu özelliğini de on iki imam itikadına aldı ve gerçekte İslam dışı ama görünürde İslam bir din olarak tarihin sayfalarına yazıldı.

Şia’nın kurduğu Fatımi devleti bile Ali, Hasan veya Hüseyin adını almadı… Yahudilik anadan devam ettiği için Fatımi adını tercih ettiler. Bu dönemde on binlerce yalan ve hadis uydurdular. Bu yalanlar Sunni itikada da bu dönemde yerleşti. Said Nursi’nin risalelerinde her on sayfada bir, bu itikadi söylemlerle Hazreti Ali ve Cebrail’den bahsedilir. Bugün solcu aleviler ve sağcı sunniler, bu şekilde böyle temeller üzerinde bir arada olabildiler.

Yoksa Yezid’in bugün ile hiç bir alakası yok… Hazreti Osman ve Hazreti Ali’yi aynı fitne şehid etti.

Fatımiler Kudüs’ü Haçlılar’a niye ve nasıl teslim ettiler sanıyorsunuz? Bugün soldan ve sağdan iki ayrı söylem… Kılıçdaroğlu “Suriye dost, bize kim saldıracak?” ve Fetoş da “Haçlılar bize saldırmaz” demiyor mu?

Batının gözünde, Anadolu’daki Selçuklu da, Osmanlı da ve hatta Cumhuriyet de, Müslüman Türk devletidir. Gerçekte de aynı devlettir ve sadece yönetenler değişmiştir.

Ermeni ve İran medyasında, Erdoğan Hükümeti sonrası kendi planlarını çok rahat uygulayacaklarını yazıyor. Bu manzarayı iyi okumak gerekiyor.

Bugün, Batı dünyası Haçlı emellerinden vaz geçmedi… İstanbul’u ve Ankara’yı teslim almayı hala düşünüyorlar. Haçlılar gelseler, savaşmadan Kudüs’ü kendilerine teslim eden zihniyeti iktidarda görmek istemezler mi? İşte muhalefetin yaptığı da tamamen budur.

Anlamak gerek, anlatmak gerek ama anlamak isteyene…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir