Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Mart 29, 2024

Ülkedeki Tarım ve Hayvancılığın ABD Tarafından Planlanma ve Bitirilme Anlaşması

12 Kasım 1956 Tarihli Zirai Maddeler Geliştirilmesi ve Yardımlaşma Hakkındaki Muaddel Amerikan Kanunun 1. Kısmı Gereğince Türkiye ile ABD arasında münakit Zirai Emtia Anlaşması..

Resmi Gazete No 10228

25 Ocak 1957 Tarihli ve 12 Kasım 1956 Tarihli Anlaşmaya Ek Anlaşma

Resmi Gazate No 10228

Çukurova Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı Devletine kafa tutup Mısırda kurduğu orduyla Bursa’ya kadar gelmesi, Bursa’da İngilizlerin arabuluculuğunda bir anlaşmaya varılıp Mısır Ordularının Çukurova topraklarına çekilmesi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın Çukurova Bölgesinin verilmesinden sonra Çukurova’da çiftçilik profesyonelce yapılmaya başlamış.

İbrahim Paşa ile birlikte Çukurova’ya yerleşen askerler çukurovada sulama ve ekim yapmaya, sazlıkları kurutmaya ve tarım arazisi açmaya başlar
Bu askerler yerliler Fellah diyorlar.
Halada o bölgede varlar.

Aslında Çukurovada çiftçiliği profesyonel anlamda başlatan Fellahlardır.

1955′ yılına gelindiğinde Çukurova şehirleri, Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay dünyanın en zengin şehirleri arasına girer.

Dünyanın her yerine tarım ürünleri satılmaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tüm illerinden akın akın bölgeye çalışmak için insan akmaktadır.

Türkiye”nin Nato üyeliği ve Kore Savaşına asker göndermesi ülke üzerindeki baskıyı kaldırmış ülke ekonomik olarak gerçekten şahlanmıştır.

Ama Kore Savaşı bitmiş, evli evine, köylü köyüne dönmüştür.

Hemen yurkadaki anlaşmaları dayarlar ülkenin önüne.
Hemen bir yardım paketi ve borç anlaşması tertip edilir.
Borç veren aynı tefeci gibi öyle şarlar koyuyor ki ortaya,
Paranın nasıl kullanılacağı, kiminle kullanılacağı ve çok ağır şartlar kabul ettiriyorlar.
ABD Türk Devletine dünya fiyat ortalamasının üzerinde Buğday verme anlaşması yapıyor.

Müslüman Türk Halkına islami kurallara göre kesilmemiş ölü hayvan eti ve Domuz Yağı anlaşması yapıyorlar.
Zeytin Yağı yerine Donmuş Domuz Yağı getiriliyor ülkeye.
Zeyrin Yağı ile ilgili sağlıksız olduğuyla ilgili her yerde propaganda yapılmaya şarkılar bestelenmeye başlıyor..

“Zeytinyağlı yiyemem aman
Basmada fistan giyemem aman”

Zeytin ağaçları kesilmeye odun yapılmaya başlanıyor .
Oysa ülkede ne Buğday sorunu, nede et sorunu var.
Hiç böyle bir durum yokken Gemilerle et ve Buğday geliyor limanlara.

Hatta Zeytinden sabun yapımı yasaklanıyor ve ABD’den gelen Domuz karışımı don yağı ile sabun yapımı mecburi hale getiriliyor.

Türk Zeytincileri açlığa ve yokluğa makum ediliyor.
Bir yandanda Soya yağları getiriliyor ülkeye..

Amerikan Çiftçisinin pazarının korunması için Çukurova Tarımının ve Ege Zeytinçiliğinin bitirilmesi gerekir ve hızla anlaşmalar devreye sokulur.

Amerikan tarım ürünleri Türkiye’ye girdirilirken gümrük vergisi, özel idare ve belediyelere ait vergiler, resim ve harçlar, sundurma ve antrepo ücretleri, rıhtım vergisi ve rıhtım ücretlerinden muaf tutulur.

Yerli üreticileri korumak için konulan bu vergiler Amerikan ürünlerine konulmaz.
Eğer bu vergiler Amerikan ürünlerine konulmuş olsaydı hem hükümet vergi alacak hemde fiyatlar artacağından Türk ürünleri ile rekabet edemeyeceklerdi.

Bu politikayı uygulayanlar serbest piyasayı hakim kılma diye propagandası yaptılar.
Yani gümrüklerden serbest geçiş, serbest piyasaymış.

Aslında bu ürünlerin dünya borsalsrında bir fiyatı vardır ama Türk üreticiler dünyaya aynı ürünleri tüm vergiler dahil satma zorundaydı.
Ve ABD ürünleri nasıl oluyorsa Türkiye elini kolunu sallaya sallaya giriyordu.
Ülkede çiftçilik çok büyük darbe yedi.
Çukurova bölgesine çalışmaya gelen Doğu ve Güneydolu insanlar Çukurovayı bırakıp İstanbul’a göç etmeye başladı.

Adana’da bir kaç aile hariç tüm varlıklarını kaybettiler.
Ellerindeki arazileri yok pahasına çıkarmaya pavyon hayatlarına son vermeye başladılar.

Sabancı ve Karamehmetler ailesi bu dönemi çok iyi değerlendiren ailelerdendi.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir