Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Mart 19, 2024

Hz. Âdem ve Hz. Havvâ: Sadece İki Cinsiyet

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذٖي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثٖيراً وَنِسَٓاءًۚ

(Nisa 4/1)

 “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve o nefisten de eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının.”

Açıklama

Kur’an-ı Kerîm’de Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’dan sıkça bahsedilmesinin hikmeti sadece onların ilk insanlar olduğunu bildirmek değil, insan cinsinin erkek ve kadın cinsiyetinden ibaret olduğunu açıklamaktır. Buradan mülhem kelam-fıkıh edebiyatında insan cins, kadın ve erkek onun türleri kabul edilmiştir. (bk. Cağfer Karadaş, Kelam Düşüncesinde Evren ve İnsan, s. 101-107)

Evrim düşüncesinin aksine Yüce Allah, Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’yı en baştan insan olarak yaratmış ve insan neslinin çoğalmasını ve devamını iki karşı cinsin birlikteliğine bağlamıştır. Hz. Peygamber’in “Allah Âdem’i onun kendi suretinde yaratmıştır” (Buharî, İsti’zân 1) hadîsi de bunu desteklemektedir. Buna göre insan bir başka varlıktan dönüşerek değil, daha baştan insan suretinde yaratılmıştır. Her ne kadar kişisel farklılıklar olsa bile ilk insanlar olan Hz. Adem ve Havva’nın sureti neyse sonraki insanların suretleri de odur. Ayrıca bu sözün “yüze vurulmasının yasaklanmasının” gerekçesi kılınması, yüzün insanı temsil etme özelliği dolayısıyladır. (bk. Ebü’l-Muîn Nesefî, Tabsıratü’l-edille, I, 175; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Avasım mine’l-kavâsım, s. 203)

Bir başka hadîste “Cennete girecek olanlar Âdem’in yaratıldığı surette gireceklerdir” (Buharî, Enbiyâ 1) buyrulması insanın doğallığının korunmasına işarettir. Demek ki inkâr, isyan ve günah insan doğasına aykırıdır ve fıtratı bozan işlerdir. Bu yanlışlardan kurtuluş ancak Hz. Âdem ve Hz. Havvâ’nın yaşadığı pişmanlık ve tövbe tecrübesiyle mümkündür. Dünya hayatı süresinde küfürden, günahtan ve hatadan dönüş her zaman mümkün ve makbuldür.  Çünkü Yüce Allah insana umut, rahmet ve bağışlama kapasını hep açık tutacağını bildirmiştir (Zumer 39/53).

Ayette “Hz. Âdem’in eşinin aynı nefisten yaratılmasını” bazı âlimler Hz. Âdem’le Hz. Havvâ’nın “aynı cinsten ve aynı cevherden yaratılmış olması” şeklinde anlamışlardır (bk. Matürîdî, Te’vilât, III, 103; Razî, et-Tefsîrü’l-Kebîr, IX, 161). Demek ki Hz. Âdem ve Hz. Havvâ insan cinsinin zıt cinsiyetleri olarak yaratılmışlardır. Buradaki ifadeyi “aynı özden yaratma” şeklinde anlamak da mümkündür. Hadislerde geçen Hz. Havvâ’nın “eğe kemiğinden yaratıldığı” şeklindeki ifade kadının ince ruhluluğuna ve duygusal kırılganlığına yönelik benzetme olarak düşünülebilir. Zira bir başka hadîste “Kadınlar eğe kemiği gibidir, kendinize göre düzeltmeye kalkışırsanız kırarsınız” (Buharî, Nikâh 80) buyurulmaktadır. Zaten kadınla erkek arasındaki en temel farklılık biyolojik ve psikolojik bakımdandır. Bu iki temel farkı ortadan kaldırmak imkânsızdır, görmezden gelmek veya inkâr etmek de gözünü yumup güneş yok demek gibidir. Çünkü bu farklılıklar, kadın ve erkeğin doğal yapıları ve halleridir. Demek ki kadın ve erkek iki farklı/zıt cinsiyet olarak aynı özden yaratılmışlardır. Ayetin devamında insanın üremesinin ve çoğalmasının bu ikisi vesilesiyle gerçekleştiğinin belirtilmiş olması da bu doğal yapıya işarettir.

Sonuç olarak insan cinsinin devamı, iki cinsiyetin varlığına ve birlikteliğine bağlıdır. Cinsiyetsizlik veya üçüncü bir cinsiyet iddiası hem temelsiz hem de insan doğasına aykırıdır. Çünkü doğal insan üremesi, mucizevî olan Hz. Âdem, Hz. Havvâ ve Hz. Îsâ’nın yaratılışları hariçte tutulursa, karşı cinsiyetlerin birlikteliğiyle mümkündür. Bu birlikteliğin meşru zemini ise doğal ve hukukî aile yapısıdır. İnsanlık tarihindeki ilk aile de Hz. Âdem ve Hz. Havvâ tarafından kurulmuştur. Bu gerçeğin aksini savunmak ve gerçekleştirmeye kalkışmak hem aile kurumunu tahrip etmek hem de insanlığın geleceğine dinamit koymak anlamına gelir.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir