Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Sapık Gülşen

Dünyanın her yerine ifsat karakolları kurmuş bir zihniyetin mensubu olarak senden bundan başkası beklenemezdi zaten Gülşen. ‘’ Onlar öyleleridir ki onlara fesat çıkarmayın dendiğinde biz ıslah edicileriz derler.‘’ En acısı da bu ya. Hasta ama farkında bile değil. Ya da sapık ama karşısında gördüğü, düşman bellediği kim varsa kime işaret edilmişse ona yafta yaparak sürdürüyor hayatını. Önce çağlar üstü ya da çağlar ötesinden kalma / gelme LGBT-İ yi reklam yaptı. Anlaşılan kendisini fonlayan şey kemikleyenler yeterli bulmamış olacak ki nereye ve hangi kelimelerle saldıracağının suflesi de verilmiş.

Ha yok eğer ben sufle, fon ya da kemik almıyorum diyorsa o daha fena. Bu sapkınca ve saldırganca tutumları tedavilik olduğunu gösterebilir. Neyse biz işimize bakalım. Şimdi sapık kelimesi nedir ona bakalım önce. Ama onunla beraber sapık olmayanın kimliği ya da ne olduğu da belirtilmelidir. Sapık yani sapmış olan. Tıpkı yanık yani yanmış olan gibi. O zaman sapmayan yani normal nedir? Norm kelimesi yabancı uyruklu olsa da artık bizim için öğrenilmiş ve herkesçe bilinir bir kelimedir. Norm / normal. Norm; uygun olan, doğru olan ya da esas olan anlamındadır. Yani yanlış ya da sapılmış olan değil.    

Birkaç norm / normal örneği verelim. Mesela hırsızlık normal değildir. Yasal değildir. Bir şey helal iken çalınırsa haram olur normaldir. Ama bunun normali çalmamaktır. Kelim oyunu değil bu. Dikkat buyurun lütfen. Mesela bir erkek morm/al olarak erkektir, ben erkek değilim diye kendisini paralasa da normali budur iddiası sapıklıktır. Kadın için de aynısı geçerlidir. Bir şehirde yakalanan hırsız neden hırsızlık yaptığını soran TV muhabirine aynen şunu söylüyordu. Herkes gündüz işe gidiyor. Ben gece. Diğerlerine de neden işe gidiyorsun diye soruyor musun? Ona göre gece mesaisi olan hırsızlık normaldi. Ama cezaevine gitti.

Şimdi gelelim Gülşen’in sapkınlığına. Bugün bir vesileyle öğrendiğim bir fıkrayla devam edeceğim.

Cezayirli Arap bir ailenin çocuğu olan 7 yaşındaki  Mahmud, okul çağı gelince Paris’te okula başlamış.. Okulun ilk günü Fransız hoca tek tek çocukların isimlerini soruyormuş… Sıra Mahmud ’a gelip de, çocuk;

“Benim adım Mahmud”  deyince, hocası;

“Hayır, senin adın bundan sonra Jean Fransuva” demiş…

Okul sonrası eve dönen Mahmud ’a annesi; “Mahmud hoş geldin… nasıldı okulun ilk günü” diye sormuş…

Mahmud, “Benim adım Mahmud değil. Jean Fransuva… Mahmud deme bana” deyince, annesi Mahmud ’u terlikle bir güzel evire çevire dövmüş… Akşam baba eve gelmiş…, o da “Nasıldı okulun ilk günü Mahmud” diye sormuş.. Mahmud babasına da aynı tepkiyi vermiş…

 “Benim adım Mahmud değil… Jean Fransuva” demiş… Tabi bu cevap üzerine baba da Mahmud ‘u iyice okşamış… Ertesi gün Fransız öğretmen Mahmud ’a “Günaydın, nasılsın Jean Fransuva” diye sormuş…

Mahmud;

“Hocam hiç sormayın.. Akşam iki Arap’ın saldırısına uğradım” diye cevap vermiş….

İşte bu Gülşenler, Ayşenler, Ahmetler, Kemaller hepsi bizim Mahmutlarımızdır. Yani Jean Fransuvalarımızdır. Onlara karşı yapabileceğimiz fazla bir şey olmadığı için çok ama çok üzgünüz. Onlar beyinleri silah zoruyla değil eğitim yoluyla iğdiş edilmiş evlatlarımızdır. Acımak ve üzülmek ise bir işe yaramamaktadır. Peki, ne yapmalı?

Kendi ahlaksızlıklarını normal gören böyleleri için elbette hukuki ve sosyopolitik mücadele devam edecektir. Çünkü koskoca bir camiayı aşağılamıştır ve gereken karşılığı görmelidir hukuk çerçevesinde. Ancak bazı sorular sormadan da durmamalıyız.

Edebinden tüm vücudunu örten mi yoksa anadan üryan sahne alan mı sapıktır?

Eşinden başkasının vakıf olamadığı bedeni detayları koruyan mı yoksa gazetelerde boy boy frikik adı altında paylaşılan mıdır sapık?

Nikâhlı eşinden başkası ile özel (?) vakit geçirmeyen mi yoksa her gece kiminle olduğu belli olmayan mıdır sapık olan?

Evlenmesi insani ve hukuki olarak sakıncalı olandan uzak duran mı yoksa kendi yeğeniyle aşk yaşayan mıdır sapık olan?

Tüm çalışma ortamlarında hanım arkadaşlarına saygıda kusur etmeyeneler mi yoksa kendilerine ait her bir işletme, kurum ya da kuruluşlarında her bir yetkilisi ayrı taciz, tecavüz ve mobbing skandalı çıkaranlar mı sapıktır. Bu soruların ne sonu gelir ne de durum değişir. Biz kimin ne olduğunu da kendimizin ne olduğunun da iyi farkındayız. Ya siz? Bu açıklamalar için dışa vurumu olmasın sakın? Lut kavminin Peygamberi ve müminleri suçladığı gibi bizi temiz olmakla da mı suçlayacaksınız? Çünkü biliyorsunuz. Sizin hayal edemeyeceğiniz, o küçücük beyinlerinizle anlayamayacağınız kadar temiz bir topluluktur İmam Hatipler.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir