Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Öbür Dünya Derdi

Halil Konakçı hocayı “sokaklardaki müstehcenlik” vaazı sebebiyle eleştirme paranoyası, 1988’de başlayıp 22 yıl süren başörtüsünü öcü gibi görme hastalığının gecikmiş varyasyonundan başka bir şey değil. Eski dönemdeki paranoyanın analizini en iyi yapan yazılardan birinin, aslında dini duyarlılığı pek bulunmayan bir bayan tarafından yazılmış olması ise hayrete şayan bir durum:

” ..Başını örtmeyen kadınlar, ısrarla Kuran’ın baş örtme zorunluluğu getirmediğini savunuyor; Kuran’ı böyle yorumlamayanlara kızıyor, başörtülülerle sıkı bir ‘dindarlık’ yarışına giriyorlar. Bana kalırsa onların bu uzlaşmaz tutumlarının altında sadece Cumhuriyet için duydukları endişe değil, kendi ‘öbür dünyaları’ için duydukları endişe de yatıyor!
Bu argümanı Nejla Arat bir TV programında ..’Ayrımcılık yapıyorlar. Biz Müslümanız, siz değilsiniz, demiş oluyorlar…’ demişti. ‘Ayrımcılık yapıyorlar’ diye ifade edilmeye çalışılan duygu aslında şu:

Özellikle bizim gibi yüzde 99’u Müslüman olan ama sadece yarısı başını kapatan bir ülkede, Müslüman olduğunu söyleyen ama başını örtmeyenler, örtenleri gördükçe vicdani rahatsızlık duyuyor galiba. Herkes birden örtmese, herkes Kuran’dan ..tesettürün şart olmadığı sonucunu çıkarsa ve hep birlikte uygulasa, vicdanen rahat edecekler… Ama o örtenler var ya örtenler, ..onların içindeki rahatsızlığı depreştiriyor… ‘Defolu Müslüman’ oldukları duygusunu yaratıyor belki.

..Aslında başlarını örtmek istemiyorlar. Ama bunun İslam’a uygun olduğu konusunda ‘konsensüs sağlanmasını’ ve hep birlikte uygulanmasını istiyorlar. Bunun aksini hatırlatan biriyle karşılaştıklarında da huzursuz oluyor, onları affetmiyorlar.

Peki, aynı öfkeyi neden öteden beri başını geleneksel biçimde başörtüsüyle örtenlere karşı duymuyorlardı ..derseniz; çünkü o kesimin başını örtmesini ‘İslamiyet’in yanlış yorumuyla” açıklamak daha kolaydı… ‘Onlar İslam’ı kaynaklarından inceleyemiyor, dolayısıyla öyle zannediyorlar’ diye savunabilirlerdi kendi yaşam tarzlarını.

Ama türbanlılar için aynı şeyleri söylemesi kolay değil. Üniversite bitirmiş, doktor, avukat, sosyolog olmuş, siyasete girmiş bir kadının tesettüre girmekteki ısrarını aynı gerekçelerle açıklaması zorlaşıyor ve bu zorlaşma, başı açık ama Müslüman kadını hırçınlaştırıyor…/ Gülay Göktürk-25.01.2004, Tercüman gazetesi”

Eğer Halil hocanın güncel sözlerini eleştirirken “Canım, biz de Müslüman değil miyiz yani!” diyen birini görürseniz, ona bu yazıyı gönül rahatlığıyla okutabilirsiniz.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir