Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Mart 19, 2024

Dine En Çok Zararı Kim Veriyor?

Dine açıktan küfreden din düşmanları ve ateistler mi yoksa [Kur’ana aykırı hitapları ile] kürsülerde Allah’a ve Resulüne iftira atan, dini tahrif eden, üslupları ile dinden soğutan [dini temsil makamındaki] hocalar mı?

İnsanları dinden en çok alıkoyan kimdir?

İşte Kur’anın cevabı;

‘’Ey iman edenler, gerçek şu ki, ahbar ve ruhbanın (hoca/vaiz ve din adamlarının] çoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve [onları] Allah’ın yolundan alıkoyarlar… ‘’[Tevbe 9/34]

“Bu ayetteki ahbar ve ruhban Yahudi ve Hristiyan din adamlarıdır, bizim hocalarımız ve vaizlerimiz değil’’ diyenlere, ayetin başındaki ‘’Ey iman edenler’’ hitabını hatırlatalım, ayet müminlere hitap ediyor, yani ayetin muhatabı biziz, biz. Bizim (müminlerin) rahip ve papazlarla işi mi var ki ayet bizi onlara karşı uyarmış olsun? Hiç mi düşünmeyeceğiz? Ahbar ve ruhban [papaz, rahip, hoca, vaiz vs] tüm din adamlarını kapsar [Bkz.F.Razi tefsiri, 9/34].

Diyanetin acilen şu sorgulamayı yapması lazım;

Cami kürsülerinde anlatılan din[i bilgiler] insanları dinden uzaklaştırıyor mu yoksa dine ısındırıyor mu?

Bu vaazlar insanlara yeni bir şey öğretiyor mu?

Bu vaazlar insanların günlük pratiklerine olumlu bir şey katıyor mu?

Hem cami cemaati hem dışarıdaki kitleler [özellikle gençler] bu din dilinden memnunlar mı? Bu dil onlara cazip mi geliyor yoksa kerih mi?

Kolaylaştırıyor musunuz yoksa zorlaştırıyor musunuz?

Allah’ın dini sizin tekelinizde mi? Bu dinin bir Kitabı yok mu ki siz bu Kitabı değil de kendi meşrebinizin kitaplarını anlatıyorsunuz?

Ve böylece Allah’ı/Resulünü/dini anlatacağım dediğiniz [bu iddia ile işgal ettiğiniz] cami kürsülerinde Allaha ve Resulüne iftiralar atıyorsunuz!

Bu dil ile [Kur’ana ve fıtrata aykırı bilgiler vererek] dini sevdirmiş mi oluyorsunuz yoksa -tam da Tevbe 34’te buyrulduğu gibi- insanları dinden uzaklaştırıyor musunuz? 

Benim kanaatim bu din dili ile maalesef insanları dinden uzaklaştırıyorsunuz, özellikle de gençleri. Din içindeki kitlelere de hemen hemen bir şey öğretmiyor, günlük pratiklerine somut bir fayda sağlayamıyorsunuz.

Her hafta on binlerce camide/kürsüde hitap ediliyor, hem de yıllarca, bu on toplamda milyarlarca kez insanların bu hitaplara muhatap olması anlamına geliyor.

Bu muazzam bir imkân demek, muazzam bir ders/öğreti imkânı ama sonuç ne? Sıfır.

İşte şu anda bırakın faydayı [bir şey öğretmeyi, dine ısındırmayı, dine kazandırmayı], dinden soğutmayı, dinden uzaklaşmayı yani zararı konuşuyoruz.

Bu ne korkunç bir israftır böyle, bu ne korkunç bir enerji kaybı, üzülmemek elde değil.

Teşbihte hata olmasın da hani her Cuma günü yardım toplayan hocaya cemaatten biri ‘’ya hocam zarar ediyorsak kapatalım bu camiyi’’ demiş ya, tabii ki camileri değil ama ‘’zarar ediyorsak!’’ bu kürsüleri kapatalım, insanları dinden soğutan bu vaizlere.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir