Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Çarşamba, Nisan 24, 2024

Niçin Visa ve Kredi Kartı Kullanmıyorum!

İsraf kavramının harcama konusunda kullanılması her ne kadar meşhur olsa da insanın, yapmış olduğu her işte meşru sınırı aşmasıdır.[1] Verme konusunda eli tamamen açmak ve Allah’a isyan olan yerlere sarfta bulunmak gibi harcamayla ilgili anlamlarının yanında; ekinler ve hayvanlarla alakalı hususlarda Allah’a ortak koşmak[2] şeklinde iktisadi şirk içerikli manası da vardır. İsrafı meşru sınırları aşmak bağlamında düşünürsek, israfın itikadi, ameli, ahlaki boyutları ardır. Bütün bu alanlarda orta yolu belirleyen İslâm’dır.

İktisadi şirkin tipik örneğini, malları konusunda liberalist/istedikleri gibi davranmayı -israf dâhil- doğal hakları olarak kabul eden Hz. Şuayb’ın (a.) kavminde şu ayette belirtildiği üzere görmekteyiz:

“قَالُواْ يَا شُعَيْبُ أَصَلاَتُكَ تَأْمُرُكَ أَن نَّتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا أَوْ أَن نَّفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاء إِنَّكَ لَأَنتَ الْحَلِيمُ الرَّشِيدُ”

“Dediler ki: ‘Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekten yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın.”[3] Hz. Şuayb’ın (a.) kavmi insanların mallarını kendi mallarıymış gibi düşünüyorlar ve bu mallar konusunda tasarruf hakkı iddia ediyorlerdı. Güçlerinin yetebildiği tecavüzü yapmak istiyorlar ve haramdan, bozgunculuktan kaçınma tekliflerini serbestliklerine engel sayıyorlardı: “Mallarımızla dilediklerimizi yapmaktan vazgeçmemizi namazın mı emrediyor, sofu sen ne akıllısın be!” gibi sözlerle mugalata yapıyorlardı. Allah’a karşı gurur ve kibirle namazı küçümseme, ticari hürriyet adı altında hilekârlık, tecavüz, terbiyesizlik yapıyorlardı.

Dünden bugüne beğenilmeyen bir hareket tarzı olan israf; davranışlarda,[4] hukukta[5] ve dinde olur.[6] Allah (c.c.) israfçıları kesinlikle sevmediğini bizlere haber vermiştir:

“يَا بَنِي آدَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمْ عِندَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ”

“Ey Âdemoğulları, her mescide (namaz için gidişiniz de) süs(lü, güzel, temiz ve helal kazançla elde edilmiş giysiler)inizi alın; yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.”[7] Bu ayet, insanları ibadete başlayacakları zaman tam olarak örtülü olmaya teşvik etmektedir. Bu maksat için, sadece İslâm’ın mahrem yerler ve bunlara ilaveten toplumdan gizlenmesini istediği kısımların kapanması yeterli değildir. Dolayısıyla kişi, imkânları nispetinde her iki gayeye de uyacak şekilde ve temizce giyinmelidir. Ayet, cahiliye kültüründeki hem çıplak ibadet etme şeklini yasaklıyor[8] hem de temiz giyinmeyi emrediyor. Yine ayette, kendilerine yemeyi içmeyi yasaklayıp Allah’ı memnun edeceğiz zannıyla temiz ve helâl olanları kendilerine haram kılmak gibi ahmakça davrananların kötü tutumları sergileniyor.[9] Anlaşılan o ki Allah’ın sevmediği israf, hem iktisadi davranışları hem de yukarıda görüldüğü üzere çok yönlü davranış biçimlerini kapsamaktadır.

İsraf dinimize göre haramdır. Şeriatın onamadığı yerlere harcamalar yapmak israftır. Dinin onayladığı yerlere servet bağışlamak bile israftan sayılmaz fakat meşru olmayan bir kuruşluk harcama bile israf sayılır. Yaşadığımız dünyanın belirleyici dünya görüşü olan kapitalizm, israf üzerine bina edilmiştir. Böyle bir sistemde kişi tükettiği kadar değerlidir. Tüketmeyen insanın değeri yoktur. Bu insanlık dışı anlayışa göre özürlüler topluma yüktür. Bu açıdan kapitalizme göre en değersiz varlıklar sistemin çarklarını döndürmeyen yoksullardır. Üretmeyi teşvik edip fakirlerle paylaşmayı ibadet kabul eden; tüketim konusunda Müslümanlara garip veya yolcu gibi yaşamayı tavsiye eden İslâm, getirdiği kriterlerle kapitalizmin de en büyük düşmanıdır. Şöyle de denilebilir; kapitalizm, insanlığa sunduğu insan modeli ve tüketim ilişkilerindeki sadelikten dolayı en büyük düşman olarak İslâm’ı seçmiştir. Bu durumu iyi kavrayan Müslümanların, kapitalizmin kalbi sayılan ve pahalılığın ve israfın kaynağı olan faiz kurumlarına karşı daha ilkeli bir tavır sergilemeleri elzemdir. Örneğin; kredi kartlarını imha etmek gibi. Kredi kartı kullanmamak da bir tür imha sayılabilir. Zaten bir kimsenin antikapitalist olduğunun ölçütlerinden biri de kredi kartı kullanıp kullanmadığıdır. Cüzdanının içerisini banka kartlarıyla dolduran bir Müslüman(!) asla dinini yaşama konusunda ciddi değildir. Bizim kanaatimize göre, önemsiz gibi gözüken bu uygulama kapitalizmi çökertebilir. Var mısınız?

[1] el-İsfahani, a.g.e, 407.

[2] Âlûsî, a.g.e, IV, 282.

[3] Hud 11/87.

[4] Bak: Mü’min 40/28.

[5] Bak: İsra 17/33.

[6] Bak: Zümer 39/53.

[7] A’raf 7/31.

[8] İbni Kesir, a.g.e, II, 201.

[9] Mevdûdî, Tefhim, II, 27.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir