Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 23, 2024

Mahmut Efendi (Hz) Kimdir?

Bu soruya cevap vermek için, her şeyden önce Mahmut Efendi’nin kim ol-ma-dığına cevap vermemiz gerekir…!

Allah dostu ve tasavvuf ehli insanlar, kibirlenmek olarak gördüklerinden, hiç bir şekilde kendilerini tanımlamazlar. Bu nedenle herkes içinde yetiştiği toplum, aldığı eğitim ve edindiği bakış açısına göre bir “Mahmut Efendi” tanımı yapar…Bu tariflerin çoğu da kişiye özel olduklarından, Mahmut Efendi’nin kim olduğunu değil de, kim olmadığını anlatırlar.

İmkan dahilinde olsa da cenazeye katılanlara tek tek sorsak; acaba kaç değişik Mahmut Efendi tanımı elde ederiz? Emin olun, cenazeye katılan sayısı kadar Mahmut Efendi’nin tarifi ortaya çıkar.

Bu nedenle şimdiye kadar duyduğumuz tüm Mahmut Efendi tanımları, benim bu yazımda yapmaya çalıştığım gibi kişilerin anladıkları kadarıyla onun hakkında yaptıkları yorumlardan ibarettir. Çoğu da ifrat ve tefrit çerçevesinde hatalıdır.

Efendi’nin en önemli vasfı, devleti ele geçirilmesi gereken bir mekanizma olarak görmemesidir, Bu nedenle filanca kişiyi vekil, filancayı da bakan yap, bir arsamız var onu biraz büyütelim iki kat olan imarı beş kat yapalım ” talebi de olmamıştır. Bu amaçlara hizmet edecek kurulu bir düzeni de yoktur . Bu büyük fark, elde edilmesi çok zor ve büyük bir fazilettir…

Mahmut Efendi’nin en sevdiğim yönü, dünyayı ve nimetlerini reddetmesidir. Dünya merkezli asla hesap yapmamasıdır. Allah ve Resulü dışında bir ölç de kabul etmemesidir.Dünya beklentisi olmayan birinin siyasetçi ile fotoğraf çektirmesinin özel bir anlamı bir var mı ki? Asla!

Mahmut Efendi de, kanuni ilahiye uygun şekilde herkes gibi doğdu, büyüdü ve öldü…Ama herkes gibi dünya merkezli yaşamadı…Büyüklüğü ve üstünlüğü de buradan gelmektedir.

Ayna gibiydi…Yüzüne bakan,kendini görüyordu…Aslında herkes baktığı gibi görüyordu…

Konuşurken mikrofon kullanmamasını teknolojiye mesafeli durmak olarak yorumlayanlar oldu. Oysa , başkalarına ait olsa da son model araçlarla gezen biri teknolojiye karşı olamazdı. Başka bir hikmeti olmalıydı. Allah-ü âlem, sesini duyacak kadar nitelikli kişinin kendisini dinlemesini istiyordu. Samimiyeti azaltacak sayıca çok olmak ve güçlü görünmek derdi de asla yoktu. Çünkü yönetmek ve idareye yön vermek istemezdi.

Siyaseti Allah rızası için yaptığını söyleyen merhum Erbakan hocamız ile sıkı dostluğu da vardı. Siyaseti, ehlinin yapması gerektiğini düşünür ve asla ona müdahale edecek söz söylemezdi.

En zor zamanlarda bile rüzgara karşı koşan ve akıntıya karşı zıt yönde yüzen manevi lider artık aramızda yok…

Ümmetin başı sağ olsun!

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir