Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 18, 2024

Müslümansan, İspat Et!

Din, yani dünya ve ahiret hayatının önemli değil öncelikli kavramıdır. Dinin olmadığı bir toplum yoktur. İlahi ya da beşeri; hak ya da batıl mutlaka dini olmayan bir insan ya da toplum dünyaya gelmemiştir kıyamete kadar da gelmeyecektir. Sen hangi dindensin…

Şimdilik bu bir soru ise ya da bir ironi ise bilemiyorum… Elhamdülillah Müslümanım… Ben birçok din adım bilsem de duysam da benim için tek din vardır… Âdem’den (as)  Muhammed’e (sav) kadar Rabbimin dini tektir… İslam…

Dinler tek olsa da “Şeriat” tek değildir. Artık Muhammed’den (sav) sonra tüm rasul ve nebilerin şeraitleri de batıldır. Elhamdülillah Muhammed’in (sav) şeriatını seviyor ve bu şeriat üzere günlük bireysel ve toplumsal hayatımı yaşamak istiyor ve yine bu şeriat üzere son nefesimi vermek istiyorum…

Pekâlâ, tüm bunların hukuki bir kıymeti harbiyesi var mıdır? Neden bu soruyu sordum? Yeryüzünde en temel hak inanç hakkıdır. Laik de olsanız din ve inanç hakkına saygı duyacak hatta duymakla kalmayacak din ve inanca dil uzatmayacaksınız.

Oysa laikliği kim nasıl anlattıysa bilinmez ülkemde ki laik olduğunu söyleyenler inanan kimselere ve dinin mukaddesatına bazen solo bazen de koro şeklinde dillerini uzatıyorlar. Neden hiç düşündünüz mü?

Bunun bana göre tek cevabı var… Dinin sahibi yok; dinin sahipleneni yok… Türkiye toplumsal gerçeğinin inkâr edilmeyecek bir sosyal gerçekliği politikacısından, bürokratına kadar resmi bir dil kullanarak dine sahiplenen çıkmamıştır. Bunu ifade ederken bir elin parmak sayısını geçemeyecek istisnaların hakkını çiğnediğimi düşünmeyin lakin bunu sosyal bir gerçeklik olarak değil sembolik bir gerçeklik olarak kabul etmeliyiz.

1940-1950’li yılları kast etmiyorum…

Bunu söylerken akademik çalışmalara araştırma konusu olan 1940-1950’li yılları kast etmiyorum…2002 yılından başlayıp günümüze kadar devam eden sosyal gerçekliği kast ediyorum.

İfade özgürlüğünün önünde birkaç engelden biri inançtır ve inancın kod ve motifleridir. Özgür ifadenizi kullanabilirsiniz lakin bir dinin sahih ve sabit kaynakları ile kayıtlı hakikatlerine karşı ifade özgürlüğünüz uluslararası ve ulusal hukukun yaptırımları ile korunma altındadır.

Birileri çıktı kişisel veya grup halinde inancın ifadesi, yaşanması ve yayılması hakkınıza tecavüz etti. Bu durumda makul ve makbul olanı hakkınızı hukuki yollardan aramaktır.

Hukuki olarak hak arayabilmeniz için durumunuzu ve yaşadıklarınızı hukukun kabul ettiği yollardan en az biri ile ibraz ve ispat etmek zorunluluğunuz vardır.

Şöyle ki imam nikâhı ile nikâhlı bir kişinin mahkemeye başvurup ben miras hakkımı talep ediyorum deme hakkı olmadığı gibi inancınızı resmi olarak ibraz ve ispat edemezseniz inancınız ile ilgili karşılaştığınız sorunlarla hakkınızı arayamazsınız.

Nikâhınızı resmileştirmezseniz biri sizi şikâyet etse devlet resmi nikâh kıymadığınız ya da küçük yaşta evlendiğiniz için cezalandırır… Pekâlâ, neden aynı hassasiyeti kişilerin inançları için gösterilmez… Bunun cevabı tek cümle ile verilecek kadar kolay bir cevap değildir.

İslam ve Müslüman

Özellikle Avrupa Birliğine Uyum çalışmalarından biri de insanların inançlarının ibraz edilip kayıt altına alınmasına engel olmaktı. Bu düzenlemeden önce devlet sizi ulusal ve uluslararası hukukta “Müslüman” “İslam” olarak tanıyor ve kabul ediyordu.

Bugün ise vatandaşların kimlik bilgilerinin kaydı ile sorumlu İç İşleri Bakanlığına bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün hiçbir kaydında vatandaşların inançları kayıt altına alınmamıştır. Bu uluslararası hukuka göre suçtur. Vatandaşların inancını ifade ve ibraz hakkı ellerinden alınmıştır.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir