Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Mart 29, 2024

Milletimiz Nankör mü?

İstanbul ve Ankara seçim sonuçlarına bakarak, “Ak Parti’nin ülkemizde yıllarca yaptığı çok sayıda  hizmetin karşılığı bu mu olmalıydı?” sorusu çok haklı bir sorudur. Fakat,  bu soruyu duygularımıza yenik düşerek cevaplamak yerine, sağduyulu biçimde  akıl ve siyasetin ışığında cevaplamak zorunluluğumuz vardır.

Bir cerrah, kendi eşi veya çocuğunda tespit ettiği amansız bir hastalık karşısında duygularına yenik düşerek onu görmezden gelmesi mümkün müdür? Neşteri atıp hastalığı gördüğünde kimseye söylemeden “kapatalım gitsin” demesiyle hastalık iyileşir mi? Böyle doktor olur mu!

Yıllarca ilgilenip tecrübe kazanan ve işi bilenler için siyaset de öyledir…Duygusal yaklaşımla çözüm üretilmez. Siyasette soru, çok acımasızca sorulur ve hiçbir etki altında kalmadan aklın ve biliminin gerekleri doğrultusunda  cevap ve çözüm aranır…Bunu becerebilenler de var olmaya devam ederler…

Milletimizin siyasi olaylara  yaklaşımı ve davranış biçimi hiçbir şekilde nankörlük başlığı altında okunamaz, okunmamalıdır. Sorunları görmezden gelmek, hastalıkta olduğu gibi bizleri şifa bulmaya iyileşmeye götürmez. Hastalık, en acımasız tarafıyla tanımlanmalıdır ki tedavi yapılabilsin! Bizim de acizane yapmaya çalıştığımız budur!

Geçmiş hükümetler görevlerini gerektiği biçimde yerine getirmedikleri için, hizmet üretmede onlara göre daha başarılı olan Ak Parti’ye milletimiz yirmi yıldır oy vererek teşekkür etmektedir. Ak Parti’nin de buna mukabil teşekküre cevabı,  geçmişte yaptığı hizmetleri hergün sayıp dökmesi  yerine geleceğe ilişkin daha fazla hizmet  üretmesi ve bunu yaparken de kasıtlı kasıtsız hatalardan kaçınmasıdır.

Halk, seçimde oy vererek geçmişe teşekkür etmiş olur ve hesap kapanır. Bu noktada milletimizden istenense bundan daha fazlasıdır. Yönetirken, geçmişte yapılan veya gelecekte mutemel yapılacak kasıtlı veya kasıtsız  hataları, yanlışları ve  eksikleri görmemesi ve ruhsata dönüştürmesidir. İşte bu olmaz!

Siz hiç, babalık görevini yerine getirmeyen haylaz birine bakarak, sorumluluğunu bilen, ailesi ve çocuklarına karşı görevlerini eksiksiz yerine getiren muhterem bir babaya  teşekkür edildiğini gördünüz mü? Ya da buna mukabil bu babanın ailesine veya çocuklarına karşı hata yapma ruhsatı istediğine şahit oldunuz mu? Bu sebeple,  görevini yerine getiren  bir hükümete teşekkür etmek bir zorunluluk da değildir. Sadece  incelik ve nezakettir…Üstelik milletimiz oy vererek teşekkürün en iyisini yapmışken!

Bir de, karşılaştığımız siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunları sosyal medyada yazmayalım, konuşmayalım yaklaşımı var. Bu durumda toplumsal sorunları sadece Ak Parti’nin iç meselesi gibi görmek de vahim yanlıştır. Bir köyün camisini kasıtlı veya kasıtsız şekilde yakan veya yıkan köy muhtarı için, sorunu kendi evinde veya oy verenleriyle konuşsun denilebilir mi? Yanan veya yıkılan cami, oy veren vermeyen köylülerin tamamının değil midir?

Ak Parti’nin bize sağladığı özgür düşünce imkanıyla birbirimizi anlamak için konuşalım…Hem de özgürce!

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir