Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Sesli Düşünüyorum; Nazarbayev Öldü…

Kazakistan’da 1 Ocak’ta başlayan ve ülke geneline yayılarak farklı bir noktaya evrilen protestolar son dönemin dünya gündemi olmaya başladı. Neden ‘farklı bir noktaya evrilen’ dedim ve ‘neden dünya gündemi’ dedim, bunlardan da söz edeceğim elbette.

Dediğim gibi son günlerde Kazakistan’da yaşanan olaylar üzerine sıkça konuşuyoruz. Geçtiğimiz hafta bununla ilgili yazmıştım. Konu tazeliğini korurken ve gündem haftalık yazıya bile nerdeyse izin vermez bir hızda ilerlerken bu konunun biraz tarihçesinden de söz edeceğim ama asıl bahsetmek istediğim herkesin aklındaki tek kişi olan ama ne kendi ne de ismi pek ortalarda olmayan birinden söz edeceğim. Nursultan Nazarbayev!

Kazakistan’daki olaylara fikir vermesi açısından Kazakistan’ın tarihinden önemli bir örneği burada sizinle paylaşayım. Bu günkü olaylara benzer bir direniş 1986 yılında da yaşanmıştı; ‘Jeltoksan Olayları’… ‘Jeltoksan’ Kazakça ‘Aralık ayı’ demek. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov’un, Kazakistan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Kazak kökenli Dinmuhammet Kunayev’i azlederek yerine Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetinden Rus kökenli bir isim olan Genadi Kolbin’i ataması üzerine 16 Aralık sabahı üç yüze yakın öğrenci Brejnev Meydanı’nda, parti binası önünde toplanmaya başladı. Kısa süre içerisinde sayıları binleri bulan göstericiler önce komünist parti merkez binasını ele geçirdi sonra hapishaneyi ele geçirip mahkûmları serbest bıraktı. Sonrasında gösteriler Kazakistan’ın diğer şehirlerine sıçradı. Üçüncü günün sonunda sayıları 50 bini bulan göstericiler ancak kontrol altına alınabildi. Olaylar sonrasında ölü ve yaralı rakamlarında çelişkiler olmasına rağmen 200 kişinin hayatını kaybettiği yaralıların ise 1000 kişinin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. 5 bin kişi ise Jeltoksan olaylarına karıştığı için tutuklanmıştır. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte gösterilere katıldığı için mahkûm edilmiş olan vatandaşlar affedildi ve Sovyet baskı rejiminin kurbanları olarak 2006 yılında adlarına o zamanki başkent Almatı’da bir anıt açıldı. Bugün de Kazakistan’ın bağımsızlığının simgesi olarak kabul ediliyorlar.

Nazarbayev’in yükselişi…

Gorbaçov, anılarında Jeltoksan olayları için Nazarbayev’in parti içindeki yükselişin önüne geçebilmek için Kunayev’in istifa ettiğini ardından olayların patlak verdiğini belirtmiştir. Kunayev ise istifasıyla birlikte yerine sadece ‘iyi bir yoldaş’ın atanacağı sözünü aldığı için görevi bıraktığını yazmıştır. Olaylar sonrası 22 Şubat 1986’da Genadi Kolbin azledilmiş yerine Nursultan Nazarbayev atanmıştır.O tarihten istifa ettiği 19 Mart 2019’a kadar iktidarda kalmıştır. İstifa ettikten sonra da kendi kurduğu Nur-Otan Partisi’nin Genel Başkanlığına ve Anayasa Konseyi üyeliğine devam etmiş ve Kazakistan Meclisinin kararıyla anayasaya eklenen bir madde ile ömür boyunca Güvenlik Konseyi Başkanlığına getirilmiştir. Mevcut Cumhurbaşkanı Tokayev’in teklifiyle de başkent Astana’nın adı‘Nur Sultan’ olarak değiştirilmiştir.

Kazakistan 1991’de bağımsızlığını kazandığında ülkedeki Kazak nüfusu Rus nüfusuna hemen hemen eşitti.Yüzde 46 yüzde 44gibi. Bugün Rus nüfus yüzde 18,5 kazak nüfus yüzde 70. Hatta Putin’in hakkında “Nazarbayev hiç devleti olmayan bir bölgede bir devlet yarattı’’ sözü de bu yüzdendir.

Nazarbayev ile Tokayev’in arasına Putin mi girdi…

2019 yılı Mart ayında ‘yeni nesil liderlere ihtiyaç olduğunu’ belirterek istifa ettiği günden bu güne kadar neler yaşandı; önce 2021 Kasım ayında Genel Başkanı olduğu Nur Otan Partisinin siyasi konseyinin aldığı kararla Genel Başkanlığı Kasım Cömert Tokayev’e devretti. Ardından 27 Aralık’ta St. Petersburg’ta Bağımsız Devletler Topluluğu(BDT) gayri resmi toplantısına katıldı. Ancak Tokayev ile ayrı uçaklarda gitmeleri dikkatlerden kaçmadı. Zaten toplantı sonrası Tokayev-Putin yakınlığı da kameralara yansıdı.

Sesli düşünüyorum; Nazarbayev öldü…

Kazakistan’da olayların başlamasından hemen sonra da anayasal hakkı olan Kazakistan Güvenlik Konseyi Başkanlığından Tokayev’in bir açıklamasıyla alındı. Gösterilerin başladığı ilk günden bu güne kadar hiçbir açıklaması da olmadı. Sadece Cumartesi günü sözcü Aydos Ukibay, Nazarbayev’in başkentte (Nur Sultan demedi) bulunduğunu ve Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile doğrudan temas halinde olduğunu açıkladı. Eski Cumhurbaşkanına yakın olan ekip hızla tasfiye ediliyor ve tutuklanıyor. Kendisi aslen bir Uygur Türkü olan Nazarbayev’e de yakın bir isim olan daha önce iki defa Başbakanlık yapmış olan Karim Massimov da yürüttüğü ulusal güvenlik komitesi başkanlığı görevinden önce azledildi sonra da vatana ihanet suçlamasıyla tutuklandı. Başkente, tekrar resmi açıklamalarda ‘Astana’ denmeye başlandı. Hakkındaki yolsuzluk iddialarına,  halkın büyük bir kısmının ekonomik nedenlerle nefretinin şahsına yönlenmiş olmasına rağmen Nazarbayev şu durumda önemlidir. En son 27 Aralık’ta St.Petersburg’ta görüldü. O günden beri yok. Tahminlerim sırayla

1- Kazakistan’daki denklemi değiştirecek bir şekilde ortaya çıkacak

2- Saygınlığını koruyacak asgari bir müşterekte anlaşarak ortaya çıkacak

3- Başka bir ülkede veya cenazesi ortaya çıkacak. (bu ikisi fark etmez)

En güçlü ihtimal bu zira hayatta olsa mutlaka bu yangın esnasında kullanılırdı. Ayrıca biz hariç herkes de Nazarbayev hiç var olmamış gibi davranıyor. Ve en büyük şüphe de Kazakistan’daki bütün olaylar Nazarbayev sonrası iktidara sahip olma savaşı gibi cereyan ediyor. Yani sesli düşünüyorum. Nazarbayev Rusya dönüşü hayatını kaybetti ise Tokayev bunu açıklayıp açıktan bir güç savaşı vermektense gizleyip halkın nefretini ona yönlendirip ardından Rusya’nın desteğiyle koltukta kalıcı olmayı hedeflemiş olabilir. Zira hiç kimse Tokayev’e bu soruyu sormuyor.  Nazarbayev nerede?

Halk ayaklanmasıyla geldi, halk ayaklanmasıyla da gitti…

1986 yılında bir halk ayaklanmasıyla iktidara gelen Nazarbayev, 2022 yılında bir halk ayaklanmasıyla iktidarını kaybetmiş oldu. Bugün bu kumarı Tokayev’in kazandığını gören fonlanmış medya, özellikle ‘olayların arkasında Nazarbayev ve akrabaları var’ diye propaganda yapıyor ancak hatırlatmak isterim ki gösterilerin başladığı ilk günlerde halk Nazarbayev heykellerini yıkıyordu. Zaten bence psikolojik eşik de orada yıkıldı. Nazarbayev heykellerini devirip bir tabuyu yıkan halk, sonra zamların geri alındığı, hükümetin istifa ettiği haberleriyle adeta bendini yıkmış oldu ve gösterilere katılım arttı, olaylar büyüdü. Ortak bir amacı olan ama her birinin ayrı ayrı ajandası olan birden çok grubun dahil olduğu gösteriler kritik eşik aşıldıktan sonra provokasyona çok açık hale geldi. Kimisi sadece LPG zamlarından rahatsız oluyorken bir başkası ücretlerinin artırılmasını istiyor,bu esnada daha organize olan işçi grupları daha yapısal reformlar(yerel yöneticileri seçmek vs) istiyor. Bir kısmı da sürgünde bulunduğu Fransa’dan gösterilere desteğini açıklayan eski bakan Muhtar Ablyazov’un yurda dönmesini talep ediyor. Nazarbayev heykelleri yıkıldıktan sonra kontrolsüz gösteriler başarıya ulaşmış oluyor ve artık kışkırtma için kullanışlı hale geliyor.  Peki, bu kontrolsüz, başsız gösterileri kim kullanıyor ve gerçekten Nazarbayev geri planda gösterileri destekliyor olabilir mi?

Rusya’nın tüm bölgede hâkimiyet mücadelesi…

Cumhurbaşkanı Tokayev, önce zamları geri alıp sokağı sakinleştirmek istiyor, sonra hükümeti görevden alıp göstericilere daha da cesaret veriyor, ardından da Nazarbaye’vi tüm görevlerinden uzaklaştırıyor. Sonra da tam kritik eşik geçildiğinde gösterilerin üçüncü gününde bir anda Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütünü davet ediyor. Rus askerleri sanki bu anı bekliyor gibi tam 13 saat sonra Kazakistan semalarında bitiveriyor. Tesadüf olamayacak kadar benzerlikler taşıyan bazı olayları burada hatırlamakta fayda var. Hatırlayacağınız üzere Minsk’te seçim sonrası başlayan gösteriler aylarca sürdükten sonra Lukaşenko Rusya’dan yardım istemişti. Beşar Esad,dört yıl sonra Rusları davet etti. Kazakistan’a 3 gün 13 saat sonra Rus askerleri giriş yaptı. Hem de 110 bin kişilik Kazak ordusunu aşağılayarak,sadece 3 bin 500 kişilik KGAÖ askerleri kurtarıcı olarak sokaklarda boy gösterdi.

Tokayev’in halka seslenişindeki asıl mesaj, ne dediği değil hangi dilde dediğidir…

Rus askerleri girdikten birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı halka hitap ediyor ve işte bu seslenişteki asıl mesaj ne dediği değil hangi dilde dediğidir. Kazakistan anayasasına göre resmi dil Kazakça olmasına rağmen kendi halkına Rusça hitap ediyor. Konuşmasına Putin’e teşekkür ederek başlıyor ve sürekli anayasaya aykırı olarak ‘Kazakistan halkları’ diyor hatta bir yerinde ‘çok uluslu Kazakistan’ da dedi.Aynı açıklamada yakalanan teröristlerin ithal olduğunu ispat etmek için Kazakça konuşmuyorlar dedi. Ancak kimse de ‘siz de Kazakça konuşmadınız’ diye soramıyor.Tüm bu süreç yaşanırken Nazarbayev hala sessiz, hiçbir açıklama yapmıyor ama hem halkın örgütlendiği Telegram kanallarında hem de gayriresmi haber kanallarında Nazarbayev’in gösterileri desteklediği haberi yayılıyor. Ardından Nazarbayev’e yakın isimler(eski başbakan, bakanlar) tek tek gözaltına alınıyor ve olayları Nazarbayev’in desteklediği iddiası güçlendiriliyor.

Kazakistan Rusya’ya teslim ediliyor…

Tüm bu olaylardan anladığımız ilk yazımda da yazdığım üzere Kazakistan’da Rusya destekli bir darbe olduğudur. Son döneminde kriminalize edilmiş (özellikle son birkaç aydır Nazarbayev ailesinin yurtdışında satın aldığı malikaneler basında yer buluyor) yaşlanmış ve ömrü boyunca Kazakistan’ı dengede tutmuş bir başkan, o dengeyi Rusya lehine değiştirecek, iktidarını sürdürmek için daha çok suça bulaşacak(şimdiden ‘göstericilere ihtar olmadan vur emri verdim’ diye açıklama yapıyor) ilerde tasfiye etmesi daha kolay olacak, Rusya için daha kırılgan daha bağımlı bir diktatöre ülkeyi darbe ile devrediyor.

Olaylar Kazakistan’ı nereye götürür…

Tokayev, verdiği bu hatalı karar (kendi ülkesine yabancı asker davet etmek ve kendi halkını yabancı askerlere yem etmek) sonunda olayları bastırıp başarılı olsa bile halkın sokaklara çıkmasına sebep olan temel sorunları(ekonomik sorunlar, yolsuzlukla mücadele) çözemez. Bu günden sonra kendi halkı nezdinde de vassal olarak kalır. Geçici bir süre olaylar yatışsa bile orta uzun vadede güçlü Rus desteğine rağmen koltukta kalması zor. Yabancı askerler tarafından vurulan Kazak halkı kısa sürede Nazarbayev’den daha fazla bir nefret odağı haline getirir. Bunun yanında muhalefeti engellemek için daha sert tedbirler(ohalin uzatılması gibi) aldıkça Kazak milliyetçiliği yükselir ve muhalefet cephesi güçlenir. Devlet içindeki önemli konumlara kendine yakın olduğunu düşündüğü isimleri atamış olsa da toplumu ikna edemediği sürece onların sadakatinden emin olamaz. Önünde kendi planıyla yok ettiği Nazarbayev örneği dururken güvende olamaz.

Türkiye ne yapmalı…

Türkiye, hem kendi adına hem de dönem başkanı olduğu Türk Devletleri Teşkilatı adına süratle Kazakistan’a müdahil olmalı.  Öncelikle Rus etkisinin devam edebilmesi için Rus askerinin Kazakistan’da bulunmasına gerek olmadığı, bunun uzun vadede her iki tarafa da zarar vereceği(yükselen Kazak milliyetçiliğiyle birlikte hem Rusya kayıplar verir hem de Tokayev toplumun büyük bir kısmı tarafından meşru kabul edilmez) detaylıca anlatılıp, gösteriler sonlandıktan, kamu düzeni tekrar tesis edildikten sonra KGAÖ’nün Cumhurbaşkanı talebiyle ülkeden ayrılması talep edilmelidir. Bu durumda ülkeyi terk etmeyen Rusya işgalci konumunda kalacaktır ve ciddi bir uluslararası tepkiyle karşılaşacaktır.  Bununla birlikte halkın talepleri karşılayacak bir dizi reformun Tokayev eliyle hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. En önemlisi de Türk Devletler Teşkilatının onursal başkanı olan Nursultan Nazarbayev’in itibarının iade edilmesi sağlanmalıdır. Türkiye, diğer Türk devletlerine de örnek teşkil edecek şekilde, Kazakistan’daki olaylarda Nazarbayev–Tokayev arasında taraf tutmak yerine, halkın taleplerinin de içinde olduğu bir çözüm paketiyle arabulucu olmalı, kalıcı bir barış sağlamalıdır.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir