Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 23, 2024

Gençlik Niçin İslam’a Mesafelidir? -Enes Kara ve Benzer Durumlar Üzerine-

Son zamanlarda tartışılan konulardan biri de gençlerin ateizm, deizm, agnostisizm gibi felsefi akımları benimseyerek İslam dinine karşı mesafeli olmalarıdır. Konunun temel nedenleri üzerinde durmadan önce, gençlerin nasıl bir kimliğe sahip olduklarını belirtmek gerekir.

Bilindiği gibi gençlik, dinamizmi, yeniliği, değişimi, bilimi, araştırmayı,  sorgulamayı, tartışmayı, aykırılığı, özgürlüğü seven bir kesimdir. Günümüz bilim ve teknoloji çağında telefon, internet, video benzeri araçlarla her türlü bilgiye kolayca ulaşabilmektedirler. Bilim-kurgu, sanat, edebiyat, felsefe, spor, film, müzik, bilişim, kişisel gelişim ve mizah türü eserler onların ilgisini daha çok çekmektedir.

Zaman zaman gençlerle ilgi yapılan araştırmalarda, gençlerin kimlikleri itibariyle bir savrulma içerisinde oldukları, dinî ve ahlaki değerlerden uzaklaştıkları rahatlıkla görülmektedir.  Bazılarının kendilerini ateist, bazılarının deist, bazılarının agnostik, bazılarının nihilist, bazılarının hedonist olarak tanımladığı görülmektedir.

Evet, yapılan araştırmalarda, bir kısım gençlerin İslam’a karşı tavır aldıkları, karşıt söylemlerde bulunduğu, Tanrı ve ahiret inancını ret ettiği, ölümden sonra bir hayatı kabul etmedikleri görülmektedir. Onlara göre hayatın amacı haz ve mutluluktur ve bu dünyadan ibarettir.

Gençler, sahip oldukları psikolojik, sosyolojik, politik ve felsefi nedenlerle geleneksel dini ret etmekte, onun yerine aklı, bilimi, özgürlüğü esas almaktadırlar. Bilgi kaynakları sadece gözlem, deney ve rasyonel düşüncedir. Onlara göre algılanabilenler dışında fizik ötesi varlıklar yoktur. “Vahiy, test edilemediği için bilgi kaynağı olarak görülemez. Dinler mitolojik döneme ait birer inançtır. Modern dönemde insanın tüm ihtiyaçlarını bilim karşılamakta, o da yeterli ve geçerli tek unsurdur” demektedirler.

Gençlerin İslam dinine karşı mesafeli olmalarının temel nedenlerinin başında okudukları kaynaklar ve edindikleri arkadaşlıklar gelmektedir. Bugün gençlerin inanç dünyasını ve hayatlarını etkileyen temel faktör, internet aracıdır. Gençlerin, internet ve basılı yayınlarla başlayan okumaları, araştırma, sorgulama ve eğilimleri, zamanla onları farklı inanışlara götürmektedir.

Diğer taraftan, çağın hızla ilerleyen ve sürekli değişen dinamikleri karşısında gençlere “din” olarak sunulan bilgilerin önemli kısmı, vahye ve akla aykırı, hurafelerden ve mitolojiden oluşan hikayelerdir. Bu yanlış din öğretisinin yanı sıra, bir de dindarların yasakçı tutumları, adaletsizlikleri, ahlaki sorunları ve dini istismarları, maalesef topluma kaos, istikrarsızlık ve zulüm getirmiş; ayrıca ateizm ve deizm gibi din karşıtlığı inanışların yayılmasına zemin hazırlamıştır. Vahiy, akıl, hikmet ve basiret merkeze alınmayınca, gençler dinden fersah fersah uzaklaşmaya başlamıştır.

Bir kısım medyanın, sahte Müslümanların sahte inanışlarını, hak ve adalet konusunda hassas olmamalarını, kadına karşı yanlış tutumlarını, şiddet ve terörden yana olduklarını dile getirerek hayatlarını örnek olarak sunması, gençlerin zihinlerini bulandırmakta, sonra da gerçek din olan İslam’dan da soğutmaktadır.  

Evet, gençlere İslam dini doğru anlatılmazsa, vahiyden kopuk, israiliyat, hurafe, keşif, keramet, rüya gibi mitolojilere dayandırılmış batıl bir din anlatılırsa, gençler haklı olarak o batıl dine karşı çıkacak, bu tarz bir din anlayışını akıl dışı, özgürlüğü kısıtlayıcı, baskıcı, sıkıcı ve çağ dışı (geleneksel) bularak ret edeceklerdir.

Günümüzde İslam dininin (vahyin), çağın akıl ve bilimiyle okunup yorumlanması, din dilinin ve dini düşüncenin güncellenmesi kaçınılmazdır. Artık, asırlar önceki akıl ve konjonktürle yapılan yorumlar, güncel karşılığı olmayan basmakalıp fetvalar, dar kalıplara sıkıştırılan ezberler, rüya yorumları, akıl dışı hikayeler ve hurafe dolu anlatımların gençler tarafından kabul görmesi beklenemez.

İslam dini (vahiy), mutlak anlamda insanlığa huzur ve mutluluk sunmaktadır. Dolayısıyla, İslam’ı gençlere doğru anlatma zarureti vardır. Maalesef her gün ekranlarda boy gösteren “hoca kisveli” hikayecilerin anlattıkları, dünya genelinde Müslümanların pek iç açıcı olmayan sosyo-ekonomik durumları, Müslümanların terör eylemleriyle ilişkilendirmeleri, cemaat ve mezhep kavgaları, öteki ile ilişkileri, kadın algısı gibi durumlar, gençleri başka izimlere sevk etmiştir.

Dini merkeze alan cemaatlerin, hak, adalet ve ahlak gibi değerlere yeterince önem vermemeleri, söyledikleriyle yaşadıkları uyumlu olmaması, kendilerinden olamayanlara tekfir edip hayat hakkı tanımamaları, gizlilik içerisinde hareket etmeleri, gençleri dini sorgulamaya götürmüştür.

Özellikle Gülen cemaatinin, dini ve kendilerine güvenenleri istismar etmesi, örgütsel bir yapı/cemaat inşa ederek devlet içinde haksız kadrolaşması ve nihayetinde silahlı bir darbe girişiminde bulunması, dine ve dolayısıyla cemaatlere karşı güvensizlik meydana getirmiş ve gençlerin dinden uzaklaşmalarına neden olmuştur.

Yine “dindar, muhafazakar” olduğunu söyleyen iktidarların ve/ya siyasi partilerin, adalet ve liyakat konusunda güven vermemesi de gençlerin dinden uzaklaştırmalarına sebep olmuştur.

Diğer taraftan, bu modern/sekuler ve tüketim çağında yoğun iş temposunun insanı makineleştirmiş olması, daha çok kazanma hırsı, bireyselleşme temayülü, rahata düşkünlük, cinsel içerikli yayınların yaygınlaşması, nikahsız ilişkilerin özendirilmesi, ensest ilişkilerin sıradanlaştırılması ve modern kent yaşamının dinamikleri, gençleri dini düşünceye karşı olumsuz etkilemiştir.

Peki, İslam diniyle sorunları olan gençlere karşı ne yapılmalıdır?

Öncelikle sorunlu olan gençlerin sorularını ve sorunlarını iyi anlamak lazımdır. Gençleri batıl izimlere/inanışlara götüren (yukarıda bahsettiğimiz) sebepleri masaya yatırmakla işe başlamak gerekir.

Her şeyden önce, onların psikolojik ve sosyolojik yapısını ve eğilimlerini dikkate alarak, Kur’an aydınlığında yetiştirmek zorundayız; zira bütün batıl ve hastalıklı inanç ve izimlerin ilacı Allah’ın ayetleridir. İnsanları en iyi tanıyan Allah, insanların nasıl yaşaması gerektiği hususunda talimatname (Kur’an) göndermiştir. İşte o talimatname doğru anlaşılıp doğru anlatılırsa, insanların batıla kayması kolay olmayacaktır. Bunun için de öncelikle eğitimcilerin Kur’an eğitiminden geçmesi gerekir.

Ateizme ilgi duyan gençler bilmelidirler ki her eserin nasıl ki bir ustası varsa –kendiliğinden meydana gelmiyorsa- kainattaki bütün varlıkların da bir ustası/yapanı vardır. Bunu görmezlikten gelmek, kendini inkar etmektir.

Yine bilmelidirler ki bir ülke, bir şehir, bir mahalle, bir okul, bir ev nasıl sahipsiz olamıyorsa, koca kainat da sahipsiz olamaz. Nasıl ki düzenli ve sistemli çalışan her müessesenin başında bir yönetici varsa, kainattaki düzenin/sistemin de bir yöneticisi vardır. Bu durum gün gibi aşikardır ve hiçbir sağlıklı akıl inkar edemez. 

DEİZM’e ilgi duyan gençler bilmelidirler ki nasıl ki her müessesenin sağlıklı işlemesi için kanun ve yönetmeliklere ihtiyaç varsa ve o müessesede görevli olanlar da o kanun ve yönetmeliklere karşı sorumlu olmak zorundalarsa, Kainattaki sitemin ve sosyal hayatın sağlıklı işlemesi için de kainat sahibinin kanun ve talimatnameleri (dini) vardır ve bu kanun ve talimatlardan bütün insanlar sorumludur. Bunu görmezlikten gelmek, akıl tutulmasıdır.

Örnekleri daha fazla uzatmadan belirtmek isterim ki “gençlerin inanç sorunu” yanlış eğitim ve öğretimden kaynaklanmaktadır. Köklü bir çözümü için, devlet önce Kur’an aydınlığında, akıl ve bilim ışığında eğitimciler yetiştirmelidir. Bu eğitimcilerin yetiştirdiği gençlerin batıl inanışlara sapması kolay olmayacaktır; zira bir eğitimci olan Resulullah as, insanlara Allah’ın ayetlerini tebliğ ettiğinde, ona yaşlı insanlardan ziyade öncelikle gençler kulak vermiş ve ona inanmışlardı.

Öyle ise, gençlerin “dindar” olması isteniyorsa, başta devlet yetkilileri olmak üzere her insan, sorumluluğunu yerine getirmelidir. Haşhaş ekmişseniz, pirinç bekleyemezsiniz.

Selam ve muhabbetlerimle…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir