Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Samimiyet Sınavından Kaldık

Son üç köşe yazımda kaybettiklerimiz ana başlığı altında Anadolu ve İslam medeniyetinden bizlere miras olan ve yitip giden kadim değerlerimizi dilimiz döndüğü kadar anlatmaya çalışmıştık.

Yaklaşık olarak bir aydır ülke dolar, faiz ve altın krizi ile kasıp kavruluyor. İstisnasız herkes ekonomi profesörü ve kriz yönetimi uzmanı olarak fikir beyan eder oldu. Deyim yerindeyse ağzı olan konuşuyordu.

Tüm bu hararetli gelişmelerin orta yerinde Bitcoin denen salgına sabit maaşlı vatandaşların ilgisi de had safhaya ulaşmıştı. Memleket yangın yeri misali tozu dumana katmıştı. Hepsi bir yana asgari ücret zammı tartışmaları deyim yerindeyse pastanın kreması olmuştu.

Ülkeyi germe maksadıyla kendince siyaset yapan aklı evvel kriz fırsatçıları için ideal bir ortam doğmuştu. Memleketin üzerine benzin döküp bir kibrit ile yakmaya hevesli felaket tellalları adeta pusuya yatmış vaziyette bekliyorlardı.

Doların ve altının hızlı yükselişiyle beraber bunu bir fırsat bilen karakter ve haysiyet yoksunları birçok ürüne yüzde yüzün üstünde zam yapmışlardı. Örneğin dolarda ki bir tl oranında ki artış, ürüne üç tl ve bazen beş tl olarak yansıtılıyordu. Allah’tan Müslüman bir milletiz!

Yine aynı şekilde Araba, Ev ve Kira ücretlerinde ki fahiş artışlar ise işin farklı bir boyutunu oluşturmaktaydı.

Şu ana kadar yazdıklarım benim fazlasıyla içimi kararttı. Muhtemelen sizin de içinizin karardığını tahmin edebiliyorum. Ekranlar, sosyal medya ve sokakta konuşulan konular insanları hayattan soğutmuştu!

Peki ne oldu da bir anda herkes sus pus oldu? Hükümet kanadının mevduat hesapları ile ilgili olarak mudilere yönelik yaptığı bir açıklama sonucunda dolar bir gecede tepe taklak oldu. Utanmadan sıkılmadan her gün ekranlara çıkıp konuşan çokbilmiş uzmanlar sus pus oldular.

Anlaşılan beklentileri boşa çıkmıştı. Memleket Gemisinin Titanik misali batmasını bekleyen art niyetli bu mihraklar büyük bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalmıştı. Başka söze gerek var mı bilmiyorum ama! Bir topluluk düşünün ki ülkesinin batmasına sevinecek kadar ihanet içerisinde olsun.

Bu gaflet içerisindeki davranış şekli bana son yıllarda çok sık kullandığım bir kavramı hatırlattı. Hatırlatmanızda kolaylık sağlaması için söylüyorum. Şener Şen’in Eşkıya Baran rolünde oynadığı Eşkıya filminde bir sahne var. Eşkıya şehre indi diyor.

Maalesef devletin dağda nihayete erdirmiş olduğu terör bugün şehirlere indi. Ve ne hazindir ki her türlü ekonomik ve siyasal gelişmeleri devlete saldırmak için adeta fırsata çeviren bu terör sevicilerine bilerek veya bilmeyerek destek veren saf bir kitle oluşmuştu.

Dolar veya faizle en ufak bir ilgisi olmayan vatandaş hatta çocuk yaştakiler dahi bu tartışmaya dahil olmuşlardı.

Dolarla yatıp faizle kalkan bir millet olup çıkmıştık. Bugün geldiğimiz noktada dolar beklentilerin aksine ciddi bir oranda düşüş yaşadı. Faizler keza aynı şekilde artış göstermedi. Deyim yerindeyse bir anda ortalık süt liman oldu. Dahası asgari ücrette son elli yılın en yüksek zammı gerçekleşti.

Bir anda bu olumlu gelişmeler olurken diğer yanda her yerde bir ölüm sessizliği oluştu. Her şey kötü giderken haddini bilmeden konuşanlar, piyasada ki tablo olumluya dönünce süt dökmüş kediye dönmüşlerdi.

Küçük esnaf karınca kararınca iş yapmaya çalışırken stokçuluk yapmak suretiyle üç liralık mala on lira fiyat biçenlere sözümüz; dolar düştü neden ürünlerin fiyatını indirmediniz? Dolar artışını anlık olarak ürün ücretlerine yansıtanlar dolarda ki düşüşe sağır kalmışlardı.

Çanakkale’de kuru ekmek ve üzüm hoşafı ile düşmana geçit vermeyen kınalı kuzuları düşünüp kahrımdan ağladım. Allah aşkına söyler misiniz dostlar? Biz hangi ara bu duruma geldik!

Asgari ücret zammı ve dolarda meydana gelen düşüş turnusol kağıdı etkisi göstermişti. Sakın ha bu yazdıklarım hükümeti aklama olarak alınmasın. Biz her daim doğruları konuşmaya devam edeceğiz. Asla ve kata birlerinin avukatlığına soyunmayacağız.

Kadim Anadolu Medeniyetinin mirasçılarına bu kriz fırsatçılığı yakışmadı. Yüz yıl önce bırakın kolunda ki altın bilezikleri kundaktaki çocuğunu memleketi için feda etmiş Nene Hatun’u hatırlayınca ben utandım.

Aksine Türkiye’nin muhalif partilerinin bir türlü yapamadığı samimi muhalefeti dahi biz yerine getirmenin gayreti içinde olacağız.

Bizim tek derdimiz var o da memleketimiz. Bu arada medyanın her kesiminde olumsuz haberlerle adeta algı operasyonları düzenleniyor. Ancak bilmenizi isterim ki Türkiye tarihte görülmedik bir şekilde sanayi ve ihracat kalemlerinde büyük başarılara imza atıyor.

Önümüzde ki günlerde bu hususlarla ilgili sizleri bilgilendirmeye çalışacağım. Sadece şunu söyleyebilirim yakın zamanda güzel gelişmeler duyacaksınız inşallah!

Selam ve dua ile…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir