Son zamanlarda yaşanan ya da özellikle kurgulatılarak piyasaya sürülen çocuklar üzerinden Türk bayrakları ile sarılı minik bedenlerin secde ettirilmesi sahnesi. Evet bir toplumun pagan olma dışında böyle herhangi bir milli şahsiyet vb. bir kişinin resminin ya da heykelinin önünde secde vaziyetine getirilmesi akıl işi değildir. Bir defa pagan inanışları da dahil secdeden ziyade eğilerek saygı göstermenin varlığı bilinmesine rağmen hem de yalnızca Allah’a yapılması gereken bir kulluk göstergesi olan bir İslam Ritüelini Müslüman ülkenin Müslüman çocuklarına göze sokarcasına yaptırmak önce cesaret ister ardından art niyet ortaya koyar.
Bugünden geriye bakmak belki mümkün olmayabilir ama tahmin yürütmek o kadar da zor olmasa gerekir diye düşünüyorum. İstiklal savaşında biz kimlerle ne için savaştık? Allah’a secde etmeyen, işgal ettikleri coğrafyalarda insanları kendilerine kul köle yaparak maddeten ve manen secde ettirecek kadar azgınlaşmış yedi düvele karşı savaştık. İ’lay-i Kelimetullah için yüzbinlerce şehit verdik. Hak kelimenin yücelmesi ve yükselmesi için. Cephede şehit olanlar ayyaş ve küfür ehli bir topluluğa karşı Kuran’la, Namazla, vatan ve millet aşkıyla çarpıştılar. Şimdi geldiğimiz noktada ülkeyi İslami hassasiyeti olanların yönettiği bir zamanda hem de işgalci devletlerin dahi ciddi anlamda rahatsız oldukları bir ekip birçok alanda harika işler yaparak bunu yapıyor.
Hem muhalefetin hem de yandan çarklı destek ekibinin diline doladığı Milli Eğitim neden hala büyük bir direnç noktası haline geliyor, getiriliyor? Gayri samimi bir şekilde yahu tüm alanlarda başarılı oldular ama Eğitim de maalesef diyen veli okulun yolunu bilmiyor. Aynı lakırdıyı dilinden düşürmeyen sendikacı üç kuruş zam az olduğunda günlerce dil döküp şikâyet etmekten geri durmuyor. Benzer yolu izleyen kamu çalışanı işinin hakkını vermiyor, öğretmen ise dersin bitiş zilini öğrenci ile beraber dört gözle bekliyor olursa kimse elinin taşın altına bedava sokmuyorsa bu sapkınlıkların ardı arkası kesilir mi sanılıyor merak ediyorum.
Hani öğretmen akademileri, hani veli akademileri, hani müfredat güncelleme toplantıları, hani dindar nesil yetiştirme iddiaları. Sırf bu söylem zarar görsün diye mi bu kadar aymazlık? Ülkenin tarihini öğretecek öğretmen gerçek kulluğun karşısına sahtesini koymak için neden bu kadar çırpınır? Hani özgürlük narası atıyorlardı. Onların attığı özgürlük narasının hedefinde yalnızca Allah’a kulluktan uzaklaşmak olduğunu anlamanız için daha kaç defa böyle ipe sapa gelmez görüntüleri izlemek zorunda kalacağız sayın yetkililer? Bakanlık ne yardımcı kitaplar konusunda öğretmene söz dinletebiliyor, ne bu şekilde akıldan, izandan mahrum törenlerin önüne geçebilmek konusunda söz geçirebiliyor.
Allah aşkına yoksa heykeller aşkına mı demeliyim Bakanlığın neye gücü yetiyor biri bana söylese ya. Bu türden aymazlıklar geçen yıllarda da yansımıştı sosyal ortamlara. Ve yine gereken yapılsın diye çağrılar yapılmıştı. Ne oldu bu ve benzer işlere karışanlar. Onlar hakkında ne tür bir işlem yapıldı ki ya da yapılamadı ki hala aynı cesaret ve aymazlıkla böyle görüntüler yansımaya devam ediyor piyasaya. Çocuklarımızı böyle sapkın ruhlu insanlara mı emanet ediyoruz? Bir milli şahsiyeti tanrılaştırmak niyetinde oldukları konusunda eski tecrübelerimiz var ve biliyoruz zaten. Ama bunu yapmaya çalıştıkları dönemde tüm devlet imkanları ellerinde olmasına rağmen başaramamış olmalarının sebebini hiç mi kendilerine sormazlar.
Şimdi üç kuruş zammı alabilmek için şehirlerin yollarını tutan memurlar, memur sendikaları, sivil toplum örgütleri kıytırık iki tweet’le mi geçiştirecek bu yaşananları. Havale et yola devam et. Öyle mi? Türkiye’nin her yerinde örgütlenme yarışına giren vakıflar, dernekler, şirketleşen tarikatlar ne yapacaklar merak ediyorum. Ya da bugüne kadar çalıştığı okuldan sadece dersine girdikten sonra koşarak evinin yolunu tutup aldığı maaşla daha konforlu bir araba alabilmenin hesaplarını yaparken DYK kursu açabilmek için takla atanlar artık bu saatten sonra biraz sorgulama yapma ihtiyacı duyarlar mı bilemiyorum.
Bu görüntülerin uygulayıcısı olanlar kadar davanızda samimi olmayı düşünür müsünüz artık? Öğrencinin her birinin bu ülkenin geleceği olduğunu anlayıp her biri için gerekirse gece gündüz demeden çalışıp, vakit ayırıp dertleriyle ilgilenerek geleceğe sağlam bir inanç, kültür yüklü nesiller yetiştirme düşüncesini azıcık olsun gündeminize almayı düşünür müsünüz? Bu ülkenin çocuklarına bunu reva görenler Karl Marks’ın sakalını kutsarken Müslüman sakalından iğrenen zavallılardır. Bu milli değerleri ayaklar altına alanlar Hinduizm’in yogasını kutsar, yüceltir, Müminin namazından, orucundan rahatsız olur. Hoş görüyü bile Burma’da ki Müslümanları yakan Budizm’de ararlar, iyilik ve kötülüğün hayatın bir gerçeği olduğu ve iç içe olduğu safsatasıyla Taoizm’e dahi göz kırparlar ama -halbuki hakikat kötüyü ret ve iyiyi teşvikten ibaret İslam’ın hoşgörüsüne- Mevlana’sına, Yunus’una dahi katlanamazlar.
Bir toplumun asıl felaketi fiili işgal değildir, fikri işgaldir. Milli bir bayram gelecek nesillerin milli bir felakete itilmesinin aracı yapılmaktadır. Bunların zihinleri Batıcılık ya da yerliden, milliden nefret çerçevesinde dolanır durur. Topluca, milletçe bir dinden uzaklaşmayı sağlayamayacaklarına göre körpe beyinleri saçmalıklarla iğfal etmeye çalışan düşünce tecavüzcüleridir bunlar. Bunlar içten de dıştan da gelebilecek tüm saldırılarda ihanet edebilecek potansiyelde fikirlerin hayat bulduğu yapılardır. Görünürde son derece akıllı gibi durular ama sahip oldukları tek şeyin hakikatten mahrum şeytani bir zekâ olduğunu fark edemezler. Utanmadan bir de sağda solda biz de Müslüman’ız diyenlerdir bunlar aynı zamanda.
Onlara şöyle bir baktığında dış görünüşleri sana iyi bir izlenim verir; konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ama onlar sanki bir yere dayanmış kütükler gibidir (böyle güvendeymiş gibi görünürler). Her gürültüyü kendilerine yönelik sanırlar. Asıl düşman onlardır, onlardan korun! Allah kahretsin onları! Nasıl da haktan yüz çeviriyorlar! Münafikun Suresi 4 Vesselam
