Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Pazartesi, Nisan 29, 2024

Eşcinsellik Mi Dayatılıyor?

LGBT lobisinin en sık yaptığı itirazlardan biri şudur: ‘’Heteroseksüellik norm olarak dayatılıyor, bu yapılmamalı.’’

Heteroseksüelliğin norm olarak dayatıldığı doğrudur. Ama bunu kim yapıyor? Bu dayatmayı öncelikle biyoloji yapıyor. Aile, çevre ve kültür ise bunu[heteroseksüelliği] hayatın olağan akışı içinde [doğal süreçte] pekiştiriyor.   

Peki buna karşı eşcinsel lobi ne yapıyor?

Homoseksüelliği,  TV, dizi, sinema, reklam, internet vb medya araçları ile [hiç doğal olmayan yöntemlerle ve olağan akışı baskılayacak şekilde] dayatıyor. Hem de acımasız, arsız ve azgınca;

ABD merkezli çizgi roman yayımcısı DC Comics, ABD’de her yıl 11 Ekim’de kutlanan LGBT medeni farkındalık gününde Kasım sayısındaki yeni ‘’Superman’’ karakterinin biseksüel olacağını açıkladı. Hatta yeni Superman’ı romantik ilişkiye girdiği erkek arkadaşı ile öpüşürken gösteren çizimlerini paylaştı bile [gazeteler].

Neredeyse her dizide/sinemada bir eşcinsel karakter bulunuyor ve nasıl oluyorsa  senaryonun en iyi, en yardımsever, en hoşgörülü, en becerikli, en sanatkâr, en romantik,  en güzel/yakışıklı karakterleri de bunlar oluyor!

Yani kökeni ağırlıklı olarak doğal ve içgüdüsel olan [biyolojik, fizyolojik ve psikolojik] heteroseksüel dayatmalara itiraz eden LGBT lobisi, acımasızca homoseksüellik dayatıyor, hem de doğal olmayan yöntemlerle ve onlara aykırı olarak

Evet, evrensel çiftleşme kavramı, türün devamlılığı, genetik aktarım, aile ve çocuk içgüdüsü, cinsiyetler arası karşıtlık, erkek-kadın birlikteliğindeki anahtar-kilit modeli, anatomik, fizyolojik ve psikolojik senkronizasyon, cinselliğin baştan beri hakim olarak erkek-kadın deseninde yaşanıyor olması ve tamamlayıcılık ilkesi gibi pek çok faktör heteroseksüelliği doğal olarak dayatır/destekler. ABD-Albert Einstein Tıp Fakültesinden Profesör Charles W. Socarides, heteroseksüel seçimin başlangıçta doğumla belirlendiğini, bunun daha sonra çevre ve kültürle pekiştirildiğini savunur. Ona göre [yukarıda saydığımız] cinsiyetler arası karşıtlık ve tamamlayıcılık ilkesi gibi doğal faktörlerin tümü heteroseksüelliği desteklemektedir. Eşcinsellik ise standart kadın-erkek kalıbının çocukluk korkuları ile zedelenmesi sonucunda ortaya çıkar.  Eşcinsel bireyler bu nedenle orgazmı ancak erkek-erkek ya da kadın-kadın şeklindeki homoseksüel eşleşmelerle [ama heteroseksüelliği taklit ederek] başarabilirler [1]

Bu durumu en güzel betimleyen araştırmacılardan biri de üreme amacı gütmeyen cinsel aktiviteleri adaptif olmayan aktiviteler şeklinde niteleyen Dr.Sondor Rodo’dur. Rodo,  eşcinsellerin cinsel birlikteliklerini çiftleşme olarak değil, eşcinsel eşleşme [homogenous pairing] olarak tanımlar ve eşcinsel eşleşmenin erkek-kadın deseninden bir sapma olduğunu ama daha da önemlisi birbirinden cinsel yakınlık bekleyen erkeklerin [ve kadınların] aslında heteroseksüel karşılaşmayı taklit ettiklerini şöyle ifade eder; ‘’Beni her eşcinsel ilişkinin kadın-erkek deseninin bir ifadesi olduğu düşüncesine iten delil nedir? Eğer erkek, erkekten hoşlanıyorsa neden kadını taklit eden bir erkeği seçer?… Eğer bir kadın, [başka] bir kadına yöneliyorsa neden erkeksi bir kadını tercih eder?… [Çünkü] Erkek-kadın deseni anatomi tarafından dikta edilmektedir. [Bu yüzden] Erkek-kadın eşleşmesini taklit ederler [2]

Evet, erkek-kadın deseni [heteroseksüalite], Rodo’nun da dediği gibi başta anatomi tarafından dikta edilir. Erkek homosekseüllerin psikanalitik incelemesini yapan Bieber de  heteroseksüelliğin biyolojik norm olduğunu, herhangi bir müdahale olmadığı sürece bütün bireylerin heteroseksüel olacağını, homoseksüelliğin ise ancak heteroseksüel dürtülerin ifade edilmesini engelleyen yaygın korkuların varlığı halinde ortaya çıktığını savunur [3].

Homoseksüellerin heteroseksüel dürtülere sahip oldukları gerçeğini Freud da tespit etmiştir. Freud’a göre eşcinsel erkeklerin çoğu, erkeksi psişik karakterlerin tümünü yitirmiş değillerdir. Daha da önemlisi, aslında onlar da cinsel hedeflerinde kadınlığın psişik karakterlerini ararlar. Ona göre bu böyle olmasaydı, eşcinsel erkek fahişeler eski çağlarda olduğu gibi günümüzde de dış görünüş ve giyimleri ile kadını kopya ediyor olmazlardı, ama ediyorlar. Çünkü kendilerini sundukları eşcinsel erkeklerin ideallerindeki cinsel nesne böyle bir dişil karakterdir.  Dolayısıyla aksi bir tutum, erkek eşcinselin idealindeki karakterin zıddına düşer. Nitekim Eski Yunanlılarda da eşcinsel erkeğin isteğini kamçılayan şey, genç oğlanlardaki erkeklik değil onların bedenlerindeki kadınsı niteliklerdir. Onlardaki ürkeklik, utangaçlık, bilgisizlik ve güçsüzlük gibi kadınsı ruhsal özelliklerdir. Nitekim bu oğlan bir erkek olur olmaz, erkeklerin gözünde cinsel nesne olmaktan hemen çıkar ve [kadınsı nitelikler sergileyen bir] oğlan arama sırası kendisine gelmiş olurdu. O halde bu durumdaki seksüel nesne de aslında aynı cinsiyetten biri değil, her iki cinsiyetin ruhsal karakterlerini barındıran yani kadınsı karakterlere de sahip olan biridir. Bu bir bakıma, biri erkeğe diğeri kadına yönelen iki farklı eğilimin yani erkek arayan bir dürtü ile kadın arayan bir başka dürtünün uzlaşmasıdır[4].

Demek ki asıl dayatmayı yapan hem de bunu anatomiye, fizyolojiye ve psikolojiye aykırı olarak yapan homoseksüel lobidir. Üstelik bunu hedef kitlesini çocukluk çağına indirecek kadar azgın, arsız ve acımasızca yapmakta,   homoseksüelliği propaganda etmektedi[dayatmaktadır].

Bu durum Almanya’daki Temel karakteri üzerinden şöyle nakledilir;

Yirmi yıl önce Almanya’ya giden Temel, aniden kesin dönüş kararı almış ve ilgili makamlara müracaat etmiş; ‘’hayırdır niye dönüyorsun?’’ demişler, ‘’ha bu eşcinseller yüzünden’’ demiş, ‘’niye ki, rahatsız mı ettiler seni, öyle bir şey varsa şikayet et gereğini yapalım’’ demişler, ‘’yok’’ demiş Temel, ‘’şimdiluk beni rahatsız etmediler da, 20 yıl önce gelduğumde tek tük idiler, 5 sene sonra çoğalmaya başladiler ama nümayiş yapmaları yasakti, 5 sene sonra o da serbest oldi, 10 yıl önce evlenmeleri yasakti, şimdi o da serbest oldi, bu işun soni belli, ben ha bu eşcinselluk mecbur olmadan döneyim!’’

Aslında Temel’in anlatısı ve kelime seçimleri daha orijinaldi ama ben kısmen sansürledim. Keşke bu sadece bir fıkra olsa ve hakikati hiç yansıtmasa idi ama ne yazık ki yansıtıyor.

.

LGBT aktivitesi homofobik tutumlara karşı mücadele eden yasal bir lobi olmaktan çıkmış, heteroseksüelliği küçümseyen, homoseksüelliği dayatan azgın bir aktivite haline gelmiştir. Bu nedenle [daha önce de söylediğimiz gibi] eşcinsel bireylerin temel insanî hakları güvence altına alınmalı [LGBT lobisine muhtaç bırakılmamalı], çocuklarımıza/neslimize göz diken ve  eşcinselliği dayatan azgın  LGBT aktivitesi yasaklanmalıdır. Hiç kimse çocuklarımıza huzursuzluk, mutsuzluk, alkol-madde bağımlılığı, zührevi hastalıklar, anksiyete, depresyon ve intihar gibi bedensel ve ruhsal problemleri kat be kat artıran [ve hatta yaşam süresini ortalama 20 yıl kısaltan] bir durumu [5], yani eşcinselliği çocuklarımıza dayatamaz, sevimli gösteremez, propaganda edemez. Edememeli.

Bunu talep etmek hepimizin anayasal hakkıdır. Devlet, çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl alkol, esrar, eroin vb zararlı maddelerden korumakla görevli ise [bunlardan daha zararlı olan] eşcinsellikten de korumalıdır. Ne var ki bu konuda öncelikli görev ebeveynlere düşer. Çünkü her çocuk/birey cinsel kimliğini anne babasını modelleyerek [hemcinsi olan ebeveyni ile özdeşim kurarak] gelistirir, anne baba, çocuğun cinsel kimlik gelişimi konusunda bilinçli olmalı ve hata yapmamalıdır [kritik yaş 1-6]. Ki çocuk-genç medyadan gelen tekinlere açık olmasın, medyanın sunduğu rol modelleri modellemesin

Bu konuda birbirini tamamlayan şu 2 kitabımı öneriyorum [anne babalar neleri yapmalı, neleri yapmamalılar?];

Zeki Bayraktar, İnterseks-Hermafrodit ve Eşcinsel, Motto Y, 2021

Zeki Bayraktar, Bilimsel Veriler Işığında Sansürsüz Cinsellik, Yüzleşme Y, 2021

1-Socarides, 1974, 2005;

https://www.Xnytimes.com/2005/12/28/nyregion/charles-w-socarides-psychiatrist-and-psychoanalyst-is-dead-at-83.html [ET: 24.09.2019; 17:35]

2- Rodo, Sondor.  Adaptational psychodynamics: Motivation and control, New York: Science House, 1969, s.211-12

3-Bieber I, Dian H, Dince PR et al.  Homosexuality: A Psychoanalytic Study Of Male Homosexuals. New York: Basic Books, 1962

4-Freud, Cinsellik Üzerine, Say yayınları, 2018, s.40,41

5-Bayraktar, Zeki. İnterseks-Hermafrodit Ve Eşcinsel, Motto Y, 2021, s.295-99

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir