Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Elçiye Zeval Olur Mu…

Peşinen söyleyelim olmaz. Ancak elçi büyükse ve kusuru da elçiden büyükse…

Aslında bu hafta Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyaretini yazmayı planlıyordum. Ancak Büyükelçiler rol çaldı. ABD Ankara Büyükelçiliği resmi sitesinden yapılan 10 Büyükelçiliğin imzaladığı ana teması ‘Osman Kavala’yı serbest bırakın’ olan açıklama bir anda gündem oldu. Türkçe olan açıklamada, ‘Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti’ diye başlıyor. Ama bu açıklamayı duyurdukları İngilizce tweet ‘bugün itibariyle Osman kavala 4 yıldır tutuklu’ diye başlıyor. Yani açıklamayı tutuklandığı günün yıldönümünde yapmışlar.  Daha önce de çok kez dile getirmişlerdi. Ama bu açıklama konuyu ne kadar yakın takip etiklerinin göstergesi oldu. Açıklamadaki bir diğer ilginç detay ise ülke bayraklarını ülke isimlerine göre alfabetik sıralamışlar ama Türkçe. Almanya ile başlayan liste Amerika Birleşik Devletleri ile devam ediyor. Son sırada Yeni Zelanda var. Hâlbuki bu ülkeler Germany, USA, New Zelland olarak yazılırdı.

Bu detayları geçelim içeriğe gelelim. En başta üslup çok küstahça. ‘Hakkında devam eden dava Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğüne gölge düşürmektedir’ diye makul yumuşak bir girişle başlamak istemişler ancak yabancı diplomatların kendini müfettiş gibi görme alışkanlığı bu cümleyle dışa vurmuş. Demokrasiyi sadece siz biliyorsunuz veya sadece sizin inandığınız bir değer. Hatta bize de siz öğrettiniz. Şimdi de ödev kontrolü yapan öğretmen edasıyla demokrasinize gölge düşüyor diye ders veriyorsunuz.

Dikkat çeken başka bir husus ise bu listede İngiltere yok. İngiliz Büyükelçi belli ki Londra’dan aldığı talimatla imza atmaktan imtina etmiş. İngiltere ile yakınlığımız son dönemde özellikle Rus basınında sık sık dile getiriliyordu. Öyle görünüyor ki İngiltere’yi bundan sonra dış politikada daha sık telaffuz edeceğiz.

Bildirinin sonu tam bir fecaat, ‘derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz’ şeklinde. Türkiye’nin cevabı ise şöyle oldu: ‘Çağrınızı duyduk ve şimdi size yol veriyoruz.’ Zaman zaman devlet başkanları da birbirlerinden bu tarz şeyler rica ediyorlar. Cumhurbaşkanımızın BM Genel Kurulu sebebiyle Amerika da bulunduğu sürede yeni açılan Türk Evi’nde de birçok ziyaretçisi olmuştu. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, o ziyaretlerin birinde Donbas’ta sudan sebeplerle tutuklu bulunan 50 Ukrayna vatandaşının serbest bırakılmasını Rusya Devlet Başkanı Putin’den rica etmesi için Cumhurbaşkanımızdan aracılık yapmasını istemiş.  Ukrayna basınında buna dair haberler çıktı. Ancak Moskova Büyükelçiliğimiz derhal serbest bırakılması için çağrıda bulunmadı. Hiçbiri bu derece infial yaratmadı. Bu açıklamanın altında yatan duygu ve anlayış hastalıklıdır. Tepeden bakan denetleyen hakir gören sorunlu bir bakış açısı bu.  Derhal tedavi edilmeli,  tedavisi mümkün değilse de daha fazla zarar vermeden kesip atılmalı.

İlk sorulması gereken soru şu ki; Bu sizin göreviniz mi? Yargıya parmak sallamak… AİHM kararlarını referans göstermişler ama AİHM kararlarının takipçiliğini yaparken dahi bunu böyle hadsiz bir açıklamayla talimata dönüştürmeye çalışmak büyükelçinin görevi mi?  Tecrübeli diplomatların bu açıklamanın sonuçlarını hesap etmemesi imkansız. Neden olacağı tepkiyi bildikleri halde. İddia ettikleri gibi AİHM kararlarını savunmak için yapıyor olsalar bile bu açıklamayla Osman Kavala’nın serbest kalmayacağını da hesap ediyorlardır. Peki bunu neden yaptılar?  İntihar bombacısı gibi konuyu gündemde tutmak için kendilerinden vaz mı geçtiler? O kadar mı önemsiyorlar Kavala’yı? Sanmıyorum. Yoksa birkaç açıklama yapılıp konu kapanır mı sandılar? Bunu da sanmıyorum. Emin olduğum tek şey olayın taraflarına yani Kavala’ya, Türkiye’ye ve kendilerine de zarar verecek bir krizi bile isteye yarattılar. Bundan kim faydalanacak zamanla göreceğiz. Bununla birlikte bugün bunlardan kim medet umuyorsa şapkasını önüne koyup düşünmeli. Bugün davula öbür gün tokmağa sahip çıkarlar. Sebep ne olursa olsun bu tavır cezasız kalmamalı. Hepsi birden aynı gün ‘istenmeyen kişi’ ilan edilip sınır dışı edilmeliler ve edilecekler de. Kavgada yumruk sayılmaz artık bunları sınır dışı etmenin vereceği geçici zararı hesaplamaktansa sınır dışı etmemenin vereceği tarihi zarar hesap edilmeli. Bir daha kimsenin konunun haklılık düzeyine ilişkin tartışma olmaksızın böyle tehditkâr bir tavrı Türk Devleti’ne gösteremeyeceği öğretilmelidir. Dışişleri Bakanlığımız doğal bir refleksle konuyu diplomasi sınırlarında kalarak çözmek gayretinde, çabayı takdir ediyorum ancak mesulü olmadıkları krizin içinde boğulmalarına da gerek yoktur.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir