Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Gençliği Neden Kaybediyoruz?

Önce yazıyı kaleme almamıza neden olan habere bakalım:

AİLESİNDEN 3 KİŞİYİ ÖLDÜREN 14 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI!

Ordu’da fındık toplama tartışması sonrası annesi, anneannesi ve abisini öldüren babasını da ağır yaralayan 14 yaşındaki F.Y. ifadesinde; “Bu yıl ortaokulu yeni bitirdim, liseye gideceğim. Ailem tarafından uzun zamandır psikolojik baskıya uğruyorum. Bu baskıda şiddet yok ancak özellikle annem bana sürekli kötü davranıyor. Beni sevmediğini düşünüyorum. Bu benim içimde bir kin biriktirmeme sebep oldu. Babam yıllık izne ayrıldı. Fındık için Korgan’a geldik. Ben Korgan’ı pek sevmiyorum. Fındık toplamayı da sevmiyorum. Ailemin baskısıyla bahçede çalışıyorum. Geçen 3 günde ailemle fındık toplamaya yardım ettik. Olay günü yine fındık toplama işi vardı, bu nedenle tartışma yaşandı.” dedi. (1)

Peki olaydan ne anlamalıyız ve çözüm yolu ne olabilir?

Öncelikle konu memleketimize has değildir. Avrupa ve Amerika’da da benzer ergen/delikanlı dönemi cinayetlere rastlanmaktadır. Fakat bugünden sonra bu cinayetlerin ülkemizde ve dünya genelinde artması muhtemeledir. Bu cümlem sizi ümitsizliğe itmesin ama durum tespiti ve gerçeğin görülmesi bakımından önemli. Nereden bu sonuca vardın hocam?

Yeni nesilde bizim “Allah korkusu” olarak bildiğimiz ve buna bağlı bir dizi değer eksikliği var ve bunu biz aldık ellerinden.

Bunun yerine koyduğunuz hümanizm, doğa, tabiat, insan, hayvan sevgisi vs. hiçbiri bunun sağladığı katkıyı insanlığa sağlamayacaktır. Bu tezimi gerekirse uzun uzun savunabilirim. Ana konu bu ama konu uzamasının diye yeteri kadar açacağım.

Şimdi konunun özeti çocuğun ifadesinde:

  • Köyünü (geleneksel hayat tarzını, ailesini) sevmiyor.
  • İş buyurulmasını sevmiyor.
  • Annesini sevmiyor.
  • Ailesinin yardım isteğini “baskı” olarak görüyor.

Tipik ergen/delikanlı davranışları. Bunlar eskiden de vardı ve şimdi de var. Fakat eskiden kanı kaynamış, delikanlı der, bir miktar hoşgörü ilemeseleyi hallederdik. Yalnız günümüzde durum farklı. Gençler ailesinin her davranışını kabullenmesini istiyor.

Bunun birkaç sebebi var:

  1. Geleneksel tanımlamalar değişti, çocuk, genç, yetişkin.
  2. İmkanlar ve konfor seviyesi arttı ve aile de en fazla konfor çocuklara sağlandı.
  3. Çocuklar ve gençler dünya üzerindeki konforlu hayat örneklerine çok kolay ulaşmaya ve şahit olmaya başladılar.
  4. Yasalar çocukları koruma amacındayken onları dokunulmaz yaptı.

Şimdi bu maddeleri açalım:

Şimdi mükellef olma / sorumluluk yaşı dine ve yasalara göre farklılık arzediyor. Bu ne demek?

İslam da bir çocuk mümeyyiz/ayırt edebilir bir yaşa gelince görev bilinci başlar. Mümeyyiz başka mükellef başka. Yani ne zaman iyiyi ve kötüyü ayırt etti, ona görev ve sorumluluk verilmelidir. Bu 3 yaşta olabilir, 5 yaşta olabilir. Fakat çocuktur, ceza bakımından hoş görülmelidir. Bu alışma dönemidir. “7 yaşında namaza alıştırın.” Bu demek, yoksa namazlarından sorumlu ve cezası olacak demek değil.

Ama dinen “buluğ çağı” dediğimiz ergenliğe adım atar atmaz, artık o birey dine göre sorumluluk bakımından yetişkin gibi görülecek ve yaptıklarının karşılığını alacaktır. Artık bu kişi Allah’a ve onun saygı duymamızı istediği diğer kullara/hayvanlara/bitkiler/tabiata karşı kul hakkı çerçevesinde davranacak, ayrıca dinini belirlediği ana/baba, akraba, komşu haklarına uygun davranacaktır.

Şimdi sen bu çerçeveden çıkıp 18 yaşını bekler ve ona sorumluk yüklemezsen, 14-15 yaşına gelir cinayet işler ve ona çocuk muamelesi yaparsan, askerden gelsin de iş kursun dersen o tembellik ve rahatlıkla 25-30 una kadar aileye yük olarak kalmaya devam eder, evlenmez daha nice sorunlar açar başına.

Bizim çocukluğumuzda, köyde eli iş tutan çocuk ailenin geçimine de yokluğuna da ortaktı. Herkes “gücü yettiğince” çalışırdı. Biz de ailemize karşı ne eziklik hisseder, ne de saygısızlık ederdik. Çünkü işi anlardık, nasıl güçlüklerle hayatın kazanıldığını bilir, imkanları olsa bize neleri vermek istediklerini bilir, alınana razı olurduk.

Şimdi çocuklar ve gençler ailenin geçimine değil sadece konforuna ortak oldukları için, konforları azalınca şımarıp, azgınlaşıp ailelerine karşı geliyorlar. Bu da ileri aşamada, örnekte olduğu gibi cinayete kadar gidebiliyor, gidecektir.

Mevcut medya ve arkadaş çevresi sürekli dünyadaki zengin ve müreffeh hayatı gençlerin gözlerine soktuğundan bu tür yazılar gençleri sıkıyor. “Sizin zamanınızdan bize ne? Bize bunları anlatmayı kesin!” türü konuşmalara şahit oluyorsunuz. Geçen yıl maske takmayan ve sokağa çıkan ihtiyarlarla ilgili haberlerde görülen gençlerin öfkesi aslında diğer alanlarda da var ve ihtiyarlara karşı kin sosyal medya tarafından körükleniyor.

Aslında işin siyasi ve dünyanın hakim güçlerini ilgilendiren tarafları da var ama o konu da ana konudan uzaklaşmamıza nende olacağından fazla girmeyelim.

Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, geçlerin yetiştirilmesinde aile çocuğa maddi konfor sağlayamadığı gibi, bilgi konusunda da yetersiz kalıyor. Hatta şu an okullar yetersiz kalıyor. İnternet üzerinden din, ahlâk, aile ve geleneksel yapılara yapılan saldırıları ailenin tek başına karşılaması hemen hemen imkansız.

Bu ancak aynı fikir ve düşünceye sahip yapıların toplumsal ve internet ortamında örgütlenmesi ve en iyi çözüm yollarını üretmesi ile mümkün olabilir. Gençler artık tarihi kahramanlar, efsaneler ve masallar yerine güncel örnekler arıyor. Ya da tarihi kahramanları güncel kılıklarla en iyi sunanlar bir adım önde.

Batının geçmiş tecrübeleri, kölelik, çocuk işçiliği ve çocuk istismarı konuları onları bir tür katı önlemler almaya itti. Ancak bu tedbirler bu gün gençlerin yetişmesini ve hayata katılmasını ileri yaşlara erteliyor ve gençlerin kendine güvensizliğine neden oluyor.

Bırakalım başkasının yanında çırak olarak çalışmayı, eskiden tarım işçisi olarak tarlasında yahut kendi işyerinde çalışan genç ve çocuklar bile artık küçük arazilerin işlenmemesi, hayvancılığın şekil değiştirmesi vb nedenlerle çocuklar ve gençler askerliğe kadar hayattan kopuk yaşıyorlar. Kanunlar kişinin yatığı işe göre değil yaşa göre ücret belirliyor ve belli yaşın altındakilere çalışma izni vermiyor. Bu hem çocukların hayata katılmasını ve çocukların ailenin geçimine katkısını engelliyor, hem de ailedeki yetişkinler özellikle anne babanın yükünü artırıyor. Bu nedenle ebeveyn çocuklarına vakit ayıramıyor ve onunla ilgilenemiyor ve sorunlarını çözemiyor.

Sonra da çocuklar dokunulmaz bir hale geliyor, yaptığı sorgulanamaz oluyor. Oysa dinimize göre bütün bireylerin bir konumu, çocuk, kardeş, anne, baba, eş herkesin birbirine karşı sorumlulukları vardır. Bunların birinden sorumluluğu kaldırırsan diğerine zulüm edersin.

Özet olarak, bütün eğitim, kültür, iş hayatı ve yasal mevzuat yukarıdaki tehlike ve faydalar dikkate alınarak yeniden düzenlenmediği sürece bu sorunlar olacaktır ve maalesef çok canlar yanacaktır.

(1) https://www.star.com.tr/vasam/ailesinden-3-kisivi-olduren-14-vasindaki-cocugun-ifadesi-ortava-cikti- haber-1649518

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir