Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Çarşamba, Nisan 24, 2024

Hangi Doktorları ve Hangi Hocaları Dikkate Almalıyız?

Cevap çok açık; delille konuşan doktorları/hocaları.

Bazı dostlarımız benim Covid-19 ile ilgili yazılarım/görüşlerim nedeniyle şu yorumları yapıyorlar;

‘’Senin gibi geleneksel dini görüşleri sorgulayan, bir çok ünlü hocaların dediklerini kabul etmeyen ve bu uğurda oldukça cesaretli çıkışlar yapan/yapabilen biri nasıl oluyor da tıbbın içindeki yanlışları sorgula(ya)mıyor veya gör(e)miyor? Neden bu yanlışlara teslim oluyorsun? Anlamak mümkün değil, hayretler içindeyim/z…’’

Evet, bu son zamanlarda oldukça sık karşılaştığım bir tepki. Oysa olay gayet açık ve net.
Ben din konusunda da tıp konusunda da aynı ilkesel tavrı sergiliyorum.
Kimin söylediğine (şahsa, unvana, tanınmışlığına) değil, DELİL’e bakıyorum.

Nasıl ki din konusunda konuşan bir hoca, ne kadar ünlü olursa olsun, unvanı (prof vs) ve makamı ne olursa olsun, söylediği bir delile (AYETE) dayanmıyorsa benim için yok hükmündedir ve ona itibar etmiyorum (ayet ne diyorsa ona itibar ediyorum),

Tıp konusunda konuşan bir doktorun da unvanı ve mertebesi ne olursa olsun, ona değil, elindeki deliline bakarım. Söylediği bilimsel ilkeler çerçevesinde yapılmış araştırmalara mı dayanıyor yoksa kendi kişisel görüşünü mü yansıtıyor? Benim için ilke budur. Tıpta da ilahiyatta da…

Dolayısıyla asıl bana bu soruyu soran arkadaşlar beni hayrete düşürüyor (özellikle dini konularda şahsa değil delile bakan ama bu ilkeyi tıpta işletmeyen arkadaşlar). Falan ülkeden X bir doktor (ayrıksı) bir açıklama yapınca hemen onu kabul ediyorlar ama aksini söyleyen binlerce doktoru yok sayıyorlar.
Onları niye yok sayıyorsunuz ki?

Ama asıl önemlisi şu: hangisi delil ile konuşuyor? Ona niye bakmıyorsunuz? Yapmanız gereken bu değil mi?

Covid-19 ile ilgili spekülatif (ayrıksı) yorum yapan (az sayıdaki) doktorun hiçbiri delil niteliği taşıyan bilimsel araştırmalarla konuşmuyor, sadece spekülasyon yapıyorlar.
Çünkü bu da (maalesef) meşhur olmanın ve hatta para kazanmanın bir yolu oldu.
Ayrıksı açıklamalar yapan bazı doktorların muayene fiyatlarına (pazarladıkları veya temsilcisi oldukları bitkisel ürünlerin milyarlık piyasasına) bir bakın isterseniz, o zaman anlarsınız ne demek istediğimi? Bazı meslektaşlarım için bu yorumu yaptığıma üzgünüm ama maalesef buna mecbur ettiler bizi, çünkü insanların kafalarını bulandırıyorlar, bunu yapmaya hakları yok. Dr unvanlarını istismar ederek insanları kandırıyor ve dahi mesleğimizi de kirletiyorlar.

Konuşan delil ile konuşsun…
Tıp konusunda delilin ne olduğu da bellidir; aksi kanıtlanana kadar mevcut akademik çalışmalar/makaleler.

Aşıların yan etkileri meselesine gelince bugüne kadar içtiğiniz hehangi bir ilacın prospektüsünü okursanız, bazılarında “ölüme neden olabilir” uyarısının bile var olduğunu göreceksiniz. Milyarda bir ihtimal bile olsa bu yazar çünkü kural böyledir. Ama siz bunları hiç okumadan onlarca kez kullandınız. Çünkü kullanmadığınızda hastalık ve ölüm riski daha yüksek oluyor. Aslında bu tıbbın temel kuralıdır. Bizim yaptığımız bütün tedavilerde, ki bu ister ilaç olsun ister ameliyat olsun kar zarar hesabı yaparız; hastaya 10 birim zarar veririz ama 90 birim kar elde ederiz, bir ameliyatta insanın bedenini kesiyorsunuz bu çok ciddi bir zarar değil midir? Ama milyarlarca ameliyat yapılıyor. Niye? Çünkü kar zarar hesabı bunu gerektiriyor.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir