Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Mart 28, 2024

Filistinli Arkadaşın Acı Sözü

90’lı yılların sonuna doğru Filistinli bir tıp öğrencisi ile birkaç ay aynı odayı paylaşmıştık. Savaşın verdiği ortamdan kaynaklansa gerek, o arkadaş yaşının çok üstünde olgunluktaydı ve yaşamın değerini çok iyi biliyordu. Bense gençliğin verdiği toylukla uçuyor, 28 Şubat sonrası baskıları nedeniyle âdeta devlete bayrak açmış isyanları oynuyordum.

28 Şubatçıların yaptığı uygulama nedeniyle birgün yine sinir küpü olmuş, devleti acımasızca eleştirmiş, veryansın etmiştim. Arkadaş hiç tepki vermeden, biraz da üzgün bakarak dinledi, dinledi. Biraz sakinleşip sinirim geçince, kalbime ok gibi saplanan şu cümleleri söyledi: “Bahattin, çok acımasızsın. Beğenmesen de senin bir devletin var. Bizim o da yok. Kıymetini bil, bu kadar insafsız olma.”

O gün bu gündür devletle yöneticileri ayrı tutmaya çalışır, eleştirilerimde hep yönetimleri, yöneticileri hedef alırım. Devlet ayrı yönetim ayrı.

Vatansızlığın, devletsizliğin ne kadar acı ve aşağılayıcı bir durum olduğuna hepimiz şahid oluyoruz. Filistin topraklarının tamamen işgali yetmemiş gibi kalan az sayıdaki Filistinlilere yaşam hakkı da verilmiyor. İsrailli herifler ellerinde silah ve sopalarla hayatta kalmaya çalışan Filistinlilerin evlerine, bahçelerine, tarlalarına girip “Çıkın burası benim” diye terör estiriyor, Filistinliler de seyretmekten başka hiçbir şey yapamıyor. Karşı çıkanların ne hale geldi ortada. Dahası pervazsızca, kendi topraklarında yaşayanların mabetlere girip ibadet edenlere işkence ediyorsun, ateş açıyorsun. Tarihte bu şekilde mabedlerinde ibadet edenlere saldıran kaç devlet var ki. İsrail, âdeta geçmişte Yahudileri sürgün eden, kendilerine işkence ve soykırım uygulayan devletlerin acısını, intikamını maalesef, geçmişte kendilerine kucak açan ve huzur içinde yaşamalarını sağlayan Müslümanlardan alıyor.

Amerika’yı koşulsuz olarak arkasına alan İsrail istediğini yapıyor. Canı istediği zaman istediği yeri bombalıyor. Yazık ki kendi gölgesinden korkan çok sayıda bölge ülkesi yönetimi de sesini çıkaramıyor. Ama gerçek şu ki, günümüz iletişim imkanları sayesinde halklar herşeyin farkında ve tüm bunlar zihinlere kazınıyor. Bugün toplumlar, gücü nedeniyle seyretmekten öteye gidemese de yarın güçler el değiştirecek olursan bundan en çok zararlı çıkacak İsrail devleti ve halkı olacaktır. İsrail, zihinlere yerleşen bu nefreti asla silemeyecektir. İslam dünyasının ortasında kalan İsrail’in güç dengeleri değiştiğinde sığınacağı komşusu da olmayacak, geçmişteki sürgünleri gibi yine sürgün hayatı yaşamak zorunda kalacağı bir gerçektir.

Kendi topraklarında yaşayan, tarlasına evine el konulmamasın için direnen genç yaşlı çoluk çocuk hedef gözetmeksizin gerçek mermilerle vurulması görüntülerini hangi insaflı vicdan unutabilir ki. İlkokula giden 7-8 yaşındaki silahlı askerlerce durdurulup üzerinin aranması, kadınların darp edilip yerlerde sürüklenmesine kim tahammül edebilir. Bırakın günümüzdeki bu vahşi davranışları 30 yıl öncekileri bile unutamıyorum. 90’lı yıllarda Filistinli bir çocuğun kolu iki İsrail askeri tarafından tutulmuş, üçüncü askerde de taşla çocuğun kolunu kırıyordu ve bu işkencenin görüntüleri televizyonlarda yayınlanmıştı. Bu görüntüyü ben istesem de zihnimden silmem mümkün değil.

Umarım gün gelir İsrail, yaptığı bu zulüm ve işkencelerin bedelini öder de, Filistinliler hak ettiği toprak ve vatana sahip olurlar.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir