Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Bugün 27 Mayıs

Bu tarihi, yakın dönem siyasal tarihimizin şer belası olan, Kerbela’sını görülmeyecek şekilde küçük, çok küçük yazmak, hatta hiç yazmamayı ne kadar çok isterdim…

Bir zamanlar demokrasi olduğu iddia edilen bu ülkede seçilmiş başbakan Menderes’i bu tarihte astılar ama bu tarih bitmedi, takvimde sabit durduğu gibi durmadı. Daha sonra Erbakan’a da tel tel ter döktürdüler. Nerdeyse onu da asacaklardı. İmkânları olsa daha dört yıl önce 15 Temmuz’da seçilmiş bir cumhurbaşkanını da infaz edeceklerdi.

Emperyalist babaların her mazlum ülkede temsilci bayileri göreve hazırdı; kimisi apoletli kasketli, kimi sahte takkeli, kimi güya siyasetçi, kimi gazeteci, kimi de koçlar gibi holding sahibi patron.

İşin ilginç yanı, bu ülkede ve diğer mazlum ülkelerde, seçilmişleri asanlar en çok demokrasi ve özgürlük havarisi kesilenler. İnsanların çoğu günlük iş ve meşgul edici enformatik kandırmacalardan bunu görmüyorlar ne yazık ki. Çünkü her astıklarını alkışlayacak “sözde eğitilmiş azgın azınlık mankurt bir halk kitlesi” de yaratmışlardı… Mısır, Türkiye vb. ülkeler bu duruma örnek… İşin kötüsü hâlâ devam ediyorlar bu eğitip eğme işine…

Şunu unutmayalım ki, bizim seçtiklerimizin asılması veya engellenmesi bizim çocuklarımızın ve bu mukaddes vatanın geleceğinin engellenmesi ya da satılmasıdır. Bu sebeple küçük işler ile oyalanmayıp bu büyük fotoğrafı görmek gerek.

“Sömürgeci yabancıların sizde yarattığı en büyük yıkım, zamanla kendinize onların gözüyle bakmanızı sağlamalarıdır.” Frantz Fanon.

Sakın böyle olmayalım.
Ayrıca farkında mısınız?
Aslında katledilen bu üç kişi değildi.
Aslında katledilen sizdiniz, sizin zihniyetinizdi, değerlerinizdi.
Size, bize duyulan nefretin sadece üç kişide yansımasıydı bu hınç.
İpe çekilen hürriyetimizdi aslında.
Farkında mısınız?

Sırf bu milleti tarihinden nefret ettirmek için “Yedikule zindanlarında padişahlar onu boğdurdu, bunu boğdurdu.” diye bize ballandıra ballandıra köpürterek hikâye okuyanlar… (Ki elbette bunlar hikâye değil kabul edilemeyen gerçektir.)

Seçilmişleri, yani sizin seçtiğiniz adamları modern dedikleri sözde demokrasi çağında, daha dün boğduranlar yıllarca bizi iyi uyuttular. İyi ninni söylediler değil mi? Her on yılda bir sizi yeniden yarattılar! Değil mi?

Üç seçilmişi ipte salladılar, milleti de beşikte…
Her on yılda bir…
Değil mi?
Şimdi hakkımız elimizden alındı diye bağıranlar…
Seçilmişlerin canını aldılar.
Ve üstüne bu günü bayram diye yutturdular.
Farkında mısınız?
Ne çabuk unuttuk, ne çabuk unuttunuz!
Farkında mısınız?
O sehpada idam edilen sizdiniz bizdik istikbalimizdi, çocuklarımızdı.
Bu ülkenin zenginliğiydi.
Bu millet yeniden fakirleşsin diye,
Bu millet yeniden büyük bir tarihe sahip olmasın diye astırdılar onları.
Farkında mısınız?

Adnanları da, Denizleri de boşuna yediler. Bir hiç uğruna… Kaos çıkmalıydı. Bu milletin evlatları bir potada buluşmamalıydı. Daima kavga etmeliydi.
Birbirleriyle, tarihiyle kavga etmeliydi.

Farkında mısınız?
Her on yılda bir düdük çalanlar, çaldıranlar.
Her on yılda bir gole giden bu milletin yiğit golcülerini durduranlar.
Sizi bu millet hep görecek. Esas size düdük çalacak. “Kral çıplak” diyecek.
Düdük çalan sizlere inat, Adnanlar ve Denizler birbirine düşmeyecek.
Ve…
Adnan Mendereslerin ölüsü de sizi rahat bırakmayacak, ebediyete kadar sizi takip edecek. Bir gün sizi silip süpürecek.
Yaslıada yaslı Anadolu olmayacak bir daha.
Bugün 27 Mayıs, bu ülkenin en büyük utancının yıldönümüdür.
Rahmet ve minnetle…

Sizleri unutmadık.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir