Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

CHP’nin Ak Partilişme Gayreti

Seçimlerde muhafazakâr ve milliyetçi görünümlü adaylar tercih etmesi, adaylarının bir tek kelimesi doğru olmasa da camilerde Kuran okuma gayretleri, başörtüsüne karşı düşmanca tutumlarında hata ettiklerini itiraf etmeleri ve geçmişleriyle hesaplaşırcasına çaba içinde olmaları…

İsteyerek ve gönülden yapılan işler mi bunlar? Gerçekten bu değişim CHP’lileri mutlu ediyor mu? Böyle devam ederse çok yakında ortaya Ak Partilileşmiş bir CHP çıkacağını göremiyorlar mı? Bu durumda orjinali varken benzeri rağbet görür mü?

Bu değişimin nedeni CHP’nin geçmişe yönelik tövbesi mi yoksa Ak Parti’ nin gücü mü? Cumhurbaşkanımız ve Ak Parti siyaset sahnesinden çekilse CHP yine böyle mi davranırdı? Önemli soru budur!

CHP’li yöneticilerin bugüne kadar dindar camiaya karşı takındıkları olumsuz tavırları ve kendi geçmişlerini de karşılarına alacak şekilde Ak Parti gibi görünme gayretleri keyfi olarak seçtikleri, gönül hoşnutluğu içinde uyguladıkları bir politika değildir. Zorlarına gitse de uygulamaya mecbur kaldıkları Ak Partilileşme siyasetini, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun dediği gibi CHP’liler samimiyetlerinden değil de, zorlarına gitse de kabullenmeye mecbur oldukları bir yol olarak uygulamak zorunda kalmaktadırlar.

Hiç şüpheniz olmasın, seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na camide Kuran okutan baskı, Erdoğan ve Ak Parti’nin milletimizden aldığı koşulsuz destektir. Güçlü lider Erdoğan ve Ak Parti’siz bir CHP ve İyi Parti henüz sınav olmuş değildir. Haliyle bugün bizim karşımızda olan başta bu iki partinin yanında tüm muhalefet siyasetini, Ak Parti ve güçlü lideri Erdoğan şekillendirmektedir.

Erdoğan partisinden de çok oy alan doğal bir liderdir. Bu yüzden seçimlerde şu ya da bu şekilde bir partiyi yanına alan, diğerine aday çıkar ve Ak Parti’yi böl diyen, bir diğerine sen de terörle ilişkili olduğun için sadece görünmez bir kablo ile bize destek ver diyen bir topluluğa bu akıl almaz işleri yapmayı mecbur eden güçlü lider Erdoğan’dır.

Ne olduğunu değil de ne olmadığını anlatmaya çalışan CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Deva ve Gelecek partileri, bir de dolaylı olsa da PKK terörüyle ilişkili HDP birlikteliği, hizmet etmek üzere bir araya gelen bir ittifak olduklarına inanmamızı mı bekliyorlar? Böyle bir karmaşa, birbirinin zıddı hatta varlık sebebi olan partiler, legal-illegal tüm gruplar bir araya geldiler şimdi de başlarına seçim kazanabilecek bir kişi aranıyor. Bu ismin de İstanbul Belediye Başkanlığı yapması nedeniyle Ekrem İmamoğlu olabileceği konuşuluyor. Böyle bir yapının başına gelen kişi bir kere lider olmaz ki!

Lider böyle olunmaz. Lider, fikirlerini ortaya koyar, insanları o fikirleri benimsemeye davet eder, kendine inandırır, kendi dışındaki partilerin ve liderlerinin tasfiye olmasına neden olur. Erdoğan, işte böyle lider olmuştur. DYP, ANAP, DSP başta olmak üzere bir çok siyasi figürü siyasetten silerek seçmenlerini kendi partisinde toplamayı başarmıştır.

Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığından liderliğe geçtiğini düşünenler Ekrem İmamoğlu’nun da aynı yolla lider olabileceği teorisini kurmaktadırlar. Oysa, Erdoğan Belediye Başkanı oluncaya kadar İstanbul’u yöneten CHP, İstanbul’u suyu olmayan, trafiği keşmekeş, havası çok kirli, yolları çukur, çamur içinde olan bir yere dönüştürmüştü. Böylesine sorunlu hale getirilmiş bir İstanbul ancak iş yapabilen, üretebilen, ehliyet ve liyakat sahibi bir lider bu sorunlardan kurtulabilirdi. Erdoğan’da çok kısa süreye rağmen böylesine büyük sorunlardan İstanbul’u kurtararak lider olmaya hak kazanmıştır.

Bugünün İstanbul’u bir lider çıkaracak zorlukları, sorunları, sıkıntıları barındırmamaktadır. Seçildiği hafta tatile giden İmamoğlu’nu bugüne kadar görevine hiç dönmese bile arayan soran olmazdı. Çünkü ortada kurumsal yapısını tamamlamış bir İstanbul Belediyesi vardı ve bu da, Erdoğan ve Ak Parti sayesinde olmuştu. Suyu olmayan, havası yaşanmaz kadar kirli, trafiği çekilmez, yolları çukur, çamur içinde olan İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan tatile gidebilir miydi?

Seçilir seçilmez tatile giden İmamoğlu ile göreve gelir gelmez sorunlarla boğuşup tek tek arkaya bırakıp efsane olan Erdoğan kıyaslanır mı? Erdoğan temel atma üretme, imar etme, inşa etme adamı, İmamoğlu da tam tersi temel at/ma/ma adamı … Aradaki fark ,sıcakla soğuk, acıyla tatlı, siyahla beyaz kadar…

Bu yüzden bizler ihtiyaç olması halinde Ak Parti ve liderini, CHP’ye veya İyi Parti’ye göre kıyaslayarak değil de, bizlerin ve kendilerinin de uymaya mecbur oldukları evrensel hak ve hukuk ölçülerine göre eleştiriyoruz…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir