Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Acaba Siyasiler de Okurlar Mı?

Çocuklar Allah Teâlâ’nın insanlara hem lütfu hem de en önemli denenme alanlarından biridir. İnsanın merhametine arz edilmiş birer emanettirler. Evlenmenin amaçlarından birinin de her yönden sağlıklı nesiller yetiştirmek olduğu bilinecek olursa bu emaneti muhafaza etmenin önemi daha iyi kavranmış olacaktır. İnsanın var oluşundan beri çocukların eğitim ve öğretimi hep ilk gündem maddesi olmuştur. Vahyin hayatın anlamı olduğu süreçte peygamberler bu konuda da ümmetlerine örnek olmuşlardır. Fakat temsil yetkisinin peygamberlerde olamadığı veya risaletin hesaba katılmadığı inkıta süreçlerinde ise insanlar bu konuya kafa yormuşlar; fikir üretmişler, kitaplar yazmışlar vs. konu gündemden asla düşmemiştir. Zira çocuklar anne-babanın en değer verdikleri varlıklardır. Kendilerinden bir parçadır. Onların iyi yetişmeleri anne ve babanın çocuklarına verdikleri değerin bir tezahürüdür. Unutmayalım ki her çocuk davranış ve ahlak bakımından ebeveynlerinin eseridirler.

Kur’an-ı Kerim’de çocuk eğitimi veya onların yetiştirilmeleri ile alakalı müstakil bir konu başlığı yoktur. Zaten Kur’an böyle konu başlıklarıyla indirilen bir kitap da değildir. Kur’an iyi araştırılır; içeriğine hâkim ve bütüncül bir yaklaşımla incelenecek olursa çocuk eğitimi ile alakalı önemli malzemeler vardır. Kur’an-ı Kerim’de çocuklukları anlatılan peygamberlerin hayatlarından çok rahat bir şekilde çocuk eğitimi ile alakalı ipuçları bulmak mümkündür. Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Yahya ve Hz. İsa Kur’an’da çocuklukları anlatılan peygamberlerden bazılarıdır. Hz. Meryem’in yetiştirilmesiyle alakalı yeterince ayet de mevcuttur. Peygamber Efendimizin çocukluğu ise bütün detaylarıyla rivayet kitaplarında vardır. Çocuklar üzerine çalışma yapanlar için onların üzerinden anne ve baba adaylarına ilginç mesajlar verilmiştir. Bu saymış olduğumuz peygamberlerle beraber çocuk eğitimi konusunda en önemli ipuçları ve uygulanması gereken tavsiyeler lokman suresindedir. Allah Teâlâ bu surede ebeveynlerin çocuklarına karşı kullanmaları gereken sevgi dilinden, eğitimlerindeki öncelikli konulara kadar değinmiştir. İbadete erken yaştan itibaren teşvik edilmelerinden, beraber olması gereken insanların niteliklerine kadar ayetlerde atıflar vardır. Kanaatimize göre Lokman suresindeki ve diğer surelerdeki çocuk eğitimiyle ilgili emir ve tavsiyeler aile hayatından okul hayatına kadar kurumsallaşmalıdır. Bu kurumsallaşma siyaset eliyle gerçekleşmeden veya ideal nesilden dem vuranlar özel eğitim programlarıyla bunu hayata aktarmadan sağlıklı bir nesil yetişmeyecektir. Siyaset, dini olanı reddetmekten vaz geçmedikçe doğruyu bulamayacaktır.

İdeal çocuk eğitiminin genel kurallarını vahiyde aramak yerine Danimarka, Norveç, Finlandiya, Fransa veya bir başka Avrupa ülkesinde aramak beyhudedir. İdeal çocuk yetiştirme programı Kur’an-ı Kerim ve sünnettedir. Alan uzmanları pekâlâ vahiyden proje hazırlayabilirler. Dini hesaba katmamakla ve hakikate kulak kapatmakla bir yere varılmaz. Model almaya çalıştığımız ülkelerdeki çocukların çok yönlü bir ahlaki yetişmişlikleri yoktur. Akademik başarı için sadece bilgi yüklemek nesil emniyetini hiçbir şekilde garanti altına almaz. Burada belirtmek istediğimiz husus; batı dünyasındaki bu çocukların uyuşturucu kullanımı, işledikleri cinayetler, zinaya düşme oranları, ensest ilişkiler, intiharlardaki artışlar, ailelerindeki boşanma miktarları, ellerindekilerini yoksullarla paylaşabilmeleri, ebeveynlerine olan merhametleri, siyaseti sömürüye dönüştürmeleri, dünyadaki akan kana karşı alacakları tedbirler ve bakış açıları batılı çocukların ruh hâllerinin sağlıklı olup olmamalarının göstergeleridir. Buradan hareketle şunu rahatlıkla iddia edebiliriz; batılı çocuklar kendilerini yetiştiren zihniyet gibi bencil, merhametsiz, pragmatik, Pozitivist, hedonist ve sekülerdir. Hayatlarının merkezinde sadece kendileri vardır. Biz ise bir Müslüman olarak böyle bir nesil istemiyoruz. İstemiyoruz ama siyasal hâkimiyeti elinde bulunduranlar eğitim programlarını yaparken din öğretimini örgün eğitim içerisinde ilkokul dördüncü sınıftan başlatmaktadırlar. Hâlbuki Peygamber Efendimiz din eğitimine eş seçiminin kriterleriyle zemin hazırlamış, sonra da iki yaşından itibaren din eğitimini başlatmıştır. İslâmî eğitimde çocuk terbiyesi doğum öncesi başlar.

Din eğitiminin okullarda hem geç başlaması hem de kültür olarak müfredata istenen oranda yansımaması, bu eğitimden istenen neticenin alınmayışının ana nedenlerinden biridir. Zira eğitimi pozitivist bir nesil yetiştirmenin aracı olarak gören ve Kemalizme bir din olarak bakanlar, din kavramının her türlü kullanımından nefret etmektedirler. Hatta pozitivist eğitime karşı çıkanların görevlerine son verilerek anında tecziye bile edilmektedirler. Onların sesine oy kaygısıyla pragmatik bakan iktidarlar ki Müslümanların oylarıyla bile seçilseler din öğretiminde isteneni yapmamaktadırlar. Bu konularda çalışma yapan kurumlar, resmi ideoloji ile din arasında kaldıkları için ne yaptıklarını bilmemektedirler. Bahsi geçen kurumlar, çok basit vurgularla hem kendilerini tatmin ediyorlar hem de Müslümanları istismar ediyorlar. Bizler ise yavrularımızın insan-ı kâmil olmalarını arzu ediyoruz. Bunun tahakkuku için de model olarak peygamberlerin hayatlarının bilinip hayata katılmasının zaruretine inanıyoruz. Bu çerçevede hayatının tüm ayrıntıları bilinen ve sahih kaynaklarla bizlere ulaşan Peygamber Efendimizin hayatının programlaştırılıp insan hayatına sunulmasının önemini biliyoruz. Çünkü insan-ı kâmil olan Resulullah, yedi çocuğuna babalık yatığı gibi sahabe neslinin de en güzel yetişmesi için ümmetine örnek olmuştur. Tek kelimeyle Resulullah (s.a.v.), insan yetiştirmiştir.

Çocuklarımızın eğitimine nereden başlayalım? Nasıl başlayalım? Sorularının cevaplarını Yüce Allah, Lokman suresinde cevaplamıştır. Özellikle nereden başlayalım? Sorusunun cevabı oldukça önemlidir. Vahye göre çocuk eğitiminin başlangıç noktası tevhiddir. Ebeveynlerin şefkat ve sevgi diliyle müzeyyen tevhidi eğitimleri, çocukların doğumundan itibaren kesintisiz devam eder. Kesintisiz diyoruz, çünkü çocuklar ebeveynlerin gözünde hep “çocuk” olarak kalırlar.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir