Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 23, 2024

İnsan Niçin Evlenir

İnsanlar, şu fani dünyada farklı farklı memleketlerde, ayrı milletlere, çeşitli yörelere, farklı cinsiyetlere sahiptir. Farklı memleketlerde ayrı milletlere sahip ve farklı cins bir erkek bir dişiliği olan insanlar bir araya gelip evlenerek bu farklılıkları ortadan kaldırırlar. Daha önce hiç birbirini tanımayan bir dişi ve erkek çift bazı sebepler (görücü usulü, iş yerinde beraber çalışma, aynı okulda okumak gibi vasıtalar) ile tanışıyorlar, birbirlerini seviyorlar ve iyi günde, kötü günde, sağlıkta, hastalıkta hep beraber olacaklarına ve ancak ölüm ayırıncaya kadar hayat arkadaşı olacaklarına dair birbirlerine söz vererek hayatlarını birleştiriyorlar. Bu erkek ve dişi olan ayrı cinsiyete sahip çift evlenerek bir aile kurarlar. Böylece ayrı cinsten kadın adam diye nitelendirilmez, karı koca olarak nitelendirilir. İki bedende bir can, iki kalbin bir attığı kalbe dönüşürler, farklı yolda yürürken bir yolda aynı adımları atar hale gelirler, bir elmanın iki yarısı olurlar. Hasılı hayatı her şeyi ile paylaşacakları bir yuva sahibi olurlar.
Bu yeni yuvanın sahibi olan ailenin iki tarafı yani kız ve erkek tarafı daha önce birbirlerinden hiç haberdar değilken birbirlerini tanımamışken hatta aynı şehirde, aynı belde ve mahallede oturdukları halde varlıklarından bihaber yaşarlarken evlilik vasıtası ile birbirlerini tanırlar ve hısım akraba olurlar. Böylece yeni dostluklar ve güzel yaşantılar meydana gelir. Bu evlilik bağından doğan akrabalıklar uzun soluklu olarak sıcak ve samimi ilişkilerle devam edip gider. Maalesef kimi aile ve akrabalık müessesi de kısa olup kavgalarla hatta cinayetlerle hitam bulur.

Her evlilik sonsuza dek sevgi ve muhabbetle devam etmesi için yapılır. Her evlilik delicesine sevgi ve aşk ile kurulurken ne acı ki, birbirlerini kopmaz bir bağla severlerken her nasılsa birden karı koca ve akrabalar kız ve erke tarafı birbirlerine amansız bir düşman oluverirler. Öyle düşmanlık ki cinayet işlemeye varıncaya kadar kin ve nefretle evliliklerini sona erdiriyorlar.
Şimdi, bizi düşündürmesi gereken durum, büyük mutluluklarla sevgiyle muhabbetle birleştirilen hayatlar, nasıl oluyor da büyük nefretle, kinle, düşmanlıkla, o kadar yaşanan güzellikler unutulup hatırları bile çöpe atılan değersiz görülerek hatta cinayetlerle son buluyor?

Bu soru, genelde her boşanan çifte soruluyor. “Hiç o yaşadıklarınızın hatırı yok mu? Biraz birbirinizi idare etseydiniz ya. Halbuki başlangıçta ne kadar da mutluydunuz.” Böyle ortamı yumuşatmak için söylenen sözlere karşılık olarak her iki kız ve erkek tarafı öyle sözler sarf ediyorlar ki, karşı tarafa kin, nefret ve iftira kusuyorlar. Hangi tarafı dinlersen onlar masum karşı taraf dünyanın en geçimsiz, en kötü insanlarıdır.

İşin bu raddeye gelmesinin en büyük nedenlerinden birisi, Cenab-ı Allah’ın bir ayetini unutmamızdandır. “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât; 13)
Bu ayette Allah’ın bizleri bir erkek bir dişi olarak yarattığını bunu da birbirimizle tanışmamız için farklı kabilelerden ırklardan milletlerden yarattığını bildiriyor. Bu farklılıklar, millet, boy sop bizlerin tanış olması içinmiş. Ayette anahtar kelime ve vurgulanmak ve bize ders verilmek istenen tema tanış olmak kelimesi ve manasıdır. Tanış olmayı en güzel şekilde Yunus emre anlatıyor.

Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünyaya kimse kalmaz

Tanış olmak demek, kişiyi tanımak, birbirini sevmek, paylaşmak, iyi ilişkilerde bulunmak demektir. Kişi tanıdığı insanla konuşur, muhabbet eder, dost olur, samimi ilişkilerde bulunur. Tanımadığı insandan hep çekinir. Çünkü, nasıl bir yapıya sahip, dürüst mü, düzenbaz mı, mülayim mi, sert mi sorularının cevaplarını bulmak için o kişiden uzak durur. Kolay kılmak ise tanış olup birbirimizle güzel ilişkilerde bulunmamız için bütün ayrılıkları, kinleri, kötülükleri, düşmanlıkları, art niyetleri, peşin hükümleri, yargıları ortadan kaldırmak imiş.

İnsanların yaratılış gayelerinden biri olan bu dünya hayatımızda barış ve esenlikle yaşamak için birbirimizle tanışık bir hayat yaşamamızı bize salık veren bu ayeti tam anlayamadığımızdan kavgalar düşmanlıklar ve boşanmalar yaşanmaktadır.
Hucurat suresinin 13. Ayetini kalplerimize ve dimağlarımıza yerleştirelim ve mesajını idrak ederek evliliğin hikmetini anlayalım. Böylece evlilik çatısını yıkmayalım.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir