Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Mesele CHP Meselesi Değil

Doğrusunu söylemem gerekirse 2002 de AK Parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde ettiğinde Türkiye’nin çok hızlı bir değişim sürecine gireceğini hiç hissetmemiştim. Hatta ‘endişeli’ tarafta idim. 80 Darbesinden sonra beynimiz öylesine yoğun bir manipülasyonla bombardıman edilmişti ki insanın Tayyip beyin ‘biz değiştik’ dediğine inanası gelmiyordu. Öyle böyle değil; öylesine büyük bir soygun ve baskı döneminden geliyorduk ki umuda inanmak kolay değildi. Kumarhanede ağzı burnu kırılan başbakanlar, dolar ve borsa spekülasyonları, işkencehaneye dönüşen cezaevleri, keyfi idamlar, Tayyip beyin geçmişinden kayıt edilip böyle zamanlar için saklanmış herkesi kucaklamayan videoları, Sincan’da tankların yürümesi, demokrasiye ‘balans ayarları’, Aczimendi ve benzeri din kisvesi altındaki şarlatanların provokatörlükleri, batan banka ve bankerler ve 2001 krizi ile çöken devlet.

Halk bu alçaklığın faturasını tüm düzen partilerine kesmişti. Tümünü sandığa gömdü. AK partiden başka bir tek Baykal’ın başında olduğu CHP girebildi meclise. O da zaten bir dönem önce baraj altında kaldığından klasik iki ana siyasi çizgiden biri olarak girdi meclise. Halk, AK Partiye umut için şans vermeyi seçmişti.

AK partinin ilk yılları iyi saatte olsunları, yani şu yukarıda saydığım işlerin faillerini ürkütmemeye çalışmakla geçti. Başka da çare yoktu zaten çünkü AK Partiyi yemek için sırtlanlar gibi bekleşiyorlardı. Buna rağmen yapılanlar az buz değildir. En önemlisi 2008 krizinin ülkemizi teğet geçmesiydi. Emperyalist bağımlılık ve soygun düzeniyle asıl hesaplaşma 2012 den sonra başladı. FETÖ komploları da… Yargı aracılığıyla yapılan saldırılar, Gezi, hendek terörizmi, ve 15 Temmuz ihaneti…

Toplumların yaşamında köklü değişimler kolay değildir. Önemli bir bölüm, ne kadar eza cefa çekiyor olsa da yerleşik nizamın alabora edilmesinden ürker. İleriyi göremediği için bir bilinmezliğe sürüklenildiği hissine kapılır. İşte CHP bu kesimin oylarına talip oldu. Kaset operasyonu sonrasında da toplumun korku ve endişelerini pompalayıp, AK Parti iktidarının yaptığı her şeyi kötüleyerek yenilikleri ‘kötülük’ hanesine yazdı. Yapılan yatırımlar kötüydü, tüp geçit çökecekti, büyük bir havaalanın yapmak kötüydü, Suriyelilere kucak açmak kötüydü, güney sınırımızda kurulmak istenen ‘garnizon’ devlete engel olmak kötüydü, Libya yasal hükümetiyle dayanışma kötüydü, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmek kötüydü, Akdeniz’de hidrokarbon yatakları aramak kötüydü, S 400 almak kötüydü, savunma sanayini millileştirmek kötüydü, Karadeniz’de doğalgaz rezervi bulmak bile kötüydü.

Bütün bunların ülkemizin hayrına olmadığına inandırmaya çalıştılar milleti. ABD nin ve onun aparatı FETÖ nün de yardımıyla müttefikler de edindiler. AK Parti iktidarının ilk yıllarında kullandıkları ‘İran olacağız, Malezya olacağız’ öcülerinin yerine bunları koydular. Asıl hareket noktası ülkenin içine girdiği baş döndürücü değişimden endişe duyanların endişelerini körükleyerek buradan kendilerine bir iktidar çıkarmaya çalışmaktı. Amerika’ya ve AB ye olan kölece bağımlılık son bulmasın istiyorlardı. Kendi ikballerini bunun sürmesinde görüyorlardı.

Ama bekledikleri gibi olmadı. Hırçınlaştılar. Zırvalamaya başladılar. Zırva tevil götürmez. Halkın büyük kısmı değişimden, büyük bir devlet olmaktan yana tutum aldı. Yeniden uyanan bir millet olarak ayağa kalktı. 15 Temmuzda büyük bir feraset gösterdi. İşte o gece tam bir kırılma noktası idi. Artık bu değişim, tersine döndürülemeyecek, sürecekti.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir