Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Salı, Nisan 23, 2024

Mecburi Bir Yazı: Mehdi Meselesi

Madde madde yazarsam kendimi daha iyi ifade edebilirim sanırım:

  1. Mehdiyle ile ilgili hadisler çoktur. Çoğu zayıf olsa da içlerinde makbul olanları da vardır.
  2. Hadislerin ortak noktası yeryüzünün zulümle dolu olduğu bir zamanda adalet için mehdinin geleceğidir. İsim, soy, ten özellikleri, kalış süresine dair bilgiler ahaddır.
  3. Mehdi hadislerindeki anlayış Kur’an tarafından desteklenmemektedir. Hz. İsa’nın nuzulü, şefaat, kabir azabı Kur’an tarafından desteklenmekte ama “bir” kişinin “kurtarıcı” olmasına dair bir hususa işaret Kur’an’da yer almamaktadır. Olsa olsa Peygamber’in görevlerini devralan “ümmet”in kurtarıcılığına vurgu vardır; o da tebliğ ve irşad yoluyla…
  4. Kur’an’da buna işaret olmaması bu hadislerin reddedilmesini gerektirmez; ama başka türlü anlaşılmaları da mümkündür.
  5. Mehdi hadislerini gelecek bir mehdiye değil, mehdi olmaya bir teşvik şeklinde anlamak mümkündür. Bir tane deccal olmayabileceği gibi bir tane de mehdi olmayabilir. Buna göre İslam her zamanda mehdi kıvamında insanlar yetiştirmeye vurgu yapmaktadır. Mehdi, şahs-ı manevi de olabilir. Ama asla falan kişi veya topluluk bu anlamda ben mehdiliği temsil ediyorum demez, dememelidir. Mürşidin, ben mürşidim; muttakinin ben muttakiyim dememesi gibi.
  6. Mehdi hadisleri ilk akaid kitaplarında geçmez. el-Fıkhu’l-ekber’de de, Tahavî’nin akaidinde de, Nesefî’nin akaidinde de yoktur. Nesefi’nin şerhi Şerhu’l-akaid’de de mehdi meselesi bulunmamatadır.
  7. Mehdi meselesi, temel akaid konusu değildir, akaidin fer’i bir konusudur. Hatta şefaatin dahi fer’î bir konu olduğu dikkate alınırsa mehdi meselelesi fer’in de fer’isidir.
  8. Mehdi meselesini inkar eden, yani hadislerin hepsine uydurma diyen dinden çıkmaz, bid’at işlemiş olur. Aslında böyle düşünenler açısından bu tür hadisler hakkında uydurma demektense tavakkuf etmeleri daha iyi olurdu. Bazen susmak da güzeldir. Hadisleri -içerdiği bir takım problemlerden dolayı- te’vil eden ise bid’atçı olmaz. Te’vil edip kendinin veya cemaatinin mehdi olduğunu söyleyen şık bir harekette bulunmuş değildir. Nitekim, te’vil edildiğinde zaten özel bir insan veya grubun mehdi olmadığı söylenmektedir. Böyle olduğunda kalkıp birinin kendine işaret etmesi en azından edep dışıdır. Belki niyetiyle bu edep dışılıktan beri olmak mümkün olur.
  9. Müslümanların bu meseleden dolayı birbirine sert bir dil kullanması üzücüdür, kabulü mümkün değildir. Mehdi’yi gelecek bir kurtarıcı olarak bekleyen de olabilir. Buna saygı duyulur. Mehdi’yi, şahs-ı manevî kabul edenler de bulunabilir, buna da saygı duyulur. Mehdi hadislerini inkar edene saygı duyulmasa bile fikrinden dolayı kendi haline bırakılır. Şahsını hedef yaparak “sen bid’atçısın” denmez, denmemeli. Mehdi meselesi hararetli bir tartışmanın konusu yapılmamalıdır.
  10. Bu mecburi bir yazı idi. Aslında bu meseleyi gündemde tutmanın fazla bir anlamı da yoktur. Gelecek bir mehdiyi bekleyenlerin de bunu sürekli gündem yapmaları gerekmez. Müslümanların hiç bir derdine çare değildir.
Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir