Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Bir Başka Açıdan Vatana ve Millete İhanet Suçu

Kur’an-ı Kerim’e ve İslâm’ın, sübutu ve delaleti kesin hükümlerinden birine inkârcı yaklaşım, dinin halkalarından birisini koparmaktır. Bu konuyla ilgili örnekleri çoğaltmak mümkün olmakla beraber en net örneklerden birisi Yüce Allah’ın şu buyruğudur: “Allah’ı ve peygamberini inkâr edenler, (Allah’a inanıp peygambere inanmamakla) Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler ve ‘Biz (peygamberlerin) bazısına inanır, bazısını da inkâr ederiz.’ diyerek imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler. İşte bu kimseler gerçek kâfirlerdir. Biz, kâfirlere rezil ve perişan edici bir azap hazırladık.”[1] Ayetten anlaşılan; Allah’a ve Resulü’ne iman, imanın rükünlerindendir. Allah’ın(c.c.) gönderdiği peygamberler arasında iman bakımından ayrım yapan küfre girer.

Herhangi bir kimse Allah’a (c.c.) nasıl inanıyorsa, daha önceki peygamberlere ve kendi zamanına ve toplumuna gönderilen peygambere de iman etmek zorundadır. Eğer iman etmiyorsa imanın rükünlerinden birini inkâr ettiği için hidayetle olan tüm bağlarını koparmış olur. Bu nazik durumu Hz. Peygamber şu hadisinde açıklığa kavuşturmuştur: “Allah’a yemin ederim ki bu (davet) ümmetinden ister Yahudi ister Hıristiyan olsun; kim benim peygamberliğimi duyar da benim kendisiyle gönderilmiş olduğum şeye (dinî emir ve yasaklara; şeriatın tamamına bütüncül olarak) iman etmezse kesinlikle cehennemlik olur.”[2] Hadis-i şerifteki “الذي” ism-i mevsulü Hz. Peygamberin getirdiği dinî emirlerin tamamını kapsar. Bu nedenle, değil peygamberi, getirdiği dinî hükümlerden birisini inkârın dinin tamamını inkâr olacağına vurgu yapar. Bu hadis ve yukarıdaki ayet; ‘ Allah’a iman ettikten sonra Hz. Muhammed’e inanılmasa da insan ahirette kurtulacaktır’ diyenlere çok önemli ve kesin bir cevaptır.

Konuyla ilgili Kur’an ve sünnette onlarca örnek de vardır. Çünkü bu batıl söylemin arkasındaki kilise ve misyonerlerin asıl amacı; İslâm’ı muharref ve batıl dinlerin seviyesine indirmek ya da bu batıl dinleri İslâm’ın seviyesine çıkarmak suretiyle dinleri eşitlemektir. Hakikatin mutlak değil de izafi olduğuna vurgu yaparak muharref dinlerin de doğru olduklarını dillendirmektir. Bütün bunları organize eden papalığın gayesi, her insanı potansiyel Hristiyan kabul ederek dünyayı Hristiyanlaştırma; özelde de Türk çocuklarını “gâvurlaştırma” faaliyetidir. Bilerek bu çalışmalara iştirak etmek itikadi ve siyasi bir sapkınlıktır. Sözde cehalet ise böyle ciddi bir konuda mazeret değildir.

Varlığını dini ile devam ettiren bir milletin çocuklarına Hristiyanlık dâhil bütün batıl dinlerin propagandasını yapmak veya toplumu sekülerleştirmeye çalışmak vatanın ve milletin bekasına karşı işlenmiş en ağır suçtur. Milli güvenliğe tecavüzdür. Bu çalışmaları yapanların, işledikleri ağır suç nedeniyle vatana ihanet suçundan yargılanmaları gerekir.

[1] Nisa, 4/150-151
[2]Müslim,1, İman, 70, Had. no: 153, c. I, s. 134.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir