Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

Yaratılışımız Birliktedir

Kainatta hayat tek düzeliğini sürdürürken, her varlık kendi işinde gücünde iken, melekler Allah’ı tespih ediyor, hayvanlar günlerini sıradanlıkla geçiriyor ve diğer canlı cansız varlıklar da görevlerini yerine getiriyorlardı. Ve derken Hz. Âdem yaratıldı. Hemen Onun yanında Havva Validemiz yaratıldı. Havva Validemizin Hz. Âdem’in hemen akabinde yaratılması, insan tek olamaz, hayatını bir kişi ile devam etmeye ihtiyacı vardır anlamına gelmektedir. Sonra çocukları olur. Bu da insanın aile ve toplum içinde yaşamak ve birbirleri ile yardımlaşarak, paylaşarak, en önemlisi de birbirlerine muhtaç olacak şekilde yaşamak için yaratılmıştır demektir. Yani insanın yaratılışı beraberce birlik ve dirlik içinde yaşamaktır.
Yaratılış gayelerimizden birisi olan birlik ve dirlik içinde yaşamayı Hz. Âdem ve çocukları bozmadan uygularlarken Kabil kardeşi Habil’i kıskanır, Onu çekemez, içten içe Ona haset eder. Neticede bu fitne tohumlarının yetişmesi ile kabil kardeşini öldürür. Böylece birlik, dirlik bozulmuş oldu. Böylece ta kıyamete kadar sürecek iyi ile kötülüğün kavgası başlamış oldu. Fitne, bu olaydan sonra toplumun tüm bünyelerine girerek birlik ve beraberliği daima tehdit eder hale gelmiş hatta toplumu parçalamıştır. Aynı dili konuşan, aynı kültüre, adet ve göreneklere sahip olan milletleri bölüp parçalamış. Birbirlerine düşman ederek kardeş kardeşi kendi kendilerine kavga ettirmiştir.

İnsan, yaşadığı toplumda birlik içinde bulunduğu müddetçe güven, emniyet, huzur ve mutluluk içinde yaşarlar. İnsan veya toplum birbirlerine karşı eğer Kabilin kardeşine karşı içinde kor bir ateş gibi beslediği hislerle tüm bünyelerini sararlarsa dağılıp güçsüz olarak başka milletlerin emrine girerler ve işgaline uğrarlar. Bunu “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” ayeti ne güzel ifade ediyor. Birbirimizle çekişmek, gücümüzün ve devletimizin gitmesiyle yok olup gitmek. Bizi bu hale sokan ilk neden veya husus birbirimize karşı hasettir. Haset kişinin elindekine razı olmayıp komşusunun, arkadaşının, akrabasının hatta kardeşinin sahip olduklarına bakarak onları kıskanmasıdır. “Bende yok, onlarda var. Benim onlardan ne eksiğim var. Onlarda olanların bende de olması lazım, hatta onlardan daha çok olması gerekir.” İşte bu düşünceler hasedin kaynağıdır. Bu düşüncelere kapılan kişi içinde yavaştan yavaştan makam veya mevkice kendinden üstün olan kardeşi dahi olsa ona düşmanlık besler. Onun o makam ve mevkilerini kaybetmesi için fırsat kollar. Fırsatını da buldu mu kendine güvenen o dostunu, arkadaşını veya kardeşini sırtından haince vurur. Haset, kıskançlığı tetikler, kıskançlık çekememezliği doğurur, çekememezlik de içten içten düşmanlığı, hainliği canlandırır. Ve netice tüm birlik bağları kopmuş darmadağın olarak başkalarının güdümünde olan toplum.

Büyük bir medeniyet ve uygarlık meydana getirmiş şanlı bir tarihe sahibiz. Bununla ne kadar gurur duysak yeridir. Bizim medeniyetimizin şanlı tarihi sadece Bedir, Mute, Malazgirt, Çanakkale gibi destanlardan ibaret değildir. Büyük bir uygarlık, medeniyet ve teknoloji bilimi, tarihimizin altın sayfalarında yer almaktadır. Şimdiki teknolojide ileri olan Avrupa Orta Çağ karanlıkları cahiliyesinde yaşarlarken biz Müslümanlar Maveraünnehir, Buhara, Bağdat, Endülüs, Cizre ve daha nice şehir ve bölgelerimizden ilimler, o günün büyük teknolojileri üretiliyordu. Evet, şu an adı şanı unutulmuş Cizre, tarihin ilk silikon vadisidir. Orada kurulan medreseler günümüzün Harvard Üniversitesi gibi dünyanın en itibarlı üniversitesi idiler. Avrupa da derebeylikler, haksızlıklar ve tüm kanunsuzluklar yaşanırken tüm Müslüman ülkelerinde barış ve huzur hâkimdi.

Nasıl oldu da Avrupa o halden bugünkü zenginliğe, teknolojiye ulaştı. Biz Müslümanlar da nasıl fakirliğe ve cahilliğe düştük? Bu sorunun tek cevabı var o da yukarıda değindiğimiz hasettir. Biz ilk önce Allah’ın bize takdir ettiği sahip olduğumuz mala, mülke, makama ve mevkiye razı olmadık. Elimizdekilere kanaat etmedik. Böyle olunca da yakınlarımızın sahip olduklarına baktık. Bizden fazla makam ve mevki sahip olanlara haset ettik. Sonra da birbirimiz ile çekişmeye başladık. Birbirimizle çekişmekten elimizdekileri değerlendirmek ve onları toplumun faydasına olacak işlerde kullanmak, paylaşmak ve beraberce harcamak yerine birbirimizin mallarını yok etmek, elinden almak için çabaladık. Başkalarının malına göz diktik. O başkaları da bizim malımıza göz dikti. Neticede birbirimizle böyle uğraşıp birbirimizin arkasından her türlü hileleri kurarak için için toplumumuzu çökerttik. Birbirimizle uğraşmaktan ilim ile uğraşmaktan uzaklaştık. Böylece ilmi bıraktık ve cahilleştik. Cahil olunca da birlik ve dirliğimizi kaybettik.
İşte o şanlı tarihimiz, büyük medeniyetimiz ve uygarlığımız birlik ve beraberlik içinde olduğumuz zaman parlamış ve o tarih yazılmış ve o medeniyet doğmuş. Ne zaman birlikten ve beraberlikten uzaklaşmışız tarihimizin kara sayfaları meydana gelmiş ve medeniyetimizde duraklama yaşanmış. Bedir, Çanakkale ve diğer tüm destanlardaki zaferler birlik ve dirlik içinde tek millet, tek ümmet düşüncesinde olunduğu için kazanılmış. Fakat birliğimizi bozduğumuz zaman Balkan Savaşlarında olduğu gibi düşmanlardan üstün olmamıza rağmen hüsrana uğramışız.

Şimdi tüm düşmanlarımız birleşmiş üstümüze çullanmışlar. Bizler ise üzümün çöpü armudun sapı diyerek ceviz kabuğunu doldurmayacak sebepler ve konularla birbirimizle didişiyoruz. Fakat zaman birlik zamanıdır. Bilhassa şimdi o birliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Peygamber ocağı olarak nitelendirdiğimiz Mehmetçiklerimiz, “Barış Planı Harekâtı” ile mazlumları zalimlerden kurtarmak için ve düşmanlarımıza gözdağı vermek için Suriye’ye girmişlerdir. O şanlı askerlerimizle birlikte olduğumuzu göstermek için dua edelim. Ettiğimiz dualarla birliğimizi ve beraberliğimizi pekiştirelim.

Allah’ım kahraman ordumuzun yardımcısı olsun. Her türlü hainliklerden muhafaza eylesin. Düşmanlarına fırsat vermesin. Sevdiklerine sağ salim dönsün.

Amin.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir