Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Mart 29, 2024

Resulullah’ın Dilinden Kitap Ehlinin Şirki

Kur’an-ı Kerim’deki kitap ehliyle alakalı Resulullah’ın çok yönlü açıklamaları vardır. Resulullah(s.a.v.), kitap ehlini müşrik olarak görmüştür. Onun bu görüşü Kur’an’a uygundur. Âl-i İmran suresi 67. Ayet, Maide suresi 72. Ayet ve Tevbe suresi 30-31. Ayetler kitap ehlinin müşrik olduğunu belirten sadece birkaç örnektir. Kur’an onları nasıl müşrik sayıyorsa, Resulullah’da vahyin beyanını yaparak Yahudi ve Hristiyanlara müşrik nazarıyla bakmıştır. Resulullah Efendimiz, Uhud savaşına çıkarken arkadan Abdullah b. Selam’ın kabilesi olan Beni Kaynuka’dan bir grup yardıma gelmişlerdir. Gelenlerin kim olduklarını Hz. Peygamber(s.a.v.) sorduğunda; “ Benî Kaynuka” cevabını vermişlerdir. “Müslüman olarak mı geldiler” diye Resulullah sorunca, “hayır” demişlerdir. Bunun üzerine Hz. Peygamber(s.a.v.); “Dönüp gitsinler. Ben, müşriklerin yardımlarını istemem” buyurmuştur.[1] Kitap ehlini, Resulullah müşrikler diye anmıştır. Çünkü Yahudiler de Hristiyanlar gibi Allah’a çocuk isnat eden sapık bir güruhtur.[2] Bu çerçevede şu rivayet konuyu daha netleştirmektedir: “İnsanlardan duyduğu sıkıntı verici şeylere karşı hiç kimse Allah’tan daha sabırlı değildir. Kendisine şirk koşanları bile rızıklandırmaktadır.[3] Zatına oğul isnat edenlere afiyet verip üzerlerinden belaları defetmekte ve onları rızıklandırmaktadır.”[4] Hz. Peygamber, Allah Teâlâ’ya çocuk isnat eden güruhu müşrikler içerisinde saymıştır ki Yahudiler de, Hristiyanlar da bu gruba girmektedirler. Hatta bir defasında Hz. Selman el-Fârisi, Hristiyanlarla ilgili bir soru yönelttiğinde Resulullah; “Onların kendilerinde de, dinlerinde de hayır yoktur cevabını vermiştir.”[5] Resulullah hiçbir zaman Yahudi ve Hristiyanları iman ehlinden saymamıştır. Vali Amr b. Hazm’a gönderdiği mektupta, iman ehlinden olmanın ölçüsünü şöyle belirlemiştir: “Yahudi ve Hristiyanlardan kim ki samimiyetle Müslüman olur ve din olarak İslâm’ı tercih ederse o mü’minlerdendir.”[6] Kitap ehlinin inanç biçimlerini şirk olarak gören Resulullah(s.a.v.); “Her doğan çocuğun fıtrat (dini olan İslâm) üzerine doğduğunu söyleyip ana ve babaların çocuklarını sonradan Yahudileştirdiklerini, Hristiyanlaştırdıklarını veya Mecusileştirdiklerini” beyan etmiştir.[7] Bu önemli rivayet açık bir şekilde Yahudilik ve Hristiyanlığın veya İslâm karşıtı diğer dinlerin fıtrattan sapmak olduğunu beyan etmektedir. Unutulmamalı ki İslâm’ın dışındaki tüm dinler batıldır.[8] Her iki grup da kendilerine gelen kitaplarını parçalamışlar; kitaplarının bir kısmına iman edip bir kısmını da reddetmişlerdir.[9] İslâm’daki genel kural şudur: her kim ki şeriatın hükümlerinden her hangi bir şeyi inkâr edecek olursa kelime-i tevhidi iptal etmiş olur.[10] Peygamber Efendimiz, Hristiyanlara gönderdiği valilere, şayet onlardan biri Müslüman olmak isterse şöyle demesini istemiştir; “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir ve asla ortağı olamaz. Yine şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. İsa’da Allah’ın kulu ve elçisidir. “ol” emriyle Meryem’de yarattığı bir ruhtan meydana gelmiştir. Cennet haktır, cehennem de haktır.” Bunu söyleyen bir Hristiyanlarına kimseyi yaptığı ameller (az veya çok da olsa neticede) cennetine kor.”[11] Peygamber Efendimiz, bu rivayette kitap ehline şehadetin keyfiyetiyle ilgili bir telkinde bulunup onları, Allah Teâlâ’ya çocuk isnat etmek şirkinden kurtarmaya çalışmıştır. Sahabe de Resulullah’ın yolunda giderek Hristiyanları müşrik görmüşlerdir. Sahabenin büyüklerinden Abdullah b. Ömer’e Yahudilerden ve Hristiyanlardan hanımlarla evlenmenin hükmü sorulduğunda; “Allah, müşriklerle evlenmeyi haram kılmıştır. Allah’ın kullarından bir kul olan İsa’ya rab demekten daha büyük şirk olabilir mi?” demiştir.[12] Peygamberlerini rab edinmemeleri için Hz. Muhammed(s.a.v.), Yemen’e vâli olarak gönderdiği Hz. Muaz’a şu talimatı vermiştir: “Sen, kitap ehli bir kavme gidiyorsun. Onları önce Allah’ın birliğini kabul etmeye davet et.[13] Sonra da onları benim, Allah’ın peygamberi olduğuma imana çağır…”[14] Allah’ı tek ve eşsiz kabul eden bir kimse O’na çocuk isnat etmez. Şirkin her türlüsünden uzak durur. Yahudi veya Hristiyan birisi İslâm’a girmek isterlerse; “Eşhedü enlâilahe illallahü ve enne Muhammeden abdühü ve resulühü” der, Hristiyanlıktan ve Yahudilikten teberri eder/uzaklaşır.[15] Bu tevbenin içeriğinde her iki dindeki şirkten uzaklaşma da vardır.

[1] Hâkim, Müstedrek, Had. No: 2564, c. II, s. 133.

[2] Bak. Tevbe 9/30

[3] Ahmed Müsned(tah: Muhammed Derviş), c. VII, s. 131.

[4] Ahmed, a.g.e. c. VII, s. 151.

[5] Hâkim, Müstedrek, Had. No: 6543. C. III, s. 697.

[6]İbni Hişam, es-Siret’ü-n Nebeviyye, c. IV s. 239.

[7]Abdürrezzak, Musannef, had. No: 20087, c. XI, s. 119.

[8] Mukatil, Tefsir, c. III, s. 254.

[9] Hâkim, Müstedrek, Had. No: 3353, c. II, s. 386, Heysemi, Zevaid, c. VII, s. 46.

[10] Serahsi, Ebubekir Muhammed b. Ahmed, Usül, c. I, s. 73.

[11] Buhari, 60, Enbiya, 47, c. ıv, s. 139.

[12] Buhari, 68, Talak, 18, c. VI, s. 172.

[13] Buhari, 97, Tevhid, I, c. VIII, s. 164; Müslim, 1,İmani 7, Had. no: 29, c. I, s. 50.

[14] Ahmed, Müsned, (tah: Mhammed Şakir), Had. No: 2071, c. III, s. 342; Nesai, 23, Had. No: 1, c. IV, s. 4.

[15] Cezerî, Abdurrahman, el-Fıkhü ala mezahib’i-l erbea, c. V. S. 438.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir