Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 19, 2024

İnsanın Onuruyla Yaşayabilmesi İçin Sağlık ve İaşe En Temel İhtiyaçlardır

“… Kim, emek vererek bir insanın yaşamasına vesile olursa, bütün insanlığı yaşatmış gibi olur…” (Maide 32)

İnsanlık tarihinin başladığı günden bugüne insanların yaşamlarını sürdürmek, hayatta kalıp mutlu olmak için sürekli mücadele ettikleri iki temel “değer/varlık” vardır; bunlardan biri sağlık, diğeri de iaşedir. Yaklaşık bir yıldır devam eden covid 19 virüsü sebebiyle sağlık ve iaşenin ne deneli hayati/kıymetli olduğunu çok daha iyi anlamış bulunmaktayız.

Müslüman olduğumuzu iddia ettiğimize göre “sağlık ve iaşe” konusuna Müslümanca (dinimize uygun) bakmak zorundayız. Her şeyden önce belirtelim ki din/İslam, insanları onurlarına yakışır bir şekilde yaşatmak için indirilmiştir. Bunun için de yüzlerce kural/ilke koymuştur. Bu kural/ilkeler hangi Müslümanı ne kadar ilgilendiriyorsa, o kadarını mutlaka yerine getirmesi gerekir; aksi takdirde toplum büyük açmazlarla/sorunlarla karşı karşıya gelecektir.

Şimdi hayati bir mesele olan sağlık ve iaşe konusunu Türkiye üzerinden konuşalım.

Türkiye’de geçmiş yıllara nazaran sağlıkta önemli/olumlu gelişmelerin olduğunu kabul etmek gerekir. Bir takım aksaklıklar mutlaka vardır; onların da düzeltilmesini yetkililerden istirham edelim; ancak sağlık denince her bir insana düşen önemli yükümlülükler vardır. Birkaç tanesini hatırlatalım;

1-Sağlık bilimlerine yeteneği olan gençlerin üşenmeden, çekinmeden tıp fakültelerine girerek iyi bir eğitim almaları gerekir.

2-Devletin, sağlık alanına bütçeden büyük pay ayırarak en üst düzeyde sağlıkçılar yetiştirmesi ve sağlık alanında aksaklıkların olmaması için düzenli denetimler yapması zaruridir.

3-Sağlık çalışanlarının hasta ve hasta yakınları ile ilgili yaklaşımları “hizmet ve merhamet” merkezli olması hususunda zaman zaman eğitilmeleri önem arz etmektedir.

4-Her insanın hastalıklara karşı bilgilendirilmesi ve gereken tedbirlerin hastalanmadan önce alınması –halk sağlığı- konusunda gerekli olan her türlü çalışmalar yapılmalıdır.

5-Hasta olarak yatanlara moral ve motivasyon verebilecek elemanların oluşturulması gibi çalışmalar sağlığa büyük şifa olacaktır.

İaşe konusuna gelince, maalesef sağlıkta olduğu gibi iyi değiliz. Yoksullar ile zenginler arasında ölçülemeyecek kadar uçurum vardır. Bırakalım dünyada her gün binlerce insanın açlıktan ve açıkta kalmaktan ölmelerini, Türkiye’de fakirlik ve yoksulluktan dolayı insanca/onuruyla yaşayamayanların sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktur.

İaşe sadece yiyecek içecek değildir. Yiyecek, içecek, giyecek, yakacak, barınma, sağlık, eğitim, seyahat gibi insan onuru için her türlü gereksinimlerdir. Devlet, bu gereksinimleri görmek ve gidermekle yükümlüdür. Seksen küsur milyon insandan kimlerin yoksul ve nelere ihtiyaç duyduğunu bilmek ve gidermek zorundadır.

Elazığ’da geçmişte küçücük bir vakıf, 20 bine yakın ailenin “yoksulluk haritası”nı çıkartarak ve bütün sorunlarını/ihtiyaçlarını tespit ederek kendi gücü nispetinde derman olmaya çalışmış ise, devlet 81 ilde “yoksulluk haritasını” çıkartarak yoksul ailelerin sorunlarını/ihtiyaçlarını tespit ederek rahatlıkla çözebilir. Yeter ki o inanç ve azim olsun.

Bütün dünyada olduğu gibi –özellikle covid -19’dan dolayı- Türkiye’de de ticaret ve ekonomi alanında büyük sıkıntılar vardır; ancak istihdam imkanları ve hazine gelirleri adilane bir şekilde paylaşılırsa, hiç kimse iaşe yönünden sıkıntı çekmeyecektir. Yeter ki kaynaklar israf edilmesin ve “hakça” bölüştürülsün. İaşenin hakça kazanılması ve paylaşılması hususunda bir takım önlemlerin alınması ivedilik arz etmektedir. Nedir bunlar?

1-Devlet, insanları, iaşe konusunda sıkıntı çekmemeleri ve onurlarıyla yaşamaları için yeteneklerine göre meslek sahibi etmek ve çalışabilecek olanlara istihdam sağlamakla yükümlüdür. İşsiz kalanların ve çalışamayanların da sosyal adalet gereği her türlü ihtiyaçlarını gidermek ve hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmamak devletin varlığının sebebidir.

2-Devlet, çalışanların ücretleriyle ilgili bir an önce kalıcı bir düzenlemeye/sisteme geçmelidir; zira Türkiye’de ücretler konusunda çok büyük dengesizlikler vardır. Aylık 2 bin lira ile çalışan olduğu gibi, 2 milyon liraya çalışanlar da vardır. Özeli bir yana bırakalım; devlette çalışanlar arasında da büyük uçurumlar vardır. 4 bin lira alan öğretmen olduğu gibi, 20 bin lira alan öğretmen de vardır. Elbette çalışanların tümü aynı parayı almayacaklar; ancak 5 kat fazlası da asla adil değildir.

3- Devlet, çalışanlar arasında bir yandan ücretler arasındaki dengesizliği düzeltirken, diğer yandan da çeşitli sebeplerle –özellikle covid 19 nedeniyle) işini kaybeden, iş bulamayan, çalışamayan muhtaçlara –kışın bu zorlu şatlarında- ivedilikle yardım elini uzatmalıdır. “Ekonomi kötü, para yetersiz” gibi mazeretler arkasına asla saklanmamalıdır. Gerekirse, kazananlardan alınıp kazanamayanlara dağıtılmalıdır.

(Mesela devlet, “yardım fonu” adıyla bir fon açarak aylık 5 bin lira üzerinde ücret/maaş alandan “yüzde 5” lira alarak adil bir şekilde ihtiyaç sahibine dağıtırsa, hiçbir mağdur kalmayacaktır. Din kardeşliği bunu gerektirir.)

4-İnsanların iaşe konusunda sıkıntı çekmemesi için alınması gereken tedbirlerden biri de israfı önlemektir. İsraf derken aklımıza sadece yiyecekleri çöpe atmak gelmemelidir. İsraf, her türlü gereksiz harcama ve atıl bırakmadır. Ekmek israfından, zaman israfına kadar aklınıza ne gelirse hepsi israftır.

Mesela, suyu depolamak ve yerli yerinde kullanmak, arazileri atıl durumda bırakmayarak ekip biçmek ve dolayısıyla istihdam sağlamak, kış aylarında işsiz kalanların fidan/orman dikmelerini ve böylece az da olsa geçimlerini sağlamak gibi organizeler yapmak israfı önlemeye yönelik önemli adımlardır.

Sağlık ve iaşe konusunda elbette daha çok şey yazılabilir; ancak konuyu daha fazla uzatmadan belirtmeliyim ki sağlık ve iaşe konusu insan için en temel/hayati değerlerdir. Dolayısıyla bu değerleri korumaya yönelik çalışmalar da en kıymetli çalışmalardır.

Evet, insanı yaşatan bu değerler/nimetler korunmadığı zaman, salatımız, duamız, haccımız, Müslümanlığımız ve insanlığımız beş para etmeyecektir; zira Allah’ın öngördüğü hukukta, kainat insana emanet edilmiş, insan da insana emanet edilmiştir. Onun için insanın en temel vazifesi, insanı yaşatmak için her türlü tedbiri almış olmasıdır.

Öyle ise, hep birlikte kendimiz ve bütün insanlık için sağlık ve iaşe nimetlere sahip çıkalım ki hem Allah indinde, hem de insanlık nezdinde itibarlı ve onurlu kalmış olalım.

Allah hatırlatıyor: “Her canlı ölümle yüzleşecektir. Biz, sizi sınamak için iyilik ve kötülükle yüzyüze getiriyoruz. Sonunda hepiniz bize döneceksiniz. (Enbiya 35)

Selam ve muhabbetlerimle…

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir