Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

İlke, Ahlak ve İkiyüzlük: -Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın-

Uğraş alanlarından biri de Cinsel Fonksiyon Bozuklukları/Cinsellik olan bir Ürolog akademisyen olarak, cinsellik, cinsel taciz, cinsel saldırılar/tecavüzler, cinsel suçlar, kadın cinayetleri, kadın hakları, İstanbul Sözleşmesi ve kadının beyanı gibi netameli konularda yazdığımı -ve hatta bu  yazılarım nedeniyle ne tür eleştirilere/hakaretlere maruz kaldığımı, nasıl ‘’kadın tarafgirliği’’ ile itham edildiğimi- beni takip eden herkes bilir( aslında sadece hakkaniyetli olmak istiyorum, bu benim için en iyisi çünkü ben bir erkeğim ve iki kızım var).

Bu bağlamda Edebiyat dünyasındaki taciz iddiaları/ifşaları hakkındaki yazıları da fırsat buldukça takip ettim. Ve cinsel tacizle itham edilen ünlü bir erkek yazarı, kendisini ‘’eril faillik’’ ifadesi ile savunması -yaptıklarını kabul eden ama bu ifade ile örtmeye çalışması- nedeniyle ‘’eril faillik mi? İlk kez duydum, ‘’maskülen eylem’’ mi desek yoksa ‘’androjenik aktivitete’’ mi?(ürologca) Neyse ne, havalı lafızlar aramaya gerek yok, bildiğimiz ‘’cinsel taciz’’ işte…’’ diyen bir twit atarak eleştirdim.  Ardından da bunun ‘’eril fallik’’, ‘’maskülen mallık’’ olduğunu ifade eden bir yazı yazdım. Yani anılan erkek yazarı kendi üslubum çerçevesinde şiddetli bir şekilde eleştirdim. 

Geçtiğimiz Pazar günü (13/12/2020) de bu yazar hakkında ifşalarda bulunan kadın yazarların neler dediklerini/yazdıklarını -daha detaylı bir şekilde- okudum (hem Milliyet gazetesindeki haberden hem de başka sayfalardan). Ve o zaman da gördüm ki, bu kadınların içinde çok onurlu davrananlar -cinsel tacizi fark eder etmez ilişkiyi kesenler-  olduğu gibi kadınlık onurunu zedeleyecek şekilde davranan -maruz kaldıkları cinsel tacizlere rağmen sırf yazılarını/öykülerini yayınlatabilmek, yayın dünyasına girebilmek için bu iğrenç tacizlere -ahlaksızlıklara-göz yuman ve görüşmelerini sürdüren ama bunu 10 yıl sonra ifşa edince de ‘’o zaman çocuktum, anlayamamıştım’’ diyerek yalan konuşan/ilave ahlaksızlık yapan- kadınların da var olduğunu gördüm(kendi beyanlarına dayanarak). Bunun üzerine akşam geç saatlerde şu twiti attım;

Edebiyat dünyasındaki taciz ifşasında gördüğüm şu; ahlaksız kadınlar ahlaksız erkekleri ifşa ediyor(müşterek ahlaksızlıklarını). Sadece zaafları farklı, biri yazarlık hırsına yeniliyor diğeri libidosuna(bu bir genelleme değildir, somut olgu içindir).‘’Zinaya yaklaşma’’(17/32)

Benim bu twitte ifşada bulunan tüm kadınları kast etmediğim çok açıktı. Çünkü  “insanlar çıldırdı, İstanbul’da bir seri katil 3 kişiyi öldürdü”  cümlesinde olduğu gibi nasıl ki bu haberle  dünyadaki bütün insanların çıldırdığı ifade edilmiyor, giriş cümlesinden sonra asıl haber 2. cümlede veriliyor burada da böyle bir giriş cümlesi kullandım. Ayrıca olayı daha ilk cümlemde -konuşulan vakalarla yani- Edebiyat dünyası ile sınırlamış, ikinci cümlemde de ‘’biri yazarlık hırsına yeniliyor diğeri libidosuna’’ diyerek yazarlık hırsına yenilen bir kadından yani tekil bir özneden bahsediyorum. Üstelik bunu teyit etmek maksadıyla ‘’bu bir genelleme değildir, somut olgu içindir’’ parantezini de açarak.

Ama başta OdaTV, Cumhuriyet ve BirGün gazetesi olmak üzere sol tandanslı bazı TV ve gazeteler; “İslamcı profesör ifşa hareketi başlatan kadınları suçladı”(OdaTV), “Medipol’ün profesörü, tacizleri ifşa eden kadınlara ‘ahlaksız’ dedi!’’(Cumh, BirGün) manşetini atarak linç kampanyası başlattılar, ibeni hedef tahtasına yerleştirdiler, hem de haberin metnine -benim bu twitimle ne alakası varsa- fosfor gibi parlayan şu renkli cümleleri de iliştirerek. Ki fosforlu hedef tahtası parlasın ve linç için hazır kıta bekleyen tayfaya davetiye çıksın;

‘’Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Medipol Üniversitesi’nden skandal bir “yorum” geldi.’’

‘’Prof.Dr.Zeki Bayraktar’ın Facebook hesabında da, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ayrıntısı dikkat çekiyor. Bayraktar’ın geçmişte bir hastane açılışında, Erdoğan’la birlikte çekilmiş fotoğraflarını paylaştığı görülüyor.’’(tabi haberin içinde bu fotoğraflar da var).

Twiti manipüle et, manşeti çek, hedef tahtasını fosforla boya ve linçi başlat!

Ve buna da gazetecilik de!

Bu gaze(ci)teler –‘’bu bir genelleme değildir, somut olgu içindir’’ detayını içeren bu twitten böyle bir genelleme yapılamayacağını anlayamayacak kadar okur-yazar mı değiller yoksa defalarca yaptıkları ilkesizliği bu sefer bir kez de benim üzerimden mi  yaptılar, bilemiyorum, lakin her halükârda ilkesizce yürüttükleri -sözde- gazetecilik (tetikçilik!) faaliyetlerine bir yenisini daha ekledikleri, bunları biriktirdikleri bagajlarına yeni bir levha daha çaktıkları kesin. Dün gün boyunca kimi ne oluyor diye kimi geçmiş olsun diye gelen telefon ve mesajlar nedeniyle beni biraz uğraştırmış oldular ama işte hepsi bu kadar, “vız gelir, tırıs gider.’’ Ayrıca ben bu açıklamamı da zaten onlar için değil -çünkü buna değmezler- bazı şeyleri tam anlayamamış olabilecek dostlarım için yapıyorum.

Esasa gelirsek; Ben bu twitimi bazı arkadaşlarımın ‘’-devamını okumazlarsa- ilk cümlen manipüle edilebilir’’ uyarısını dikkate alarak -yeniden atmak üzere silmiştim zaten. Ama madem sildim yargı kararlarını beklemek daha doğru olur diyerek tekrar atmadım. Bu savunamayacağım bir şeyi yazdım anlamına gelmiyor. Çünkü ben o twiti bir belgeye -kastettiğim kadının beyanına- dayanarak atmıştım ama tabi ki detay vermemiştim. Şimdi mecburen vereceğim (zaten bunların tümü adı geçen kadının kendi yazısındaki beyanlarıdır*). Çünkü bazıları masum/mağdur bir kadına iftira atmakla suçladı beni. Özellikle bu isimlerin aşağıda ilk yorumda linkini vereceğim kastettiğim kadının yazısını okumalarını rica ediyorum, tabi eğer mideleri kaldırıyor ise! Peki kim bu kadın? Ve ben neden ona da ahlaksız dedim?

Üniversite (Boğaziçi) mezunu bir kadın-yazar(NK), 23 yaşından itibaren yarı tanrı gibi görüyordum dediği -Ankara’nın Kafka’sı diye nitelenen- evli bir erkek yazar ile -yazıları için- görüşmeye başlıyor. Ama bir süre sonra bu erkek yazarın -mideniz kaldırıyorsa detaylarını aşağıdaki linkten yani kadının kendi yazısından okuyabileceğiniz mide bulandırıcı, iğrenç- cinsel tacizlerine maruz kalmaya başlıyor. Fakat bu kadın, -benimle karısından gizli bir şekilde görüşüyordu dediği bu erkeğin- bu cinsel tacizlerine rağmen bu görüşmelerine devam ediyor. Çünkü yazılarını/öykülerini yayınlatmak ve -onun sayesinde- yayın dünyasında bir yer edinmek istiyor. 10-12 yıl sonra bu ifşayı yapınca da o zaman bunların cinsel taciz olduğunu anlayamamıştım, çocuktum diyor (23, 24 yaşında üniversite mezunu bir kadın, detaylarını linkte okuyacağınız tacizlerin taciz olduğunu anlayamamış!).

Şimdi konumunu, kariyerini kullanarak tacizde bulunan bu olgudaki erkeği ahlaksız ilan edeceğiz de -yazarlık hırsı nedeniyle bu tacizlere katlanan/rıza gösteren- bu kadını ahlaklı mı ilan edeceğiz? Bu kadının bu tavrı için bu bir ahlaksızlık değildir diyebilecek tek bir kişinin çıkabileceğini sanmıyorum, varsa buyursun yorum yapsın? Bunu özellikle sosyal medyada çemkiren, hakaret eden kişilere söylüyorum; haydi cesaretinizi göreyim!

Bakın mesela aynı şahsı ifşa eden bir başka kadın, gayet onurlu bir şekilde, hem de 14 yaşında yani çocukken aynı şahsa nasıl davranıyor? -komşuları olduğu için evlerine gittiğinde- ‘’Seks özgürlüktür’le başlayan cinsel içerikli konuşmalar nedeniyle evden nasıl çıktığımı hatırlamıyorum.’’ diyor. Ve bir daha görüşmüyor onunla (Milliyet). Bu kadın çocuk yaşta iken bu konuşmalardan bile hemen anlıyor durumu ve terk ediyor evini ama NK 23 yaşında bir üniversite mezunu olarak (üstelik olayları gözleme ve betimleme yeteneği ortalamadan yüksek bir yazar olarak) maruz kaldığı bunun bin katı görsel ve sözel tacizlerin taciz olduğunu anlayamıyor, öyle mi? Niye? Çocukmuş o zaman!

Problemli beyana sahip bir başka kadın da PB; ‘’Bana cinsel saldırıda bulunmasını 2011 yılı olarak hatırlıyorum… Adımın onunla yan yana yazılması, fotoğraflarımızın yan yana konması midemi bulandırıyor.’’ diyor ama 2012’de yayımlanan bir kitabında ilgili kişiye (eril faile) bir öykü ithaf etmiş. Bu durumu kitabı yayınevine gönderdikten sonra tacize uğradım, kitap 1 yıl sonra yayınlandı’’ şeklinde izah etmeye çalışıyor. Lakin bu hiç inandırıcı değil. Çünkü kitaplar artık eski usul matbaa dizgilerle basılmıyor(dijital baskı var) ve çıktıları da daktilo ile yazmıyoruz, yayınevine Word veya pdf halinde e-posta ile gönderiyoruz. Ve kitap baskıya girmeden 1 dakika öncesine kadar da istediğiniz düzeltmeyi yapabiliyorsunuz. Örneğin benim şu anda baskı aşamasında olan 2 kitabım var ve nerede ise her gün gözüme çarpan 1-2 minik düzeltmeyi yapıyorum ve gönderiyorum. PB de bunu rahatlıkla yapabilirdi. Hem  ‘’Adımın onunla yan yana yazılması, fotoğraflarımızın yan yana konması midemi bulandırıyor.’’ diyeceksin hem de kendi emeğin olan kitabında -mideni bulandıran- o ismin bulunmasına müsaade edeceksin, bunu silmeyeceksin, öyle mi? Neden? İşte PB’nin itiraf cümlesi geliyor; ‘’Bu ithafı kaldırmanın beraberinde getirebileceği açıklama yapma ihtimali, olası bir neden sorusu bile o sırada kaldırabileceğim bir şey değildi.’’ Demek ki bu ithafı kaldırabilmek için yeterince  zamanı vardı ama ya kitabı basılmaz ve kariyeri zarar görürse ne olacak, öyle değil mi? Cinsel taciz var ama kariyer de var değil mi?

Gördüğünüz üzere ciddi problemler var. Ama eğer mideniz kaldırıyorsa benim asıl kastettiğim NK’nın şu yazısını okuyun da bir haksızlık yapıp yapmadığıma siz karar verin.

Benim bulunduğum noktadan baktığımda  (tabi yargı da bu olayın böyle gerçekleştiğini teyit ederse, ki bu zor da olabilir çünkü ciddi bir gecikme var), bu olgudaki eril fail de ahlaksız dişil fail de ahlaksız. Ama eğer bu kesinleşmezse bu durumda NK’nın yalancı ve müfteri olduğu ortaya çıkar ki bu da bir ahlaksızlıktır, zira ahlak cinsel ahlaktan ibaret değildir. 

Bazı çevreler ‘’buradaki tacizci erkek ahlaksız ama -sırf yazarlık kariyeri için bu tacizlere ses çıkarmayan, bu iğrenç tacizlere katlanan- kadın ahlaksız değil’’ diyorsa, onlar da benim için ahlaksızdır ve bu ahlaksızların bana saldırması benim için bir üzüntü vesilesi değildir. Ben Allah izin-imkan verdikçe onları rahatsız etmeye,  dertlerinin kadın hakları, cinsel taciz-tecavüz, cinayet vs olaylarını azaltmak-önlemek olmadığını, bunları istismar ettiklerini, sadece sonuçlar üzerinden bağırdıklarını ama sebepler konusunda zerre miktar bir çözüm üretmediklerini, benim gibi üretmeye çalışan insanları da boğmaya çalıştıklarını gayet iyi biliyorum, ama ben söylemeye ve iki yüzlülüklerini yüzlerine vurmaya devam edeceğim. Çünkü ben bunu başta Allah rızası için  (tabii  twitime ayet ekledim diye dalga geçen insanların bu ifademe de bozulacaklarını biliyorum ama… hem bir Tıp profesörü nasıl ayet paylaşabilir!, değil mi?) ondan sonra kendim ve en cok da kızlarım için istiyorum. Bu nedenle de diyorum ki; “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.”

Bu arada destek için arayan, soran, mesaj atan dostlarım da müsterih olsunlar, ben çok rahatım, hepsine teşekkür ederim.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir