Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Mart 29, 2024

Aynen!

“Aynen!” kelimesi aslında üretime yabancılaşan ve her zaman daha fazla tüketmeye odaklanmış modern insanın tasvirini yapan temel bir göstergedir.

 İnsanlar artık üretmiyor. “Aynen” kelimesi de üretmekle ilgili üşengeçliğin alamet-i farikası. Günümüz insanı sadece hazırı tüketmek için çalışıyor. Bunu sadece yeme, içme, giyim ve teknolojiyle sınırlandırmak hakikati ıskalamak olur.

 Üzerinde durulması gereken noktalardan birisi de insanların artık derinlemesine düşünmemesi ve sadece “katılıyor” ya da “katılmıyor” oluşudur. İnsanların çoğunun herhangi bir konuya katıldığını göstermek için verdiği ilk tepkinin de “aynen” kelimesi olduğunu fark etmişsinizdir sanırım.

 Bilgi kaynakları da modern insanın düştüğü seviyeyi gösterir nitelikte. Temel bilgi kaynakları,  sosyal medya ve eline klavyeyi alanın yalan/yanlış bilgi aktardığı internet siteleridir maalesef. Bu iki yerde varsa modern insan için güvenilirlik ve geçerlik kriterleri sağlanmış sayılıyor ve “paylaş” butonu emre amadedir artık! Usûl öğrenme, araştırma, teyit etme, istişare, asıl kaynağa inme/sorma, mukayese gibi çağ dışı(!) ve en önemlisi zaman kaybı(!) konulara hiç girilmiyor. Sonuç: En üst seviyeden ego tatminine karşılık, sıfır üretim.

 Modern insanın tüm çabası, zaman kaybının en az seviyede olması üzerine. Bu, görünüşte çok güzel bir gaye gibi gözükse de iş aslında öyle değil. Düşünmeyen, tefekkür etmeyen, mukayese etmeyen yani üretmeyen bir beyni yönlendirmek çok kolaydır. Sosyal medyada iki fotomontaj, değerlerimize dokunan iki cümle, bol miktarda nefret söylemi; modern insanın “aynen” tepkisiyle beraber “paylaş” butonuna dokunmasıyla sonuçlanıyor. İnsanların fikirlerini paylaşmanın ve onlara destek olmanın yanlış olduğunu savunuyor değilim elbette. Burada dikkat çekmeye çalıştığım şey, fikir beyan edenin dahi ne demek istediği üzerinde yeterince düşünülmemesi ve usûlune uygun bir zihinsel tefekkürden kaçınılmasıdır. Tabi böyle yaparak vaktimiz arttı bunu nasıl kullanalım? Aile, dostlar, kitap, ibadet… Hayır, hayır en iyisi biraz sosyal medyada takılıp komik videolar seyretmek. Ne de olsa zamanın kıymeti bilinmeli değil mi?(!)

 Yapılan araştırmalarda beynimizin genelde en yakın ve en kestirme yolu kullandığı anlaşılmıştır. Yani beyin, bir sorun algıladığında veya düşünülmesi gereken bir konu söz konusu olduğunda vücutta oluşan gerilimi ortadan kaldırmak için devreye girer. Bu noktadan sonra yapacağı bir kaç müdahale vardır. Bunlardan biri, dâhil olunan grubun tavrına bakıp hemen ona uymak olur. Bu şekilde beyin “bak seninkiler böyle düşünüyor; çok düşünme sen de onlara uy devam et hayatına ” diyor bize. Bu mesaj bizde “aynen” etkisini tetikliyor ve bu sayede bilişsel çelişki ortadan kalkıyor ve mutlu(!) hayat devam etmiş oluyor. Trollüğün/fanatikliğin temelinde bu sistem var diyebiliriz.

 Bu sistem aslında çok önemli işler için yaratılmış ve beynimize işlenmiş, ancak bu sistemi her yerde değil de, doğru yerlerde kullanmak bizim irademizle alakalı bir durum. Özellikle “aynen” etkisiyle savaşmak için irademizi devreye sokmamız gerek. Aksi takdirde görüntüde mutlu; ancak anlamsız bir hayat sürüyor olacağız. Yapacağımız şey problemi algıla, anla, seçenekleri fark et, olası sonuçları araştır, seçim yap, sorumluluğu al. Tabi bu formülün en önemli ayağı formüldeki kavramları işletecek  usûl bilgisi ve bilinçtir. Herhangi bir konu hakkında usûlüne uygun bir tefekkür süreci işletemezsek züccaciye dükkânına giren bir filden farkımız kalmaz.  Formülü yazmak basit ancak birçok insan formüldeki zorluğu fark edip beynin otomatik sistemine teslim oluyor ve “aynen” deyip devam ediyor. Oysa makbul birey olmak, tüm zorluğuna rağmen üretmeyi gerektirir. Bu, tarih boyunca böyleydi ve bugün de böyle…

Daha Fazla

1 Yorum

  • Selman
    Selman

    Kaleminize sağlık hocam güzel tespitler

    Cevapla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir