Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Perşembe, Nisan 25, 2024

Milli Görüş ve Ödünç Aydınlar

Türkiye’de Milli Görüş ideolojisinin “kültürel iktidar” olmaya imkân verecek bir epistemik cemaati hiç olmadı. Erbakan Hoca dahil Milli Görüş’ün siyasal kadrolarının beslendiği “entelektüel-epistemik cemaat” hep seküler aydınlar oldu.

Son dönemde de Milli Görüş’ün siyasal kadroları seküler aydınların “insan hakları” teorisini Meclis’e taşıyarak politika yapmıştır ve yapmaktadır. Oysa Milli Görüş’ün benimsemesi gereken “hak katalogu”nun felsefi temeli KUL HAKLARI teorisi olmalıydı.

Milli Görüş 1994’te Beyoğlu İlçesi başkanlığı öncülüğünde feminist teoriyi savunmuştur.

Milli Görüş’ün gençlik örgütlerinin önerdiği kitaplar arasında Maverdi’nin Ahkâmu’s Sultaniye kitabı varken mevcut siyasal kadrolarının bağlandığı siyaset felsefesi Batılıdır.

Milli Görüş Said Halim Paşa’nın siyaset teorisini dahi savunamamakta, Türkiye’ye Avrupa’dan parlamenter sistemi getirmeyi önermektedir. Parlamenter sistem Türkiye tarafından 1960-2017 arasında denenmiş ve başarısız olmuştur.

Milli Görüş 1985’te Türkiye’nin imzaladığı CEDAW sözleşmesi üzerine geçmişte tek bir söz söylememiştir. Bugün de söylememektedir.

Milli Görüş “yetiştirdiği aydınlarla” felsefe üretiyor, bilgi üretiyor, hukuk üretiyor mu? Yoksa Türkiye’ye, Batı’dan aldığı kavramlarla ve siyasal kurumlarla seküler temelli bir kültür tabanıyla yön vermeye mi çalışıyor?

Milli Görüş’ün aydınları kim? Aydını olmayan bir fikir “ideoloji ve görüş” mahiyeti taşır mı?

Türkiye’de İslâmcı aydınların hemen tamamı 1990’larda Milli Görüş karşısındaki söylemlerinde “İslâm’da Batılı siyaset olmaz” derken 2000’li yıllarda konjonktürel nedenlerle Erbakan Hoca’nın politik tarihini olumladığı görülmektedir. Bu olgu dahi Milli Görüş’ün bir ideoloji değil bir misyon olarak önemsendiğini gösterir.

Türkiye’nin İslâmcı aydınlarının Milli Görüş Hareketi ve Erbakan temelinde ortaya koyduğu “sahiplenici” konumlanma “Milli Görüş ideolojisi” kapsamında anlaşılmamalıdır. “Ödünç aydınlar” Milli Görüş’ü dönüştürmeyi başarmıştır. Bu kapsamda Milli Görüş kadroları 2000’lerden itibaren “1000 yıllık nizam” fikrini reddetmektedir.

Milli Görüş başlangıçta aydınlar tabakasını “maduniyet söylemi”ni güçlendirdiği sürece destekledi. Diğer ifadeyle Milli Görüş’ün kendine yaklaşmasını istediği “aydın”, politik söylemin muhatabı olan yığının (seçmenlerin) büyük oranda madunlaştığını afişe eden bir çizgiyi dile getirmeliydi.

Ancak netice, ödünç aydınların Milli Görüş’ü ideoloji olmaktan arındırması ile sonuçlandı.

Milli Görüş Anadolu sermayesini harekete geçirmek istemiştir. Ancak bu sermaye Cumhuriyet’in kurucu iktisat yapılanmasının karşısında bir alternatif değildir. Bu sermaye, sanayileşmek, kalkınmak, köylüyü kente kaydırmak gibi amaçlar taşır. Bu ise konut sorununa yol açmıştır.

Erbakan Hoca’nın “Köyde 10 çiftçi var. Bunların 9’unu kente çekeceğiz” ifadesi bir modernleşme atağıdır. Aynı zamanda kentleşme sürecini tetikleyen ekonomi-politik bir toplumsal mühendisliktir.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir