Yörünge Dergisi

"Türkiye’nin Entelektüel Aklının Buluşma Noktası"

Cuma, Nisan 26, 2024

Osmanlı’da Fütüvvetçi Sufîliğin Dönüşümü ve Kapitalizm

Osmanlı’nın kuruluş devri dervişlerini Osmanlı’nın yıkılış dönemi dervişleri gibi zanneden bir entelektüel damar var.

Bu entelektüeller kuruluş dönemini anlamak için Ömer Lütfi Barkan’ın Kolonizatör Türk Dervişleri’ni, yıkılış dönemini anlamak içinse Sabri Ülgener’i okumalıdır.

Osmanlı’nın kuruluş dönemi derviş kadrosu kadın-erkek birlikte zikir yapan, sema ve semah ile Allah’a iltica eden bir sufî cezbeyle hareket ediyorlar.

Roma topraklarında ve kervan geçmez mezralarda eşkıya, Bizanslı, çapulcu tehdidi altında yaşıyorlar.

Osmanlı kuruluş dönemi tekkeleri bahçe bostan açıp, değirmen inşa edip kendi geçimliğini kendi kazanan sufi anlayışı sahiplenirken Osmanlı son dönemi tekkeleri artık elinin emeğini yiyen derviş tipine sahip değil.

Haşim Şahin’in de ifade ettiği gibi Osmanlı kurucu tekkeleri Evhadüddin Kirmanî’nin etkisi altındadır.

Kirmanî “sema” yapan, kadın-erkek zikir meclisleri kuran bir şeyh idi.

Evhadüddin Kirmanî, Taptuk Emre’nin şeyhidir. Taptuk Emre de Yûnus Emre’nin.

Evhadüddin Kirmanî’nin, Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh tarafından kurulan fütüvvet teşkilâtının lideri olarak Anadolu’ya geldiği, devlet adamlarından saygı gördüğü belirtilir.

Osmanlı’nın kuruluş dönemi kadrolarını “Mızraklı İlmihal okumuş” kişiler gibi yansıtan entelektüellerin bu dönemi açıklama şansı yok.

Ya Allah ya Muhammed ya Ali.

Osmanlı kurucu abdal zümresi “Mızraklı İlmihal” okumamıştır.

Onlar “dağdan doğru odun toplamayı”, helâl geçimi esas alan ahlâk zümreleri olarak yaşamayı seçmişti.

Osmanlı Sultanlığı özellikle Ankara Savaşı sonrasında ahileri dışlamıştır.

1453 sonrası ilk dışlanan fütüvvet ehlinin de Akşemseddin olduğu açıktır.

Bayramî tekkesinin ardılı melamileri reddeden Osmanlı’nın aslında ahilik sistemini tasfiye ettiği söylenebilecektir.

İsmet Özel’in Osmanlı kuruluş dönemi dervişlerini dikkatli okumaması dönemi izah edecek bir paradigmaya ulaşmaktan uzaklaşmasına neden oldu.

İsmet Özel’in Geyikli Baba hakkında bir değerlendirme yapması o dönem “kafirle çatışmayı göze alan Türk” tipini yeniden ele almasını gerektirecek neticeler verecektir.

Türk dervişleri bakımında “geyik” önemli bir figürdür.

Eski Türk mitolojisinde de “geyik” bulunmaktadır.

Türkler (Selçuklular) Anadolu’ya hayvan motifleri ile girdi.

Osmanlı kurucu derviş kadrolarının dini düşüncesini anlamak için bu hayvan motiflerinin simgesel çözümlemeleri önemlidir.

Ebüssuûd Efendi’nin fetvasıyla idam edilen Hamza Bâlî bir melâmî idi.

Osmanlı medresesi, “Türk esnaf tekkeleri”ni tasfiye ederken para vakıfları ile iktisadî hayatı yeniden inşa etmenin fıkhına yönelmişti.

Hacı Bayrâm-ı Velî –> Ömer Sikkînî –> Bünyâmin Ayâşî –> Pîr Ali Aksarâyî –> Hüsâmeddin Ankaravî –> İdrîs-î Muhtefî.

Bayramî Melâmî şeyhlerinin pek çoğu idam edildi. Bu hadise Türk esnaf loncasının (Ahiliğin) yıkılması ile neticelendi.

Kapitalizm bu yolla hâkim geldi.

“Osmanlı’nın Bayramî Melamiliği” başlıklı bir dizi filim yapılırsa Kuruluş dönemini anlatan dizilerdeki “Türk tipi derviş ritüelleri” daha bütüncül bir perspektifle ele alınabilecektir.

“Melâmetîler çalışmayı ve kendi el emekleriyle geçinmeyi tercih ederken sûfîler çalışmayı bırakıp zühd ve tevekkül üzere yaşamaya başladılar” (Sabri Ülgener).

Bu görüşü Mehmet Âkif de kabul ediyordu ve sufileri eleştiriyordu.

Hayatında Evhadüddin Kirmanî hakkında tek satır okumamış kişiler Osmanlı kurucu tekkelerini “mızraklı ilmihal” ile amel eden sufiler olarak resmediyor.

Osmanlı Devleti’nin ikinci hakanı Orhan Gazi’nin duasını almak istediği Geyikli Baba kendisini şöyle tanımlamaktaydı: “Baba İlyas müridiyim, Seyyid Ebü’l-Vefâ tarikindenim.”

Osmanlı kurucu derviş zümresinin pek çoğu Babaî çevreye dahildir.

Daha Fazla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir